- 420 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BİR DÜŞÜN EKİMİ...
Bir düş’ ün ekimi olduğunu bilmiyordum yaşamanın ve şerefine yılların şanlı iklimler şanlı hüzünler giyindim.
Sarmalında acının.
Semiren bir veda misali.
Günde pekişen hüsran geceyi boynu bükük kılan.
Sözcüklerim sallantıda günlerdir ve hem annemin yolunu g/özlüyorum hem de ekim’ in.
Bir ekin zamanı düştüm yola.
Bir debdebeli hasret ki soluduğum hava.
Hayır, ben de nefes almamalıyım yiten zamanın yüzü suyu hürmetine bağdaş kurduğum Eylül’ün son günü.
Buğday ambarında filan değilim ama çok da açım.
Bir isyan değildir dillendirdiğim bir itiraf belki de ve kader beni ikaz ederken ben nasıl göremedim gerçekleri?
Ne yani, bir martaval mı okunan?
Ne yani, nefes almasını insanın zorlaştıran.
İklimlerden hüzün hazandan da üstün.
İkilem yüklü filan da değilim hani sadece sırasız bir gidiş temenni etmiştim: evet, annemden evvel olmalı benim vedam diye kaç zamandır diretiyorum kadere ama çok pişmanım şimdi çünkü ben yine anne sözü dinlemedim.
Şükür yüklü olsam da beni zorlayandı ölümü düşünmek ama annemin değil benim sıram gelmeli bir an evvel diye…
Rabbim, af et beni.
Didikliyorum içimdeki pamuğu oysaki ne hallacım ne de pamuk tarlasında işçi ben hüznün işçisiyim hüzün vardiyalı çalışan.
Bir dikenim vardı madem.
Bir de dilemması bedenimin.
Nefesim haram bana annem nefes alamazken ama alacak İnşallah daha nice nefes ve asla da bir heves değilken yaşamak.
Buruk ya da bitkin olmamın hiçbir önemi yok:
Ah, ben dikiş tutturamadığım kadar hayatta bir tek annem mi beni seven?
Belki de bu satırları yazmamalıydım ve evet, ben kendimi ilk defa yazdığım için bunca suçlu hissediyorum ama kararan gözlerim ve uyuşan beynim aralıksız sinyal veriyor: ‘’yaz, yaz’’ diye.
Kapılarda beklerim ben talihimi ve annemi.
Yoluna paspas da olurum yeter ki Rabbim, zaman versin anneme de bana da.
Üstünkörü bir hayat ya da değil benimki ve artık hiçbir şeyin önemi yok.
Karaladığım satırlar ne ki kararan gözlerimde ve kararan içimde nem tutmuş bir kalem ve de kâğıt ne işe yarar ki bu saatten sonra?
İçimi titreten bir hüzün silsilesi.
İhbar edeceğim kimse yok kendimi ve ben annemi çok özledim.
Kaybolan umudum ve kayıp giden hayallerim.
Ayıp mı sahi hüzün ya da gözyaşım bir suç unsuru mu?
Ben suçluyum çok suçluyum hem de.
Sek sek oynamak top peşinde koşturmak istiyorum çocuk gibi ama dış ses buna izin vermiyor.
İç sesim de suskun kalemim de.
Yıkılan bir put aslında yaşamı bonkörce harcamak:
Sadece kendi hayatım değil bahsi olan ve başım her sıkıştığında anneme koşup omzuna dayamak başına sadece bunu istiyorum yeniden dönsün yanıma.
Noktalama işaretleri ve yetmeyen alfabe ve sözcükler.
Umut ekmeliyim ve işte ekiyorum Ekim’e adımlarken ve yolunu gözlerken.
Sözcüklerim sakata gelen.
Ben hiçliğimle saf tuttuğum hayatta daha ne kadar çaresiz kalabilir ki insan?
Ellerimden kayıp giden ne çok şey ne çok insan ama artık kaldıramam ben yeni bir kaybı hem ben çoktan restimi çekmişken hayata ve de kendimi geri çekmişken pek çok şeyden.
İmla hatası olsaydı keşke şu son beş gün.
Keşke imalat hatası olarak doğduğum gerçeğini bir kere daha net bir şekilde algılamasaydım.
Güçlü müyüm?
Güçsüzlüğüme yenik düştüğüm.
Gücüm tükenirken gücüme gidiyor annemi görmediğim günler ve nefesini hissetmediğim.
O, nefes alsın sadece nefes alsın ve nefes nefese kalayım ona yeniden kavuşurken kavuşmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Biri beni bu rüyadan uyandırsın ya da sonsuza kadar karanlığa teslim olayım yeter ki Rabbim çekmesin elini annemden dolayısıyla benden de.
Kimsesiz kalma hakkımı geri çekiyorum yeter ki o bir çift mavi göz bakmaya devam etsin bana hem de ben kendime b/akamazken son isteğim bu Rabbimden…
YORUMLAR
Sarmalında acının.
Semiren bir veda misali.
Gül Çamlısoy
***
yine güzel bir örgü
gergef tezgahında işlenmiş
tebrikler
anne hamfendiye sağlık dualarımla
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim.
Allah razı olsun.
Amin İnşallah üstadım İnşallah.
Sonsuz saygı selamlarımla