- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
hatıra Kalsın
HATIRA OLSUN
Sevgili dostum,
Fotoğraf makinası özelliği olan cep telefonları hayatımıza girdiği zamandan bu yana insanlarımızda bir” fotoğraf çektirme” merakı oluştu. Bu, şu an salgın hastalık kadar insanların hayatını olumsuz etkiliyor ama çoğu insan bunun farkına varamıyor.
Fotoğraf çektirmeye daldıkça sanki hayatın gerçeklerini unutuyormuşuz gibi geliyor bana. Fotoğraf çektrirme isteğinde, kabul görme isteği , beğenilme ve özgüvensizlik duygularını görüyorum hissediyorum nerede ise.
Sevgili dostum,
Bazen imza günlerinde yazarlarla resim çekiniliyor. Halbuki esas olan yazarın kitabının okunması ve başkalarına da okutulması esastır. Yazara ancak öyle fayda sağlar. Hatta maddi imkanı olanlar çok sayıda alarak çevresinde kitap okumayı sevnlere hediye eder. Her şeyin şova dönüştüğü çağımızda kitaptan çok yazarı ile fotoğraf çektirme önem kazanıyor nerede ise.
Sevgili dostum,
Özellikle toplu yenen yemeklerde ve toplantılarda bir fotoğraf çektirme faslı oluyor ki, oradan hemen kaçmak geliyor insanın içinden.Çoğu zaman da kaçıyorum. Bugünlerde bunu daha sık yapar ve yakınır oldum. Bana “böyle ortamlarda bulunma sende” demeye başladılar bizi seven dostlarımız. Galiba haklılarda.
“Her şeyin azı kar, ortası karar, çoğu zarar ” anlayışını benimsemiş insan olarak selfie ve hatıra fotoğrafı çektirmenin çoğunun zararlı olduğunu düşünüyorum.
Sevgili dostum,
Biz dünyaya eğlenmeye değil önce öğrenmeye sonra da öğretmeye, bilgi ve devgimiz ile maddi imkanlarımızı olmayanlar ile paylaşmaya geldik diye düşünüyorum. İmkanı bol olan olmayana yardım etsin. Bu sadece maddi olarak değil , bilgi ve sevgi olarak da olsun derim.
Sevgili dostum,
Sivri dilli yani “doğrucu davut” olanları artık toplantılara da davet etmiyorlar. Çünkü herkes hatasını bile doğru olarak alkışlayacak ve kulağa hoş gelecek sözleri söyleyeni istiyorlar. Gelecekte güzel olacak şeyleri hatırlatanları istemiyorlar. Bu yüzden ben seviniyorum. Neden mi?
Sevgili dostum,
İşte o toplantılara davet edilmediğimiz zaman evde bir köşede kitap okumak, çok sevdiğim senin gibi dostlara mektup yazmak ve sohbet eder gibi güzellikleri paylaşmak, “öğrenme ve öğretme” eylemini içerdiğinden insana huzur veriyor. Kimseyi kırmamış ve üzmemiş oluyoruz. Çünkü doğru dahi olsa bazıları alkış içermeyen şeyleri duymak istemiyor. Alkış ise gelip geçici anlık ego tatminine dayanan bir şey. Bize ise faydalı bilgi ve gerçekçi sevgi lazım. Bilmek ve gerçek manada sevmek ancak fayda sağlar sevdiklerimize.
Secgili dostum,
Çok okuyan insan olarak bilinsek de ben çok okuduğumu düşünmüyorum. “Üniversite tamamladım, işim var, geliştim” diye de düşünmüyorum. Ama çoğu genç böyle düşünüyor galiba. Bunu son zamanlarda dile getiren çok gence rastladım. Çünkü daha öğrenecek çok şey var. Ben insan ömrünü son nefesine kadar öğrenilecek okul olarak algılıyorum. “garibin çilesi ölünce biter” misali, “öğrenenin öğrenmesi mezarda biter ama ruhlar aleminde devam eder” diye düşünenlerdenim.
Sevgili dostum,
Öğrenen ve öğreten insan fotoğraf hatıra bırakmaz. Onlar faydalanan ve bunu da her zaman dile getiren insanlar ve okunan okunduça torunlara bırakılan kitaplar bırakarak anılırlar. Fotoğrafara bir kişi bakarsa okunan öğrenilen eserlere binlerce kişi bakar ve öğrenende o eseri ortaya koyanı hayırla anar. Biz bunlardan olmayı seçtik ve gerçek manada da hayatta iken eserleri miras olarak bırakılan insan olmanın hazzını yaşadık. Varsın mevki makam sahipleri ile ünlü kişilerle hatıra fotoğrafımızda olmasın. Bizi anılarımız fotoğraf albümlerinde veya duvarlarda değil kütüphanelerde beyinlerde ve kalplerde olsun. Kalpte olan bir şey daha değerlidir değil mi?
Sevgili dostum,
Hatıra olarak bizlere hediye edilen kitapları da resimlerden daha çok severim. Çünkü kitaplar ilim ve bilgi saçar bizlere. Bilgi ile dolunca özgüvenimiz artar ve insanlar bize faydalı olmazsa da zarar da veremezler ve özgüvenli insanlara. İşte insanların genelde istemediği kendileri özgüvenli olmayınca özgüvenli insanları da çevrelerinde istememeleri. Doğal olan ise “onlar özgüvenli ise bizde dostluğumuzu ilerletelim de bizde özgüvenli olalım “ mantığıdır. Kazan kazan mantığı varken kaybet kaybet tercih ederler insanlar Ama özgüvenli insanlar kaybetmez kaybedilir sadece.
Sevgili dostum,
İnsan ilişkilerinde genelde öğrenmeyi esas alıyorum biliyorsun. Yani insanlarla tanışırsak onlardan ne kadar bilgi olarak faydalanacağız. Bizi maddi ve manevi güçleri oranında anlayacak ve destekleyecekler mi? Güçlerimizi birleştirdiğimiz zaman insanlara özellikle çocuklara ve gençlere bilgi ve sevgilerini artırmaları konusunda faydalı olacak mıyız? Bu duyguları aşılayacak kitaplar armağan edecek miyiz? Bunları düşünerek tanışırım. Bakarım kimse bunlara yanaşmıyor. Bu arkadaşlığı devam ettirmenin anlamı kalmaz bana. Bunu sen de benim kadar iyi biliyorsun aslında.Amaç faydalı olmak. “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” övgüsüne mazhar olmak.İnsanlara faydalı olamıyorsak , umut aşılayamıyorsak ne kadar çok resim çekinirsek çekinelim ne fayda?
Sevgili dostum,
Seninle yan yana resmimiz belki yok ama bizim kalplerimiz her zaman yan yana, iki ayrı bedende tek kalp gibi atmıyor mu? Beyinlerimiz empati için düşünmüyor mu? Yarınlara kalmak için resimler değil eserlerimizin olması gerektiğine candan inanmıyor muyuz? Hayatı öğrenerek el ele kocaman kucaklamıyor muyuz? Bu kocaman kucaklaşmak koskoca büyük resim olmuyor mu? Koskoca asumanı kaplayan büyük resim varken cep telefonları ile çekilen resimlerin ne önemi var? Biz hayata küçük objektiflerden değil koskoca asuman objektifinden bakmıyor muyuz? Bu bize büyük resmi gösteröiyor mu? O zaman fazlasını da düşünmemek lazım değil mi?
Sevgili dostum,
Başkalarına resimler hatıra kalırken bende sana içten bir mektup yazdım. Bu da benden sana hatıra kalsın. Bilmem anlamlı bir hatıra oldu mu ? Okuyan anlasın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.