- 617 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DUYGU HIRSIZI
Geçenlerde bahsettiğim şairin memleketine gitmeden önce yediği haltlardan birisini daha öğrendim de, az kalsın küçük dilimi yutacaktım.
İnanın bu kadar alçalabileceğini, ya da aklını kaçırdığını asla düşünmemiştim.
Yaşadığım yerde benden iki yaş küçük bir hemşehrim var. Çok gençken daha çocukları bile olmadan trafik kazasında aniden eşini kaybettiğini öğrenince hafızasını kaybetmiş. İki senesini hiç hatırlamıyor. Sonraları bir arkadaşının önerisiyle benim yaşadığım yere gelmiş.
Kocasından çok az maaş bağlandığı, evi de olmadığı için geçinememiş, senelerdir bakıma muhtaç olan hastalara bakıyor. En son bakmakta olduğu hasta da, 81 yaşında Almanya’dan malulen emekli olmuş, şeker, tansiyon hastalığının yanı sıra çişini bile tutamayan, "çocuk gelinim ben, oyun oynadığım yerden getirip de yaşlı bir adama verdiler" deyip deyip iç çekerek durmadan ağlayan, stresten ellerini yırtarak kanatan bir kadın.
Hemşehrim beni aradı, " inan ki beni de hasta edecek ama becburum, arada bir gelin de biraz moral verin " deyince sıkça gitmeye başlamıştık.
Şair, ağlayıp duran hasta kadını güldürebilmek için şaklabanlık yaparken kadın şaire aşık olmuş.
Şair, böbrek yetmezliğinden dolayı Akdeniz Üniversitesinde yatmakta olan yeğeninin yanındayken şairi arayıp paraya ihtiyacınız varsa göndereyim" diye çok ısrar etmiş.
O esnada hasta kadının evine çocukları tadilat yaptırıyorlardı da kadın hemşehrimin evinde kalıyordu.
Şair, " hemşehrinin baktığı kadın beni aradı , ısrarla para teklif etti, istemedim ama çok memnun oldum, gidip de bir teşekkür edelim " deyince birlikte gittik.
Kahvaltıyı orada yaptık.
Daha sonra hemşehrim, "günlerdir çok yoruldum, biraz dinleneceğim" diyerek alt kattaki odasına gitti.
Ev dubleks ve genişçe taraçası var. Hemşehrim aşağıda yatıyor, baktığı kadın çatı katında içeride yatıyor, şairle biz de taraçadayız. Şair Antalya’dayken de gidip bir gece onlarda kalmış, etrafta da birçok karadut ağaçları olduğunu keşfetmiştim.
Ben dutu çok severim.
Şaire, " yakınlarda birçok karadut ağacı var, hem dolaşmış oluruz, hem de biraz dut yeriz" diye teklif ettim. "Ben yorgunum, biraz salıncakta uzanacağım" dedi.
Ben de tek başıma gittim.
Ben dışardayken hemşehrim uyanmış ve yukarı çıkıyormuş ki, şair yatan hasta kadının ayak ucunda, elleri kadının bacaklarında, bağrı da açık haldeymiş.
Hemşehrim çok fena kızmış ama bir şey söyleyememiş.
Ben de dolaşmaktan döneli çok olmamıştı ki;
Hemşehrim, "hadi dışarı çıkalım biraz dolaşalım" dedi. Baktığı hasta kadın evde kaldı, üçümüz birlikte dolaşmaya çıktık.
Ben yine çiçeklerle, ağaçlarla falan ilgileniyorum, onlar da ikisi önümden önümden gidiyor ve habire konuşuyorlar.
Hemşehrim şaire; "Senden bunu hiç beklemezdim, çok kızgınım, kimseye söylemek istemiyorum, ama bir daha olduğum yere gelmeyin " diye çıkışmış.
Tabiki benim hiçbir şeyden haberim yok.
Sonra bir kez daha gittik biz kadının evine.
Hemşehrim hiç pas vermiyor ama baktığı kadının yüzünde sanki güller açıyordu.
Şaire demez mi; aç o pamuk bağrını da bir göreyim, güzel gözlüm " diye.
Şair hiç tepki vermedi, "çay yok mu diye seslendiği halde hemşehrim çay koymadı.
Bana da sessizce , baktığı hasta kadını göstererek "aşık aşık" dedi.
O esnada da kadının oğlu gelince, "biz kalkalım artık " dedim ve kalktık.
Bir daha da gitmedik.
Biz gitmeyince hasta kadın hemşehrime düşman olmuş. "Senin yüzünden gelmiyorlar, sen benim mutluluğuma engel oluyorsun, seni istemiyorum, O benimle evlenecek ve bana bakacak, söz verdi bana" diyerek başının etini yemiş.
Gelene gidene anlatmış bunu.
İki oğlu ve kızı küplere binmişler.
"Beni Almanya’ya gönderin" diye tutturan annelerini göndermek zorunda kalmışlar.
Oğlunun birisiyle kızı Almanyada yaşıyorlar zaten.
Kadının iki tane evi var, ama rahatsızlığından dolayı tüm yetki kızındaymış. Maaşını bile kendisi alamıyormuş. Tüm ihtiyaçlarını ve bakım parasını çocukları karşılıyorlarmış.
Şair sayfasını dondurup da memleketinden dönmeyince ;
Hemşehrim, "ruh hastası deyip geçiyoruz, ama baktığım hastanın söyledikleri doğru galiba, sanırım arkasından Almanya ’ya gidecek, o yüzden gelmedi, orada hastalara bakanlara iyi ücret ödüyormuş devlet" dedi.
Kadının Almanyadaki kızı anasıyla başedemeyjnce orada, Almanya’dan anasının telefon hattını da alıp atlamış gelmiş Turkiye’ye.
Geçenlerde hemşehrimle birlikte bana geldi, şairin böyle bir şey yapıp yapamayacağı hakkında bana dünyanın sorularını sordu.
Ben de, "şair asla böyle bir şey yapacak birisi değil, sizin anneniz zaten ruh hastası olduğu için öyle hayal ediyor olabilir, şizofrenler öyle oluyor, hemen bir psikiyatrise gösterin" diye ikna edip gönderdim.
Yoksa "erkek kardeşim çok sinirli, elinden kaza çıkacak, annem O’ndan kaç yaş büyük, birçok hastalığı var, olsa olsa parasına tamah etmiştir, ama annemin herşeyinin kullanma izni bende, öyle birşey yapacak olursa zırnık koklatmam" dedi benden giderken.
Benim hâlâ şairi savunduğumu gören hemşehrim de eve gittikten sonra beni telefonla arayarak kızgın bir halde;
"Sen ne kadar aşırı iyi niyetli bir insansın böyle yaa, ben gördüğüme mi, senin söylediğine mi inanacağım, senelerdir beni tanıyorsun, şimdiye kadar bir kişi hakkında bir şey söylediğimi duydun mu, ben O’nu hastamın bacaklarını okşarken gördüm, bağrı da açık haldeydi, bu konuyu kendisiyle de konuştum, sana bahsetti mi bundan, sendeyken hastamın kızının yanında söylemek istemedim, ama sana çok kızdım, hâlâ onu savunuyorsun, zaten küplere biniyorlar bir de bunları bilseler oğlanlarınn elinden kaza çıkar, gebertirler O’nu" deyince şok oldum.
Şimdi düşünüyorum da; borçlarını kapatabilmek için,birisi olmazsa diğeri diyerek birkaç tane kadını aynı anda idare etmeye çalışmış demek ki şair.
O kadar adi, alçak, onursuz, şerefsiz...birisiymiş anlayacağınız.
Hasta kadının kızı, şairin Azerbaycanlı kadını garantilediğini öğrenmiş de annesini şairden ancak vazgeçirebilmiş.
Üç gün önce de, nihayet Almanya ’dan Türkiye ’ye dönmüş.
Hemşehrim de yine kendisini bakmaya devam ediyormuş.
Yaşadığımız sürece daha nasıl insanlar tanıyacağız bakalım çivisi çıkmış şu garip dünyada.
İşte bu tür DUYGU HIRSIZLARI yüzünden; tüm iyi niyetlerimizi, güvenimizi, merhametimizi... yitiriyoruz tüm insanlara karşı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.