- 364 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Pişmanlık
Pişmanlık,öyle yoğun bir hissediştir ki doğarken doğduğuna pişmandır bazıları,bu yüzden mosmor çıkar o zorlu doğum macerasından,zorla dünya denilen hapishaneye getirilmiş gibidir,sesi yoktur teli olmayan saz gibi çalmaz bir türlü,birileri vurur sallar baş aşağı tutar canlansın kanlansın diye çabalar...
İlk ağlayış gözlerden fışkıran sular şefkatli bir kol süt akıtan çeşme...
Dünya nasıl bir yer bilmiyor,kendisini koruyamıyor,ışıklar çok parlak sesler çok yüksek,ufacık vücut ne kadar yorgun bitkin hep uyumak istiyor...
En fazla niçin pişmanlık duyar insancıklar?Hataları yanlışları günahları yüzünden mi e şıkkı yani hiçbiri.Peki öyleyse bu kadar yüreği köz eden vicdanı kor yapan nedir?..
Evet evet dediğinizi duyar gibiyim,söz mü laf mı,kelime mi,lakırtı mı her ne derseniz aynı şeyi ifade etmiyor mu hepsi de...
İnsan yaratılmışların içinde en şereflisi ya güya,vara yoğa konuşur konuşur ahkam keser fikir beyan eder,iddaa eder,tartışır münazara kazanmaya çalışır,hiç susmaz daima konuşur konuşur konuşur...
hayvanlara bakalım,onlar konuşmuyorlar,bakıyorlar dinliyorlar anlıyorlar hissediyorlar...
Bizler huzursuz mutsuz agresif ve yorgunuz,enerjilerimiz düşük,kalbimiz yaralı,beynimiz bereli,gönlümüz karalı dostlar...gülmüyoruz gülemiyoruz,sahte sırıtışları neşe zannediyoruz...olduğumuz gibi olamıyoruz,bizi görmek istedikleri şekilde davranıyoruz,kendimiz değiliz,çok konuşuyoruz tartışıyoruz fakat hiçbiri yaraya merhem değil,konuştukça öfkemiz artıyor,daha da mutsuz ve ruhumuz aç bilaç kalakalıyoruz...
Pişmanlık en iyi duygu aslında,insanı kendine getiren şuurunu yükselten,aklını başına getiren bir eğitmen...
İyi ki pişmanlık var,ya olmasaydı,her yaptığımızı doğru kabul etseydik öyle inansaydık nasıl geliştirebilirdik ki kendimizi,ağzımızdan çıkanlara dikkat etmezdik,kendi sözlerimizi doğru başkalarını yanlış zannederdik,değişemezdik...
Pişmanlık duymamıza yol açan sözlerimiz dudağmızı yakan alev topudur,yalnız dudağımızı yakmakla kalsa iyi,boğazımızı da kavurur yavaş yavaş kalbe ilerlerse kalp müteessir olup feryat etmeye başlar,kalbin gözyaşları buharlaşıp dimağımıza yerleşir ki o sözleri her hatırlayışımızda ruhumuz ızdırabın en derininde boğulur...
Konuşmak kolay susmak ise zor gelir bazen,aslında bir söze başlarken o sözün sonunun nereye gittiğini gideceğini iç sesimiz söylüyordur da biz duymazdan geliyoruzdur ya da duymak işimize gelmiyordur,çünkü boş sözler söylemek nefsimizin en çok hoşuna giden eylemdir...
Vicdan hatırlatır bize insan olmayı doğru olmayan laflarımıza pişman olmayı,ah dersin ah dilim seni dilim dilim doğrayım,niye ettim ki şimdi ben bu lakırtıyı..ahlar vahlar işe yaramıyor ne yazık ki,olan oldu biten bitti ki çoktan,hadi geri döndür zamanı döndürebilirsen,telafi et zararı ziyanı edebilirsen,heyhat!mümkün müdür düzeltebilmek,söylenmemiş gibi yapmak karşıdaki unutur mu siler mi duyduklarını,bir çapa attın onun hafızasına çoktan,silemezsin çaresi yok çekeceksin cezanı...
Bazı insanlar vardır yıllarca susmuştur,yaşı ilerledikçe artık sabredemez olmuştur,her ağzına geleni söylemeye her aklına düşeni paylaşmaya başlamıştır başkalarıyla,aslında istediği bu değildir kuşkusuz,belki de tek istediği anlaşılmaktır aslında...
Pişmanlık güzel şey,ne mutlu vicdanı körelmemiş olana,ne mutlu kendisiyle hesaplaşabilene,başkalarını bırakıp kendi iç dünyasına yönelerek bundan böyle düşünmeden konuşmayacağım,daha fazla dinleyecek,daha çok susacağım diyebilene...
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Ne mutlu bu kadar güzel düşünüp yapabilen pişman olan güzel yürekli insanlara... Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem güzel ve manidar bir yazı... Saygı ve selamlarımla...