- 276 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Elif'in hikayesi - IV -
Önceki sayıda tanımladığım sözüm ona düğün alayı yola çıkıp köyden uzaklaşırken
gelin Elif yumup yumup içine döktüğü gözyaşlarıyla dönüp dönüp bakmak istiyor
ama damat koluyla kaynana olacak cadı diliyle engel olmalarına dayanamıyor
damat efendinin kolunu itelemekle yetiniyordu . Bir taraftan da hala kurtuluş yolu
arıyordu dalgındı . İşte dilek pınarı semtinden geçiyorlardı. Buralar daha dün kuzu
yaydığı yerlerdi kuşlar gibi özgürdü.Şimdiyse kafese konmuş esir tutsak bir kuştu.
Ama hayır buna boyun eğmemeliydi. Ama nasıl.’ burası dilek pınarı değil miydi’
Kendisine çıkış yolu göstermesi için dilekte bulunuyordu dudakları kıpırdıyordu.
Cadı ’ ne söyleniyorsun hı ’ demesiyle sıkıntıdan içi bulandı.
cadı ’ yoksa aş mı yeriyorsun sen?’ demesin mi camdan kendini atmak istedi.
Komşu köye yaklaşmışlardı. iki üç kişi yol kenarında durmuş bakıyorlardı.
içlerinden birin tanıdı bu palyaçodan önce o talip olmuştu da cadı anası olmaz da olmaz
demiş ayaklarını kesmişti. Belli ki kendisini son kez olsun görmek istemişti.
İçinden dayanılmaz bir acı bir sızıyla ter döktü. Arabaları yavaşlamıştı. camı indirdi
baktı baktı iki gözü iki çeşme olup aktı. Damat ters ters baktı. Anası çıkıştı.
Zaten kulağına bazı dedikodular gelmişti kendi kendine söylenip durdu yol boyu..
Ve kasabaya gelmişlerdi. Daha önce bir kez gelmişti,üç baş dükkanı olan küçük
bir kasabaydı
ve işte arabaları durmuştu. Demek ki gelin olacağı eve gelmişlerdi.
07. 08. 2022
-devam edecek-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.