- 306 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖZÜMSEL YAKLAŞIM
Evrende yapılamayacak hiçbir şey yoktur; yeter ki o konuda ve konuyu ilgilendiren alanlarda bilginiz yetkin olsun. Ölçülemeyecek hiçbir şey yoktur; yeter ki ölçü biriminiz ve aygıtınız uygun olsun.
Bu yazımda, deneme dilinden daha içten bir dil kullanarak siz okurlarımla karşılıklı konuşacağım. Yazın ve dil kurallarını bir yana koyup içimden geldiği gibi yazacağım. Benim ne yazdığım değil; sizin ne anladığınız önemlidir. Ne söylediğimle sizlerin ne anladığı arasında çelişkiye yol açmadan kaygılarımı anlatmaya çalışacağım. Sanata, özellikle şiir sanatına yönelik, farklı şeyler ortaya koydum ve yeni şeyler söylüyorum. Bugüne dek yazdıklarımla ilgili olumlu ya da olumsuz doyurucu bir tepki görmedim. Tepkisizlik, anlaşılmamanın belirtisidir; bunu biliyorum.
Elinizdeki kitabımın adı “Sanata Çözümlemeli Bakış” tır. Neden bu adı koydum, açayım. Şiir yazınında yazılıp çizilen düşünce yazılarındaki konu ve içerik, şiiri araştırma ve incelemeye başladığımdan beri sorularıma yanıt oluşturmadı. Etkinliklerde, derslerde, dergilerde yapılan yorumların çoğu, şiir için etkili bir anlam içermediği, şiir sanatına yeterince katkısı olmadığı kuşkusunu uyandırdı. Özellikle Türk şiir yazınındaki deneme ve makaleler; ilgili bilimlerinin ilkelerinden uzak, olması gerekenin dışında yapay algı ve yargıya bağımlı, sıradan genellemelerden öte geçmediğini düşündürdü. Bu düşünceye dayanarak uluslararası yayınlar da dâhil olmak üzere şiir sanatıyla ilgili kaynak taramasına yöneldim. Ne yazık ki bunlar da kafamdaki soruları yanıtlayamadı. Bu ve buna benzer nedenlerle sanat bilimine (sanat felsefesi, sosyolojisi, psikolojisi, estetik bilimi) başvurdum. Araştırmalarım sırasında çıkış yolumu, Prof. Dr. İsmail Tunalı’nın “Estetik Beğeni” kitabındaki “Sanat eserini ontik bir bütün ve integral bir varlık olarak kavramak.” tümcesi gösterdi. Bu tümcenin açılımını burada yapmayacağım. Yapıtın Sanat Değeri Ölçülebilir mi? isimli denememde açıkladım. İlerideki sayfalarda okuyabilirsiniz.
Sevgili Sanatsever Dostlar.
Bir şeyi; öğrenmek, ölçmek, çözümlemek, eleştirmek, değerlendirmek, incelemek istiyorsanız o nesne ya da sistemi parçalara ayırmak zorundasınız. Sistemin her bir parçasını, ilgili bilimleriyle araştırıp, tartıp, ölçüp, deneyip sonuca gitmek zorundasınız. Sonra kendiliğinden, her parçanın sonuçlarını ve parçaların birbirleriyle olan ilişkilerini çözmeye yöneleceksiniz. Böyle bir yönteme başvurduğunuzda göreceksiniz ki şiir sanatında, şiiri öyküleştirmekten öte yol alınmamıştır. Bu yüzden şiire ilişkin yazılarımda, çok seyrek olarak kaynak ya da referans vermişimdir.
Başta yazdığım iki tümce benim ışığımdır. Her ne olursa olsun ölçülemeyecek hiçbir şey yoktur evrende; bu şiir olsa bile… Sanatın/şiirin; değişkeni çoktur, organlar arası bağımlılığı yoğundur, algoritması karmaşıktır. Olsun. Tasarım, yaratıcılık ve analiz konularındaki deneyimsel bilgime, bilgi yönetimi ve bilginin teknolojiye dönüşmesi konusunda mühendislik becerime dayanarak bunları sizlere aktarıyorum. Duyumsadığım, düşlediğim, gördüğüm ya da uzun zamandır tasarladığım tümceler kuruyorum. Sanat, bununla birlikte şiir, öyle bir konudur ki insanın ulaşabildiği derinlik kadar derindir. Keşfi henüz yapılmamış pek çok yanı vardır; dipsiz kuyudur; sonsuza kadar da bu alandaki keşifler tamamlanamayacaktır.
Bir yapıtı çözümlemek, eleştirmek ya da sanat değeri konusunda bir sonuca varmak istiyorsanız, yapıtı katman ve tabakalara ayırıp ilgili bilimleriyle ele almalısınız. İlgili bilimler sizi sağlıklı bir sonuca götürecek kadar gelişkindir. Sanattaki boşlukları da, iyi yanlarını da, anlamsız olanlarını da önünüze koyacaktır. Yeter ki kalıplaşmış bilgilerden kurtulup araştırmaya zaman ayırınız. Genelleme sözlerle, kulaktan dolma bilgilerle; ne şiir öğrenilir ne çözümlenir ne eleştirilir ne de yazılır. Bugüne kadar olduğu gibi önüne gelen “Ben de varım” diyebilmek için şiiri kişileştirip bir şeylerin uydusu durumuna düşürür. Şiirin yazılması ve öğrenilmesi, ne dil sorunudur ne de deneyimsizlik sorunudur. Şiir, sanat felsefesinin sorunudur. Bu da, ilgili bilimlerin eşgüdümünü gerektirir ve çok karmaşık bir yapı demektir. Bu karmaşa da, yapıtı ayrıştırıp bütün organlarını tek tek çözümlemeyi zorunlu kılar.
Yapılamayacak hiç bir şey, ölçülemeyecek hiç bir etkinlik yoktur. Yeter ki konuya çözümlemeli (analitik) bir mantıkla yaklaşalım. Ayrıca sanatta sistem, yöntem ya da teknik; sınırlama anlamına gelmez, onun ayrıntılarını görmek için dinamik bir yol kazandırır. Akademisyenlere, şair ve yazarlara buradan çağrı yapıyorum. Sanata çözümlemeli yaklaşım için, ortaya koyduğum sanatsal kavram, kuram, sistem ve tekniklere el veriniz; bunların boşluklarını bulup geliştirelim. Kitabım ve denemelerimde dile getirdiğim; Şiir/Sanat Çözümleme Tekniği, Rastlantısal Anlam Kuramı, Çağrışımsal İmgelem Kuramı ve Katman Edebiyat Eleştiri Sistemi; rastgele ortaya atılmış bilgiler değildir. Bunlar, henüz başvuru kaynağı olmayan doktora tez konularıdır. Yapılmış, yazılmış şiirleri ve şairlerini incelemek; kalıplaşmış bilgileri her dönem yinelemek; bunları tez konusu olarak ele almak; sanatta gelişime katkı sunmaz; deneyimsel ve açık bilgidir. Türk sanatına evrensel boyut kazandırmak istiyorsak çözümlemeli bir yaklaşımla şiiri/sanatı ele almalıyız. Çünkü şiir; hem akademik alanda hem olağan ortamda kimsenin sahiplenmediği bir çağı yaşıyor. 22 Ağustos 2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.