- 274 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TAKDİR TEŞEKKÜR VE ÖVGÜDE BOĞULAN ÇOCUKLAR
TAKDİR TEŞEKKÜR VE ÖVGÜDE BOĞULAN ÇOCUKLAR
Başarıları, iyi ve güzel olan bir davranışı veya hizmeti takdir etmek gerekir. Bu nezaketen gerekli olan bir davranıştır. Aksi takdirde bir mecburiyet değildir. Çünkü insanlar iyi ve güzel şeyler yapmakla mükelleftir. Takdir ediliyor olması teşvik içindir. Yani, marifet iltifata tabidir, prensibi gereğidir…
İnsanlar, yapmakla mükellef oldukları, yani vazifeleri olan işler sonunda bile takdir ve teşekkür bekliyorsa burada bir sorun var demektir. Birine neden teşekkür ederiz? Üzerine vazife olmadığı halde bize bir iyilik yapan kişiye teşekkür ederiz, etmeliyiz.
Çocuklarımızın da okullarda başarılı olma ve kendilerini çok iyi yetiştirme gibi bir görevleri vardır. Çünkü hem devlet, hem de anne babalar çocuklarının iyi bir eğitim almaları için her türlü fedakârlığı yapıyor. Bu arada sorumsuz aileleri tenzih ediyorum. Çünkü onlar hem çocuklarına hem de bu millete en büyük kötülüğü yapıyorlar. Hal böyle olunca çocuklarımız okullarında derslerine odaklanmalı, eğitim öğretim müfredatının gereğini layıkıyla yerine getirmelidir. Vazifesini yapan öğrenciye de karşılığında teşekkür ve takdir belgeleri tanzim edilerek başarılarının değerlendirildiği kendilerine ve ailelerine de bildirilmiş oluyor. Bunun dışında bu başarılarından dolayı çocuklarımızın/öğrencilerimizin ödüllendirilmelerine gerek var mı, varsa bunun bir orta yolu olmalı değil mi?
Çocuklarımızın bir birey olarak evde, okulda ve sokakta üzerlerine düşen görevleri vardır. Bu görevleri yerine getirmek, iyi bir insan olma ve vatandaşlık bilinci oluşturma yönünde önemlidir. Bütün bunlara rağmen bazı ailelerin yanlış tutumları; çocukların küçücük bir iyi ve güzel davranışında hatta kendi menfaatine olacak bir iş ve işlemde bile ona yalvarma, yaparsan şunu alırım tarzında rüşvetler, övgü, tablet, akıllı telefon, … ödülleri, beklentilerini artırmaktadır. Sonunda bu beklentilerin sınırı nereye varacak bilemiyoruz. Bu, aynı zamanda diğer öğrencileri de olumsuz yönde etkiliyor. İmkânı olan var olmayan var. Ödüllerde haddi aştığımız zaman çocuklarımızdaki haddi aşma davranışı da artıyor. Günümüz gençlerinde, çocuklarında haddi aşma davranışları gözlemlemiyor musunuz? Özgüven patlamasını geçmiş artık işler. Bütün bu ödüllendirme, övgü, takdir hesapsız kitapsız olunca sonunda çocuğun, bir gün aldığı eleştiri dünyasını karartıyor; ailesinin ya da başka ailelerin de dünyasını karartıyor. Son devirdeki kadın cinayetlerinin, aile içi şiddet olaylarının, intihar vakalarının, hırsızlık, yolsuzluk ve gayrimeşru ilişkilerin çokluğu nereden çıktı zannediyorsunuz?
Anne baba üç-beş yaşındaki çocuğuna laf geçiremez olmuşsa burada herkes anne babalığını sorgulasın. Sorsak herkes çok iyi anne baba… Ortaokula gelen bir öğrenciye söz geçiremeyen anne baba öğretmenlerden bir çare bekliyor. Öğretmeni dikkate alan zaten olmadığı için öğretmen etkisi de yok. Sonuç: başıbozuk insanlar topluluğu hızla yayılıyor. Çalışmadan, emek vermeden karşılık bekleyen insanlar topluluğu oluşturuyoruz hep birlikte. Sonra çıkıp bu çocuklara ne oldu, diyoruz. Asıl biz; ne yapıyoruz, bu gidişatı nasıl durdurmalıyız, diye düşünmeli ve aklımızı başımıza almalıyız. Çocuklarımızı güzel işler yaptığında takdir etmeliyiz, ödüllendirmeliyiz ancak asla haddi aşmamalı, ödülde ve cezada ayarı kaçırmamalıyız. Herkes haddini bilecek. Haddini bilen bireyler kendiliğinden oluşmuyor. Anne baba öncelikle kendilerini çok iyi yetiştirecekler ve iyi bir örnek olarak çocuklarının karşısında duracaklar.
Bizim anne ve babalarımız okuryazar bile değildi. En tahsillisi ilkokul mezunu idi, bizleri çok güzel yetiştirmişler. Bugünün anne babalarının pek çoğu lise, üniversite mezunu. Buna rağmen çocukların durumları ortada. Demek ki anne baba olmanın, iyi bir çocuk yetiştirmenin tahsille bir alakası yokmuş. Ancak iyi bir anne baba tabi ki eğitimli olmalıdır. Eğitim diplomayla ölçülemez. Çünkü günümüzde diplomalı cahillerden geçilmiyor maalesef.
Çocuklarımızı takdir, teşekkür belgeleriyle değil, bir insan olarak; ahlaklı, bilgili, hoşgörülü, dürüst ve saygılı kişilikleriyle değerlendirelim ve ödüllendirelim. İyi ve güzel insan olmanın, en birinci hedefleri olmasını tavsiye etmeli, desteklemeli ve ödüllendirmeliyiz. Günümüzde iyi insan olmak kolay değil; en büyük başarı, zoru başarmaktır… 18.01.2020
YORUMLAR
Çok güzel tespitler bunlar.
Açıklamalı düşüncelerinize katıldığımı ifade ederek, önemli bir konuya bakış açınızdan dolayı sizi kutluyorum.
Çocuklar yetişme çağında, önce aile ortamında ebeveynlerini örnek alır, sonra gelişme, hayata ilk adım okulda başlar, daha sonra da çevre faktörleri devreye girer.
Okuma alışkanlığını küçük yaşlarda onlara sevdirmemiz küçük yaşlarda onlara alacağımız oyuncakların bile, ileride nasıl bir etkisi olacağını bilmemiz gerekir.
Mesela; kitap hediye etmek, birlikte okumak, çocuk da olsa fikirlerini, merak ettiklerini dinlemek, onlara tatlı dil ve sevgiyle yakınlaşmak; tabanca, tüfek vs gibi, taze beyinlerine şiddeti enjekte eden oyuncaklar almaktan bin kat değerlidir.
Çok uzun yazmaya, değişik fikirler üretmeye uygun bir konu aslında ama fazla uzatmadan bu güzel paylaşıma teşekkür ediyorum ve
güzel bir nesil özlemiyle
saygıyla selamlıyorum...