- 338 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SURİYE
15 Kasım 1993 tarihli Günaydın gazetesinde köşe yazarı Recep Güvelioğlu’nun yazısını okuyanlar vardır. Türkiye ile Suriye hakkında ki görüşlerine katılmamak imkansız bir şey. Bence Suriye, Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri altında olup yine ülkemize hainlik yapmaktadır.
Benim düşünce ve fikirlerim. Suriye’yi oldum olası sevmem bunun için önce Suriye’yi dini yönden ele alalım.
Bugün Suriye yönetimini elinde bulunduran kadrolar ve hafız Esad, Nusayri inancına sahip olan kişilerdir. Aynı zamanda Suriye’nin resmi inancı da olan Nusayrilik : Hz. Ali’nin ilahlaşmasını temel inanç kabul eden bir dindir. Bu yüzden Nusayriliğe göre şahadet kelimesi "Ben Ali’den başka ilah bulunmadığına şahadet ederim" şeklindedir. İslamın beş şartına inanmaları da tamamen farklıdır.
Benim hiç unutamadığım bir olayda Hatay’ın, Altınözü ilçesi, yakınlarında ki kırsal bölgede Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne ait bir uçağımızı düşürmüşler ve 5 görevlimizi şehit etmişlerdi. Uçağımızı düşüren Suriyeli pilotların cezalandırılacağı bildirilmişti. Ne oldu bilen var mı? Düşürülen uçağımızla ilgili olarak Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği, dış işleri Bakanlığına çağırılarak uyarılmıştı. Ankara ve Suriye’nin başkenti Şam’da yapılan diplomatik girişimler olumlu sonuç verdi mi. Ne oldu bilen var mı? Evet ne olduğunu bilenler hatırlarlar. İki yönden sürdürülen diplomatik girişimler sonucu Suriye yetkilileri, Türkiye’den bu olayda "Kasıt" yok diyerek özür dilediler. Böylece bu olay örtbas edildi ve unutuldu. Aziz şehitlerimizi saygı ile anıyorum.
Suriye bir çok terörist grupları ülkesinde barındırdığı bir gerçektir. Bu terörist grupları kendi çıkarları ve kendisini isteği doğrultularla yönlendirdiği yine bir gerçektir. Ülkesinde bulunan Bekaa Vadisinde ki pkk kamplarında yetiştirilen militanlara yaprığı yardımlar pkk’nın ayakta durmasına yetiyor ve artıyor bile işte bunun en açık ve seçik örneği de pkk: beslediği yardım ettiği örgüt Türkiye’ye çok büyük zararlar vermektedir. Yine İstanbul, Ankara ve Malatya’da yapılan operasyonlar sonucu ortaya çıkarılan "şii ümmet" adlı örgütün gerçek adının "partiye islamiye kürdistan" olduğu ve "islami esaslara dayalı bağımsız bir kürdistan" kurmayı amaçladıkları anlaşılmış. Militanların Suriye’de medrese eğitimi gören örgütün "cihat" ilan ettiği tespit edilmiştir. Bunca vukuatları bulunan bir ülkeyle iyi komşuluk ilişkileri sürdürülebilir mi veya antlaşma sağlanabilir mi?
ARŞİVDEN: SARAY’A HİZMET SİYASİ BAĞIMSIZ GAZETE 15. OCAK. 1994 SAYI: 1311
YORUMLAR
Metin bey Suriye yazısını görünce tarihsel bir sürecin yazınızda işlenmesini beklerdim.
Sosyolojik açıdan konuyu genişletebilirdiniz.
Osmanlının çöküşüyle beraber Suriye ve Irak devlet yönetimlerinin dönemin kapital güçleri tarafından sosyolojik gerçeklere aykırı bir şekilde yapılandırıldığını anlatabilirdiniz.
Suriyenin halkının demoğratif yapısı yönetimi ile ters orantılıdır yani Suriye halkının yüzde 20 si nusayri şiailardan oluşur
Yüzde 10 u hırıstiyan , dürziler ve keldanilerden oluşur
Yüzde 10 u Müslüman sünni Kürtlerden oluşur
Kalan yüzde 60 lık oran ise sünni aralardan oluşur.
Suriye nufusunun dağlımı böyleyken kapitalistler Suriyedeki rejimin başına nusayrileri ve gayri müslümlerin olşturduğu yüzde on luk gurubu katmışlardır.
Suriye hükümetleri toplumun yüzde 30 luk kısmından seçilmiştir.
Sünni nüfusun temsiliyet hakkı yoktur.
Bu belirttigim hususlar Suriye konulu bir yazının çok küçük bir kısmını oluşturabilir.
Hayırlı çalışmalar dilerim.