- 1044 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Rasim Köroğlu / hikayeli hiciv
Rahmetli Rasim Köroğlu’ndan, hikayesi ile kaleme alınmış "Araba" isimli hiciv örneği
Şairin kendi arşivindeki 19.12.2005 tarihli bir dökümandan aktarılmıştır.
_____
Bir cuma günü bahçede babamla oturuyoruz. Sohbet ediyoruz. Bir ara arabasını övmeye başladı. Ama öyle abartılı anlatıyor ki sanırsınız, son model mercedes. Oysa araba, bir arabanın olabileceği kadar taka. Babam tam bir uyanık köylü tipidir. Alış veriş yapacağı zamanlarda kasketi kafasında aşağı yukarı hareketlendirir durur. Yine şapka hareketlenmeye başladı. Sağ eliyle kafasında aşağı yukarı oynatıp duruyor.
Ben, içimden "Bakalım" dedim, "Bu işin sonu nereye varacak?"
Babam arabayı bir müddet daha methettikten sonra bana doğru dönerek:
"Oğlum, bu araba, iyi araba. Ele gitmesin, bunu sen al" dedi.
"Mesele anlaşıldı, bugünkü kurban benim" diye düşündüm.
Elimizdeki altınları, bilezikleri sattık; bankadan para çektik, o takayı aldık.
Almaz olaydık.
___________
Araba
Biz de bir araba almadan önce,
Özenir herkese bakar giderdik.
Kim derdi ki hemen alıverince,
Garip başımızı yakar giderdik.
Çocuklar itirir, hanım çekerdi,
Konu komşu çıkar, seyre bakardı,
Benzini bitince yağı yakardı,
Dumanı havaya diker giderdik.
Arada sırada basarsa marşı,
Sesinden ayağa kalkardı çarşı,
Kurulup içine ellere karşı,
Kasıla kasıla çeker giderdik.
Arıza yapınca verirdik tehir,
Uçmadık ne dere kaldı ne nehir,
Zindana dönerdi koskoca şehir,
Vurunca direği yıkar giderdik.
Yollara düşerdik sabah ezanı,
Pikniğe varırdık yatsı zamanı,
Lastiklerin yoktu dini,imanı,
Günde üç beş kere söker giderdik.
Rampayı inerken benzerdi kuşa,
Dolardık içine eğlene, coşa,
Hanımı çekmezdi vursak yokuşa,
Gahi evli gahi bekar giderdik.
Vurdukça, çarptıkça boyardık onu,
Üzerinde vardı her rengin tonu,
Dönmezdi arada direksiyonu,
Yoldan şarampole çıkar giderdik.
Delik deşik idi altının sacı,
Yerlere değerdi ayağın ucu,
Kaç kere düşmüştü içinden bacı,
Yolcuyu yollara döker giderdik.
Eskiydi koltuğun çulu çaputu,
Rüzgarda uçardı hep ön kaputu,
Sanırsın mübarek müzikli kutu,
Sesinden kulağı tıkar giderdik.
Evden sanayiye zar zor varırdı ,
Nerde usta görse, orda dururdu,
Çırak kızar, kalfa çekiç vururdu,
Sağlam kalan yeri büker giderdik.
Sermayeyi sardık ala kediye,
Almazdı kimseler, etsek hediye,
Rasim der ki nazar değmesin diye,
Her yanına boncuk takar giderdik.
Rasim Köroğlu
________________________
Değerli ozanımız hiciv ustası Rasim Köroğlu’nun en çok sevdiğim şiirlerinden biridir.
Taşlama veya Hiciv olarak adlandırdığımız şiirler, gönül kırmak yerine gönüllere dokunup, yüzümüzde tatlı bir tebessüm bırakıyorsa, amacına ulaşmıştır bence.
Rahmetli ozanımızı yad etmek ve zaten gülmeyi unutmuş yüzlerimize,
anlık da olsa bir gülüş bahşetmek için paylaşmak istedim.
Mekânı cennet olsun, huzur içinde uyusun...
Bizleri tatlı hicivleriyle güldürdüğü gibi, Allah’ım O’nu da güldürsün inşallah.
Ruhu şad olsun.
Anısına saygı ve hürmetle...
Hilmi Yazgı
YORUMLAR
Güzel bir paylaşımdı ellerine sağlık hocam ,Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah,saygılar selamlar
Hilmi YAZGI
Sağ olun var olun.
Teşekkür ederim...
Allah mekanını cennet makamını âli eylesin Hocamızın.
Bu şiiri ve hikayesini bizimle paylaştığınız için de size yürekten teşekkür ediyorum Hocam.
Hilmi YAZGI
Okuyan gözlerinize sağlık.
Mütavazi bir ozanımızdı, taşı kimseye değil hep kendine atardı ve tüm hicivleri; eğitici , öğretici, mübalağa sanatının yerli yerinde kullanıldığı, şimdiki zamanda"yergi" ismi ile de adlandırılan mizahi hiciv tarzının güzel örneklerinden biriydi bu şiiri. Hikayesi ve hiciv diline dökülmesi ile aslında toplumu da içine alan manidar ve ders veren bir şiir...
Ve bugün pazar olduğu için, pazar gülmecesi ile ozanımızı anmış olduk.
Teşekkür ederim.
Selâm ve muhabbetle...