- 298 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
EKMEK AŞI
EKMEK AŞI
Sizler bakmayın bizim geçmişte yaşadığımız yokluklara, hüzünlere ve acılara!
Her şeyin üstesinden gücümüzün üstünde çalışarak, olmazlara dayanarak ve katlanarak gelmeyi başardık!
Dün belki bir lokma sıcak (ekmek aşı) yiyebilmek için korkunç mücadeleler verdik ama, bugün o yokluklar hayal gibi düş gibi çok gerilerde kaldı!
Dün başımızı sokacak iki göz odamızı, elimizden kimse almasın, rezil olmayalım diye annemle büyük mücadeleler verdik ama, bugün tüm kardeşlerimin ve benim çok güzel yaşantılarımız var. Bunların hepsi annem sayesinde empatik düşünme ve sorumluluklarımızı sırtlayabilme kapasitemiz sayesinde oldu. Başardık. Hâlâ severek isteyerek çalışıyoruz. Çünkü emeğin ne demek olduğunu biliyoruz! Hazır yiyici asla olmadık olmayacağız da!
"Ekmek aşı "dedim de, bugün size onun hikâyesini anlatmak istiyorum.
Yokluk anlarının ağırlığının üstümüze çöktüğü günlerde, "yaban işinden oğlan uşakları anlamaz , onlar işyerlerinde kendi işlerine yapsın, biz avrat uşak yabana yazıya giderik. Gülay gelin de hem kendi uşağına hem de Emine’ye baksın. Akşam da bize önümüze bir kaşık sıcak aş koysun yeter!" demişti annem.
Annem genç, bizler cahal nasıl giderdik elin işine?
Maya halam bizi yalnız bırakmamak için " ben de gelicim yolmaya! " dedi. Biliyordum bizi yalnız bırakmamak, korumak istiyordu kendince!
Irgat kamyonlarına doluşur, öyle giderdik kör karanlıklarda. Sabahın ayazında işe başlardık. Tarla sahiplerine kaç ırgat lâzımsa, ayrılırdık grup grup...
Öğle sıcağı üstümüze çökünceye kadar başımızı kaldırmadan çalışırdık. Bazen tarla sahibi bulgur aşı ve duru bir ayran dağıtır bazen biz çıkınlarımızda yemekler götürürdük.
"Akşam olsa da eve varsak, hemen uyusak!" diye söylenirdik ikindi vaktine doğru.
Dönüş yolunda hayal kurardık. " Acep Gülay bize bugün ne bişirdi? Balcan közlese de söyürme yapsa ne eyi olur? " diye düşünürdüm.
Böyle hayal kura kura, eve dönüş yolunda kamyonda yolculuk iyiydi. Ancak, o yorgunlukla kamyondan inip de eve kadar yürümek yok mu? Toz talaz içinde ve yorgunluktan adım atacak halimiz kalmamışken!
İşte o zaman yorgunluğun en dibine vururduk.
Eve vardığımızda Emine bacım üstümüze atılır sarılır ağlardı. Öperdik onu
" Ağlama bak sana ne alacağız ?" der onu kazandığımız paradan biraz alıp, bakkala götürür gönlünü görürdük.
Gülay, geleceğimiz zamanı bilir yemeklerimizi pişirirdi. Çok asil biriydi. Hiç şikayet etmez, kimseye dertlenmezdi. Başımıza gelen tüm olumsuzlukları bizimle beraber sinesine çeker bize destek olurdu.
O gün evde pişirecek pek fazla bir şey bulamamış. Üç dört tane bayat dırnaklı pide dediğimiz Kilis ekmeği var imiş evde. ’’Ben bunu ekmek aşı yapım da yisinler sıcak sıcak! ’’demiş.
’’Kuru ekmekleri parçaladım. Zeytle soğanı samırsağı kavurdum bir tomatis bir kırmızı biber ne bulduysam doğradım. Tomatis biber bekmezi kattım. Nane üfeledim. Accık da kemmun ko’dum. Çok güzel oldu. Hele gelin kaşıklayın ’’dedi.
Annem ’’ pehh! Kele kızzım! Ne de güzel kokor! Kârreh ettin bizi anam! Elleriñ dert görmesin! Seni doğurup kazananın babasına rahmet " dedi.
O kuru ekmekler yemeğin içinde sanki kuzu kapamaya dönmüştü. Nasıl kaşıklardık , nasıl yerdik o yemeği? Karnımız doyar doymaz, yorgunluktan atılıp giderdik.
O ekmek aşının tadını bir daha hiç bir yemekte bulamadım. Belki de o yemeği güzelleştiren Gülay’ımızın yeni gelin olmasına rağmen, bizimle birlik herşeye katlanarak kalması, çekip de gitmemesi idi.
Annemin ilk göz ağrısı gelini, kıymetlisi idi.
Bu hayatta şartlar neyi getirirse getirsin asla değişmemeyi , mütevazı olmayı öncelikle bu iki koca yürekli insandan , annemden ve abimin eşi Gülay yengemden öğrendim. Bu arada Gülay yengem çok büyük değildi. Benden sadece 2 yaş büyüktü.
Selâm olsun kalitesinden asla ödün vermeyen Gülay ve O’nun gibilere!
Selâm olsun emeğin hakkını verebilenlere!
Selâm olsun cana can olabilenlere!
KARDELEN(Ayrıkotu)
24.09.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Eminim bu yazıdan herkesin biraz anılarını hatırlatan yanlarını alıyordur okuyan
Orta yasin ustundekilerin çoğunluğunun Anıları emek ve çaba yüklü
Gözlerim dolara okudum
Ayrıca ayrık otunu çok iyi bilirim
O öyle bir tutunurki hayata
Asla tarlalarda söküp bitiremezler
Eskiler derki birisi ayrık otunu bir natlona sarmış aristaga sokmuş yedi yıl sonra çıkarmış ayrık yine güvermiş derler
( ahşap evlerin ağaçlı tavanina arisdak denir)
Güvermek
Yesermek demek ))
Kalem daim olsun
Ömrün sağlık ve neşeyle dolsun inşallah güzel yürekli şairem sevgiler selamlar
AYRIKOTU
Başardık!
Selâmlar saygılar iletiyorum