Fi Aydınlığı
Kırklı, ellili yıllar yoksulluğun kol gezdiği yıllardı. Elbet zenginler de vardı, ama bu günlerin zenginleri gibi değillerdi tabi. Orta hallice olanların Atadan kalma malları, mülklerden hasat gelirleri, etiyle sütüyle geçimliklerini sağladıkları büyükbaş, küçükbaş ve bolca kümes hayvanları vardı. Başka da düzenli gelirleri yoktu. Sosyal güvence, emeklilik nedir bilmezlerdi. Fukaradan hallice iki katlı cumbalı taş konaklarda otururlardı. Bu günlerin orta halli olanlarına göre çok daha hallicelerdi. Zenginler, konaklarının selamlığında duvar konsolü üzerine iliştirilmiş ahşap radyolarından ajans dinleyen, köstekli saat kullanan, pompalı gaz ocağında pişmiş yemeklerini yiyen, hışırtılı yanan löküz lambası ışıltısında minderlerinde keyifle aydınlananlardı. Zengindiler ama Orta hallilerden, fukaralardan ayrıcalıklarının hepsi hepsi buydu. Konakta oturan bu zenginlerin isimlerinin sonuna bey eklenidi. Orta halli ve fukaraların gıyabında konuşuluyorsa, önce sülale lakabı o sülaleden kimin oğlu olduğuyla anılırlardı.. Zengin beylerle yüz yüze geldiklerinde, zengin beyler bu sınıfta olanlara simlerinin sonuna efendi ekleyerek istişare ederlerdi. Halı kaplı sedirde minderlerin de oturan, löküz lambası aydınlığında misafir gelenlere zenginliğe has nurlandığını sandırıp, hurma ikramında bulunanlardı. Orta halli ve fukara sınıfında olanlar, yer minderinde oturan, yer yatağında yatan, tandır da pişen yemeği yiyen, tezek közlü mangal da ısınan, petrol lambası loş ışığında ŞİNANAY mutluluğu yaşayan şükürdarlardı. O günleri yaşamış savaşı, yokluğu, fukaralığı yenme mücadelesin de bulunmuş kırklı ellili yılların as oyuncuları ve figüranlarıydı bunlar. Milenyum çağında hiç hatırlanıp onore edilmediler, edilmeliydiler. Her on yılda bir değişen, modern moda çağının çarkında enflasyon canavarıyla boğuşan, boğazlarından artırdıklarıyla gelecek kuşakları düşünemeyen, bu günlerin orta sınıf fukaralarına göre çok çok müreffehdiler. O günler çok gerilerde kaldı. O günlerin fedakar fukara kuşakları kırmızı kadife üzerine ilişik ipek kağıda yazılmış imzalı devlet brovesiyle onore edilmeliydiler. Edilmeselerde hatırlanmalıydılar, ne yazık ki hatırlanmadılar. Zaten otuzlular çoktan göçtüler, kırklıların sayısı azaldı, ellililer ise göç hazırlığındalar. Atmış doğumluların henüz zamanla sorunları yok. Onlarında Kırmızı kadife üzerine iliştirilmiş manevi ödülleri belli !
Nesli tükenmek üzere olan misafir yaşlı nesillerin hayat hikayemiz dedikleri siyah beyaz geçmişleri, renkli tv.de olmasa da, o zamanların yorumcu spikeri rahmet mekan Orhan Boranın radyo da sunduğu arkası yarın sikeci gibi renklendirilerek radyo da sunulması, finalin de bu dünyadan göçmüş olanlara "Yaşam Mücadele Ödülü"nün temsili olarak yakınlarına verilmesini düşünenler olacaktır elbet. mcicek091220
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.