Dünya Hep Yerinde Kalıyor Giden Biziz, Biz!
Neler konuşuyoruz, neler tartışıyoruz, neleri doğru diye başkalarına ikna etmeye çabalıyoruz… Nelerle başlayan sonsuz cümleler kurabilirim aslında ama aniden gelen bir ölüm var. Bunları savunan, dünyaları yığan, dünyayı ben yarattım diye avunan… Sonsuz hayatmış gibi yaşayacağına inanan kimseler aniden toprağa karışıyor işte…
Televizyonu açıyorum, o kadar çok siyasi polemikler iddia ediliyor ki… İçinde bir gram doğru var mı, hani doğru da tartılır mı ki demeyin tartılıyor o da, yok işte. İnsanların ömrünü boşu boşuna işgal ediyor… Zihinlere güzel şeyleri katmayı değil, yanlışları doldurmayı ve kandırılmayı hedefliyorlar.
Yalanlar, haramlar, boş iddialar, benlik hovardalığında yaşama, başını almış gidiyor. Bütün bunlar beğenilmese, hatta reyting rekoru kırılmasa tartışma programları adı altında her akşam yayınlamazlar… Nedense gıybet ya da iftira kurguları toplumda çok seviliyor., hele pembe diziler… Herkes akşam oldu mu, bu programlarda sanki ne çözümler üretilecek diye ekrana kitleniyor. Ne varsa bu dünyada, ne çok seviliyor ve bütün değerler ayaklar altına alınıyor ve taraftardaşlık niyeti bir savaş meydanına çekiyor insanları. Ne olacak ki, bir spor maçında bizim takımımız kazanmasa, ne olacak ki benim dediğim çürütülse, ne olacak ki doğru kazansa… İçki içip sızıpta uyandığında her şeyin aynı olduğunu görmek gibi pişmanlıkla dolu bir ömrümüz geçip gidiyor işte.
Hangi övgüye insan layık ki? İnsan neyi başarıyor ki? Acı dinmiyor, ölüme çare yok… Canımız emanet! Neyi savunmuşsak, onu bırakıp gittiğimiz, yığdığımız malımızı mülkümüzü bıraktığımız, hatta hiç birine veda edemediğimiz, hatta nasıl öleceğimiz seçemediğimiz, hatta kefen bile nasip olmayan bir ayrılık… Madem bu dünyaya veda etmek bir gerçek, hatta tek gerçek… Neden onu tartışmıyoruz, onu nasıl karşılayabiliriz diye araştırmıyoruz… Neden bu gerçeği konuşmuyoruz? Dünyaya kim hakim olmuş ki… Kim ebedi hükümdar kalmış ki… Kim ölüme meydan okumuş ki?
İnsan öleceğini, ölünce ne yapacağını araştırmalıdır. Tıpkı bir seyahate hazırlandığında gittiği yerde ne yapması gerekeceğinin planlarını yapması gibi… Ne giyer, ne içer, ne kadar paraya ihtiyacı vardır, nerede kalmalıdır…. Sorularına cevap aramak gibi…Kim sonsuz yolculukta neye ihtiyacı vardır, nasıl bir plan yapmalıdır gibi şeyleri düşünüyor ki? Bunu düşünmediği gibi aniden gelen ölüm ile, beş parasız kalanın her şeye muhtaç olduğu gibi Külli iradeye boyun büküyor… Artık O ne derse, bir yaşamı olacak… O ne derse ona göre ikamet edinecek… Yanında hayrına getirdiği eğer bir şeyler varsa onların suyu yüzü hürmetine ona adaletin gereği verilecek.
Kimler ömrü yaşamışlar, ne ummuşlarda ne bulmuşlar ve ne sonları olmuş. Her mezar taşı üzerinde yazılan nağmelerde bize ders alın diye haykırıyor. Sizde geleceksiniz diyor. Öğüt işte insana ne kadar faydalı oluyor ki? Kim dinliyor ki… Ha bugün ha yarın derken, ölüm erken demeden nihayet oluyor. Her an değerli ve bizim… Kimse bize bağışlamadı ömrümüzü… Onu veren Mevla… Verene minnet duymak gerekmez mi?
Selam ve dua ile…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Minnet duymak müteşekkir olmak ve merhamet etmek.
Görünürde yaşananlar bir de saklı yüzü insanların.
Tek doğru vardır o doğrudan sapmamak adına verilen mücadele.
Sevgiyle yaratılmış insanlar ne ara bu hale geldi nasıl bu role soyundu akla zarar.
Doğruluk ve iman gücü ama gıybetin baş tacı olduğu zan altında kalan insanlar.
Dost bildiklerimiz çünkü bizler Allah dostu diye sarılıyoruz insanlara.
Sevginin itibarı da kalmadı artık.
Kimin kimden faydası varsa
İlişkilerin suyu çıkmış namus ve adalet gibi kavramlar rafa kalkmış ama.
İşte görmedikleri münafıkların ve zalimlerin:
İlahi Adalet iş başında
Allah razı olsun sizden ağabeyim
Tüm saygımla
Selam ve dua ile
Onca savunuyoruz da, savrulup duruyoruz oradan oraya, savuşup gidiyoruz sonra da
O onu suçluyor, yargılıyor, kontrol edebildiği bir şey yok halbuki
Her ferdin kendi inkılabını yapmaya ihtiyacı var, dünyayı değiştirebileceğimizi sanıyoruz, direkt öyle düşünmesek de öyle hissediyoruz, umuyoruz
Saf gerçeği ifade etmişsiniz hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
saf şiir
Muhteşem!..İşte büyün mesele burada..Hayatın muhasebesi..Ne istediğini bilmek..Emaneti korumak.Emaneti teslim edeceğinin bilincinde olmak ve bilinçli yaşamak..Her yan dolu yandaş-ekabir.Ziyarette bulunmazsa ders olur mu kabir? ..Gün gelir açılır defter-i kebir.önemli olan yaratılış gayesine uygun yaşamak.Zira yerin altıda bir..Üstü de bir.Sağlıcakla..Saygıyla..