Mete Han Destanı..!
"Tarih şahittir. Türk Dünyası iki Kahraman gördü. ’ Mete Han- Atatürk’."
MÖ 200’de yaşanan,
Mete Han’ın askeri strateji ve taktik dehasını gösteren,
Kutlu Türk askeri tarihinin epik olayı. devamındaki.
100 senelik süreçte ağır travma sonrası stres bozukluğu yaşayan Çin imparatorluğu vergiye bağlanmış, köpek çekilmiş, psikolojik üstünlük Hunlara geçmiştir.
Tarihte turan taktiğinin kullanıldığı kayıtlara geçmiş ilk hadisedir.
Çin ordusu hunların 8-10 katı iken peki nasıl oldu bu olay?
Mete Han hatırlayacağınız üzere tahta geçtikten önce ordu ve devlet yönetiminde eşi benzeri görülmemiş yenilikler yaptı, bozkıra alışmış düzensiz boyları bir devlet anlayışı altında toparladı, ardından da komşularının biat etmesini sağladı.
ancak sırada bir komşu vardı ki,
Asya’nın en kalabalık topluluğu, köklü geleneği ile yıkılmaz bir devletti. Çin hanedanı.
Bu noktada şu ön bilgiyi vermek gerekli,
Hunlar hiçbir zaman büyük nüfuslara sahip olmadı, devasa orduları ve bunu besleyecek insan gücü yoktu. ülke nüfusu da Çin’deki belki bir küçük eyalet kadardı.
Mete Han buradan hareketle, Çin hanedanına siyasal üstünlük sağlamanın geleneksel askeri yöntemlerle mümkün olmadığının farkındaydı. fethedilerek. Çin yönetilemezdi, askeri üstünlük sağlansa devasa. Çin nüfusu ile asimile olurlardı.
Bu amaçla uzun erimli, fazlardan oluşan mükemmel bir savaş stratejisi hazırladı ve bunu taktiksel anlamda da başarıyla yürüttü:
Hiddetlendirme:
Mete Han, küçük birliklerle. Çin sınır şehirlerini ani baskınlarla yağmalamaya başladı.
Kuzey Çin’deki nüfusu az bölgeleri ele geçirdi. yağma önemliydi, hem orduya ganimet hem de devlete kaynak oluyordu. ama daha da önemlisi,
Koca Çin imparatorluğunu küçük düşürüyordu. zira hunlar, Çin hanedanı gözünde hiçbir şeydi.
Bürokratik aldatma:
Çin imparatoru, bu durum karşısında öncelikle bir elçi heyeti gönderdi.
Amacı barıştan ziyade, hun devletinin durumunu yakından görmekti.
Ama Mete Han ne yaptı dersiniz?
Sarayda altın kaplamalı koltuklarda mı oturttu,
Ejder meyvesi suyu mu verdi?
Hayır. bilakis, ordusunun en zayıf atlarını, en sıska askerlerini,
En harap düşmüş malzemelerini karargahının etrafına konuşlandırdı.
Çin heyetinin.
Ya bu ordu bitik,
Bir gece ansızın 82 Ötüken 83 Ergenekon. diye gaza gelmelerini, aldanmalarını sağladı.
Askeri aldatma:
Artık Çin ordusu harekete geçebilirdi. kayıtlara göre 300.000 civarında olan, devasa bir ama çoğu piyade olan ordusu ile hunlar üzerine yürüyüşe geçti Çin imparatoru.
Mete Han’ın ise bu büyüklükte ordu ile kapışacak bir ordusu yoktu.
En seçme birliklerinden oluşan 10.000 kişilik atlı ekibi. Çin imparatorunun üzerine sürdü.
şimdi işte burada turan taktiği devreye giriyordu.
hunların bu ufak birliği, Çin ordusunun üzerine saldırdı ve düzensiz şekilde kaçıyor izlenimi verdi.
Çin imparatoru nasıl keyfe geldi, nasıl kahkahalar atıyor görmeliydiniz. duble pilav yedi o gün keyiften.
artık Çin imparatoru emindi, kolaylıkla patates edecekti,
Yıpratma:
Çin ordusu daha da kuzeye, hunları kovalamaya devam etti. ancak kuzeye ilerledikçe hava şartları ağırlaşıyor,
Alışık olmayan Çin ordusu adeta Rusya’ya yürüyen Napolyon’un ordusu gibi yıpranıyordu.
İlerleyiş süresince de pusularla Çin ordusu daha da yıpratılıyordu.
Çinli okçuların soğuktan parmaklarının koptuğu anlatılır.
ancak imparator hırsla yürüyüşe sabırsızlıkla devam etti.
yavaşlayan piyadeleri geride bırakarak, daha küçük ancak hızlı bir birlikle hunları takip etmenin ve son darbeyi vurmanın daha akıllıca olacağını düşündü. oysaki ömrünün hatasını yapıyordu.
Artık Çin ordu parçalanmıştı. hunlar,
Baideng yaylası civarında konaklayan, hırslı imparatoru bir baskınla kuşattı.
Mete Han, Çinlileri tam istediği yere, kuşatabileceği noktaya çekmişti. kuşatma başladı. dört taraftan başlatılan kuşatmada,
Çin ordusunun makus sonu belliydi. hava soğuk, yemek yok, moraller bitik, pirinç çuvalları boşalmış.
Mete Han’ın bir çavuş oku ile Çinliler yok edilebilirdi.
Ancak Mete Han, Çin imparatorunu ve ordusunu yok etmedi. peki neden?
Mete Han, yedinci günün sonunda,
Artık psikolojik olarak bitmiş, her an ölüm korkusuyla yaşayan.
Çin imparatoru ve ordusunun kaçmasını sağlayacak şekilde kuşatmayı açtı.
Adeta kendi eliyle imparatorun kaçmasına izin verdi.
Burada cevap yine Mete Han’ın stratejik devlet yönetiminde gizliydi.
Çin, devasa nüfusu ile fethedilmesi ve zapt edilmesi zor bir ülkeydi.
Mete Han, psikolojik olarak yıprattığı, manen yıktığı imparatoru kendisi ile anlaşmaya zorlamıştı.
Artık Çin’i içeriden yönetebilecek, psikolojik olarak üstünlüğü kaybetmiş bir imparator ile ilişki kuracaktı.
Hayatı boyunca bir daha Hunlara saldırmaya yeltenemeyecek bir korkak.
Yeni, tanımadığı, hırslı, kindar bir imparatordansa,
Yendiği ve rencide ettiği bir imparator çok daha tercih edilebilirdi.! alıntı)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.