İnsan Onu Seveni Kırar Mı Kırar
İnsana dost demişim, güvenmişim, ondan bir şey istemişim… Söz vermesine rağmen sözünde neden durmamış ki? Üstelik bu kaçıncı söz… İnsan ister istemez şunu düşünüyor, ben neden bu kadar çırpınıyor ve gereğinden fazla değer veriyor ve sevmeye, saygı duymaya devam ediyorum ki… Birini sevmek suç mu, acı çekmemesini istememek suç mu, doğru işler yapmasını umup temenni etmek suç mu? Söz verdiği zaman yapmadığından ne hissedecek diye bunun sonucunu hiç düşünmez mi? Altının kırılma noktaları gibi bir kırılganlık olur diye hiç derdi olmaz mı?
Hayat akıyor
Akıyor da ölüm her an başımızda
Hani ölmek belki de bir kurutuluş
Felç olmak,
Yatağa mahkûm yaşamak
Bir çıkar ummayan sevenini kırıp yanında görmemek
Çözüm mü o anda ağlamak…
İnsan en azından söz verdim ama sıkıntı oldu, bulup buluşturamadın üzgünüm diye bir mesaj yazmaz mı, haber vermez mi? Hani bunu gurur edip, aramamak değil benimkisi… En az benim kadar bir değer vermenin olmadığı ve hatta olmayacağına inanmaktan kaynaklanan bir çaresizlik… Birisinin verdiği söze inanmıyorsan neyi nasıl paylaşabilirsin ki?
Böylesi değer vermek ve sevmek, bir ölüye ağıt yakarak yaşamak gibi… İnsanı ölmeden öldürmek, yaşarken hayatta kalacak bir ilişkiyi sürdürebilmek gerekli mi? İster istemez o olmadan hayat devam ediyor, edecek, etmeli de… İnsan ne yaparsa kendine yapar. Benim çektiğim acının kat kat fazlasını kendisi çeker, bu adaletin gereği… Şu dünyada kim kime böylesi yakınlık duyar ve değer verir ki? Hangi insan bu değeri çar çur eder, elini tersiyle iter ki? Ama bunun olması için elinden geleni yapıyorsa, elden ne gelir ki… Ölenin bir daha dünyaya dönmeyeceği gibi!
Çok üzgünüm, utanmasan ağlayacağım çaresizliğimden. İki artı iki eder gibi yaşadığından dolayı çok fazla dert açacak başına… Elimde değil, her şey bu doğallığın içinde yaşanılacak bir gerçeklik içinde… Bana yaptıklarının ne anlama geldiğini bilmesini ve tenine dokunmasını da istiyorum. Ruhunu sarsmasını istiyorum. Hani insan severken bunları ister mi? Elbette ister, sevilen yaşayacaksa önünde ki hayatı düzenlemesi ve gerçekleri görmesi gerekiyor. Yoksa yaşadığı hayat kaldıramayacağı yük haline gelir de… Kendini hesaba çekmesi, sağlıklı düşünmesi ve kim kendisi için önem arz ediyor bilmesi gerekiyor. İnsan hata yapabilir ama hatasını tekrar etmesi zor olanı… Her istediğine kavuşmaması, her hayal kırıklığı ve çözümsüzlüğü onu mutlu etmeyecektir. Yaşamak istediği hayatı, çürük bir temel üzerine inşa etmek mümkün mü? En az şiddette bir sarsıntıyla yıkılacaksa o bina…
Hani diyorum ki, ileride bu nehrin şiddetle aktığı ve çağlayan olan yeri var. Nehrin bu sakinliğine aldanma… Hayır, ben bilirim ve asla bu akıntının sonunda insanı kaldıramayacağı akıntı olamaz, sen girme bu nehire ben akacağım diye karşılık veriyorsa… Acının en hasını yaşamasına engel olamamak kaderse… Elimden başka bir şey gelmiyor. İyi gün dostları ile etrafını çevirdiği dünyasında, o çağlayanda herkes can havliyle kaçışacaktır. Tek başına kaldığında imdadına kimse gelmeyecektir. Hani bilsem koşa koşa gider yine de yardım ederim ama uzaklaşmışım, kırılmışım… Kendime zorda olsa başka bir hayat kurmuşum… Onu yaşamak zorunda olurum. Belki yıllar geçer, bu haberi ancak duyarım. Bu elbette bir seçim… Kimse kimsenin seçimine nasıl karışabilir ve düzeltebilir ki?
Ölünün mezarına gidip konuşurum. . Çiçekleri ekerim. Ağıtlarımı dökerim. Hep öldüğüne inanırım. Ama ölmemiştir. Ölmekten beter olmuştur. İyi ki duymam derim bu haline… Kim bilir duyarsam bende onunla ölürüm o zaman. İnsan ne kadar sabredebilir, acıya dayanabilir ki? Yaşam öyle bir kısır döngüde ki, hiçbir zaman kıymet verdiğine inandığımız kişilerin kıymetini bilemeyiz. Onların öğüdüne kulak asmayız. Ben bilirim diye yaşar dururuz.
Elimden bir şey gelmiyor işte… Hala sevgisi kalbimde, gömdüğüm kabrinin toprakları elimde, tırnaklarımın arasında kapkara gözüküyor… Tırnaklarımı bile kesmek istemiyorum. Bu gerçeği kabul edemiyorum. Sevip de kim kabul eder ki…
Artık başka batınlarda yaşıyoruz… Öyle bir gururlu ki, ben bilirim kalıbında kalmaya devam ediyor. Hala dönmüyor… En azından özür dilemiyor…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Benim de elimden gelen bir şey yok ağabeyim.
Aklım almıyor asla almadı almayacak da.
Sevgiydi bize sunulan ve öğretilen sevgi.
Bizler hep sevdik değer verdik saydın güvendik.
Sevdiğim kadar güvendim insanlara ama darbe aldım darp edildi yüreğim ve kırıldı.
Sonra Allah rızası için yaşarken dost bildiklerimden medet umdum onlara elimi uzattım değil elimi tuttular bir darbe de onlardan aldım.
Dost bildim insanları dostlarım daha daç ok sevdim
Bilemedim onların ölü eti yediğini.
Söylediğim ve de söylemediğim ne varsa bir bir duydum başka ağızlardan ve hak etmediğim ne varsa yığdılar nefretlerini.
Allah ını biliyordu oysa her biri ve ben kendimden emin olduğum kadar onlardan da emindim.
Yalan yere yemin edenler ezan vakti yemin edenler Kuran üstüne ve sevdiğini söyledi dostlarım beni dosttan öte kardeş bildim her sevdiğim dostumu.
Yabancılara dahi saygıyla ön yargısız uzandım
Durduk yere sevdim insanları cihanı bu içimden gelendi halen de ama artık korkuyorum seviyorum demekten ya da uzaktan seviyorum kalanları
Nefret ettiğim kimse yok çünkü ben asla benzemeyeceğim diğerlerine
Yalanları ile süsledikleri arkadaşlıkları umurumda değil yeter ki tek dostum Rabbim beni bırakmasın bırakmıyor da ve ben O na sıkı sıkı sarıldım küçük yaşımdan bu yana
Sevgi ve sevdiklerim çalındı hayallerim çalındı emek verdiğim herkes her şey gitti gitti işte
Gıybetin hasını yapanlar bir de demez mi sen gıybet yapıyorsun diye ki sadece Allah rızası için sığınmak istemiştim Allah dostu bildiğim her kimse
Ağabeyim
Duygalarıma tercüman olmuşsunuz
Allah razı olsun
Selam ve dua ile ağabeyim