- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİKTİR –İ BOKTAN BİR NEFES dördüncü bölüm Harbiye
SİKTİR-İ BOKTAN BİR NEFES
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ( HARBİYE)
Evci çıkmış ve Akman Bozacısın na ailece gitmiştik. Çok samimi komşumuz Saadet Abla (Rahmetli) , oğlu Cüneyt ve yeğeni Gülay da davetlimiz olarak gelmişler. İlk defa bir kıza çarpıldığımı hatırlıyorum. Ekose kırmızı mini etek, beyaz gömlek, beyaz çorapları ile ne kadar güzeldi. Bu ömrüm boyunca unutamayacağım tertemiz sevgi işte o bozacıda başlamıştı . Elim ayağım birbirine dolaşmış , bir ılıklık sarmıştı gönlümü. Ertesi gün Barış Manço yu sülale boyu seyretmek üzere sözleşerek ayrılmıştık. Şuayip le Pazar sabahı, gazinonun ön sandalyelerini kapmıştık. Konya da oturuyor ve Eczacılık Fakültesine başlayacaktı .Ben on dokuz , o ise on yedi yaşındaydı. Babası saygın bir avukattı ve Konya da çok seviliyordu. İlk konuşmaları, ilk titreyen sesi ve acemice saf dürüstlüğü ne kutsaldı. Mevlana nın babasının dikilen tabutuna bakarken iman içinde ,safça iman edercesine o da hayatında ilk onu hayalleriyle saran delikanlıya kutsal duygularla hisler besliyordu. Ben bu tatlı aptallığımla nasıl titreyerek konuşuyorsam, o da aynı sevda sarhoşluğuna düşmüştü sanki. Elim ayağım titriyor kıza haftaya buluşalım diyemiyorum. Okulda bir hafta kendime kızmakla geçiyor. Ben kızı nasıl bulacağım, nasıl göreceğim? Belki de ; Konya ya mı gitti dersin? Hay senin hercai gönlünü sikeyim. Ayaklarım ters ters gidiyorum Cebeci ye .
Üzerimde ağır bir bıkkınlık ve yaptığım salaklıktan kalan durgunluk var . Kapı ağır ağır açılıyor ve annemin her zamanki o sevinç çığlıkları yerine başı önüne eğik ,gözleri nemli ve kaybetmekten korkan gözlerle bakan Gülay var. Ona sarılmak , onu öpmek , onun göğsünde ağlamak istiyorum. Beni bulamayacağı korkusuyla evimize gelip beklemesi belki de ,en iyi yapması gereken hareketti. O kuş ellerini tutmak istiyorum ama ne cesaret. İçeride Saadet Abla ve Cüneyt de var bize uzaktan bakanlar arasında.
İkimiz sinemaya gideceğiz . Love Store oynuyor. Ben gözleri yaşlı, o ise gülerek çıkıyoruz sinemadan . Elini bile tutamıyorum ama hep onunlayım. Karmakarışık hayatımın tek kokulu çiçeği o sanki.
Harbiye çok sıkı bir okuldu. Devamlı aktif metot , yüksek matematik, atom fiziği,, taktik , çok sıkı beden eğitimi, her konuda zor aşılacak kotalar ve atılma korkusu… Herkes dersteyken haki pantolon ,beyaz gömlek ile okulun dışına bırakılan , okulla ve arkadaşlarıyla ilişkisi kesilen 100 kişiden bahsediyorum. 12 Mart dönemi gezdiğimiz kızlar bile MİT denetiminde. Sivil giymek epey cezaya mal oluyor. Ama gel gör ki , devamlı bizim gurup Cebeci deki evde elbise değiştirip yemek yiyerek , siyasetten uzak, kızlarla gezip duruyoruz. Hem Gülay ı çok seviyorum ,hem de hayatıma giren kızlarla çıkıyorum.
Bizim ev dördüncü katta ve her merdivenleri tırmanışımda kapısını aralayıp kahve içmeye davet eden bir kadın var. Yirmi sekiz yaşlarında , iki çocuk annesi çok güzel bir kadın bu. Bir Pazar sabahı yine pencereden geldiğimi görüp kapıya çıkarak tekrar davet edince dayanamayıp içeri giriyorum . Kocası Pazar günleri evde yok. İki küçük çocuğunu da oynamaya yollamış , beraber kahve içiyoruz. Kadının üzerinde sadece kısa bir kombinezon var . Her delikanlının hem kız arkadaşı hem de kadın arkadaşı olmalı diyor. Bu kadar aradığım fırsat önümde ama kendimi iyi hissetmiyorum. Hele çocuklar üşüdük anne diye eve girmek istediklerinde onları kovunca ip kopuyor ve kalkıyorum. Kapı önünde ben ayakkabılarımı bağlarken onun beni öpmeye kalkmasıyla çıkmak için kapıyı açıyorum ki ; ama Allah ım, apartmanın kıdemli yaşlılarından alt komşumuz Zübeyde Teyze , karşımızda oturan Nezahet Teyze ve bir kadın daha içeri doluşuyorlar. Konuşmaları dinlemişler. Kadına birkaç tokat vuruyorlar. Beni bırakıyorlar . Bu zamparalık hikayesi kadının uzak bir mahalleye taşınmasıyla sona eriyor . Aslında kadını çok arzu etmeme rağmen içimdeki bazı delikanlılık değerleri; kocasını uzaktan tanımam, çocuklarının oluşu, komşumuz olması ve Gülay a duyduğum sevgi o kadın ile ilişkime mani olmuştu. Nasıl kadınların orospu tiplisi varsa, erkeklerin de var. Haşmet, Cengiz S, Baysoy, ben bu guruptanız.Yani niyeti biraz bozuk kadın için biraz açık hedef erkeklerdeniz. Ben şahsen, tanımış olduğum her kadına ihanet ettim .Sevmekle veya tapmakla bile alakalı olmayan bir konu bu. Belki de hormonal bir konu olabilir.
Yaz geldiğinde okul İzmir Menteş e giderek bir buçuk ay kadar ağır askeri kamp yapar. Menteş yılan, akrep ve domuzu meşhur bir yerdir. Sağ elimin damarından iri bir akrep tarafından gece sokulmuştum. Sabaha kadar müdahale edemeyince kolum omuzuma kadar şişmişti. Sabah İzmir Askeri Hastanesine kaldırıldım .Diğer elimle vurarak ben de onu öldürmüştüm .Kanca nın dediğine göre, çadır direğinin altında yedi akrep daha öldürmüşler .Hastanede tam on dört gün yatmıştım . Orada da N. İle her akşam yazlık sinemaları dolaşmıştık. Üç kere sağ elimin üzerini yararak kawazaki yeşili rengindeki zehirlenmiş kanı almışlardı.
Dördüncü Bölük Komutanı Yüzbaşı Önder Sürel ( Hacıbaba ) idi .Hızır Kaptan ile yan yana oturuyorduk. Gerek derslerde ,gerekse ders dışındaki saatlerde çok zaman geçirirdik. Celal Küncü, Bahadır Tetik, Selami Güneş, Tahir Akay, Tamer Uman aklımda kalanlardandı. Bir ara Tasa ve Şef ile de birlikte oturmuştuk.
Her Cumartesi Gülayla beraberiz . Eldivenlerini unuttuğu bir akşam elini benim maksi paltomun cebine sokmak zorunda kalıyor . O küçücük serçe ellerini tutmuş, sonrada onu öpmüştüm. Seviyordum inatçı keçiyi.
Bir gurubumuz olmuştu. Harbiye de tam delikanlılığa geçiş yaşımızda ama siyaseti içimize atarak kızlarla, gazinolarda bazen kavgalara karışarak geçiriyorduk günleri . Şuayip, Mustafa, Taner, Mero, Tenşi, Ömür ve ben. Sınıf seçiminde ben ve Taner Piyade, Şuayip ve Mustafa ,Cemal Kısa, Jandarma, Tenşi ve Mero İstihkam, Ömür Harita sınıfına geçmiştik. Ben bütün seçmelere Piyade yazmıştım. Askerlerime, halka okuma öğretecek, ağaç dikecektim. Bu yüzden subay gazinosuna gitmek yerine , bu işlerle zamanımı harcamıştım. Bu yüzden tavla dahil hiç oyun bilmem . Sadece Cumartesi leri Muzaffer Tekin, Tamer Uman ve Doktor Koray la bol balık tutarak lojmanlara dağıtırdık . Köylü İnci Kefali hariç balık sevmezdi .
Son sınıfı 1nci Piyade Bölüğü 2nci Kısımda okumuştum. Bölük Komutanı Yüzbaşı Coşkun Bayramgil (Cincibir) idi. Çok delikanlı ve altı okka taşaklı bir subaydı. Bu sınıf ,okul hayatımın en ha babam sınıfıydı. Hızır, Muzaffer Tekin, Adanalı Haluk , Çilingir, yanımda Piç Murat , arkamda Kürt Ömer, Fırt Osman ,önümde Fuat ,Çingeneşey değildi. Okul Öğretim Başkanlığı ayağa kalkmış, general sınıftan çıkmaz olmuştu. Yakalansam kesin okuldan atılabilirdim. Çöpçü de mesajı almış, sınıfla zıtlaşmaktan vaz geçmişti.
Gülay, Ayşen , Hacer, Nurten ve bir sürü kız daha. Ankara nın hemen hemen bütün discolarını, barlarını, bağlarını, sinemalarını geziyor, bazen de Bent Deresine gidiyorduk. Harbiye bitiyordu ama Gülay ın bir yılı daha vardı. Ben de Tuzla Piyade Sınıf Okulunda bir yıl daha okuyacaktım. Ayrılık vardı yani.
Babam, yaşadığım hareketli hayatımdan korkuyor beni hemen evlendirmek istiyordu. Ailem Gülay ın yerine Afet ile evlenmemi istiyordu. O sıralar Gülay ın kıskançlıkları nedeniyle aramız açılmış, ben de Afet ile evlenmeye razı olmuştum . Kızı istemeye tek başıma gitmiş kızı almış , birazda sevmiştim üstelik. Bu sıralar Fer. da girmişti hayatıma . Haydaaa onu da sevmeye başlamaz mıyım? Hay senin kalbini sikeyim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.