- 251 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
EDEBİYAT
E-D-E-B-İ-Y-A-T...
Ne kadar geniş bir kelime değil mi ?
İçersinde şiir var, hikaye var, roman var, daha neler neler var.
Kelimeyi bölseniz harflere hecelere hayret edersiniz.
Mesela ilk iki harf olan ’ED’eski dilde bayramdır, barıştır.
Bir harf daha eklersek ’EDE’ olur ki o da kardeştir, kardeşliktir.
Varın ekleyin gayrı harfleri, baştan sona, sondan başa.
EDE’ ye sonraki harfi ekleyin bakalım o zaman, ’EDEB’ olur, edeb nedir, anlatmaya edebim yetmez, hayâ ederim.
Haydi durmayın ekleyin harfleri, isterseniz bölün kelimeyi ikiye. Edeb’ten sonra, Biyat çıkar karşınıza, yaratıcıya olan kulluğu hatırlatır mesela, inancı tefekkürü.
Tersten okunduğu zaman da aynı şeyler geçerlidir,
İlk iki harfte ’TA’ çıkar karşınıza, uzaklık anlatır, mesafe belirler. Durmanız gereken çizgiyi çizer.
İlk kelimede ise ’TAY’ çıkar karşınıza, denk demektir, yada kısrak yavrusu, hangi anlamda kullanırsanız kullanın, size kalmış.
Tersten iki kelime ise Tayib dir, bilirsiniz ki tayib geçim demektir aş’tır ekmektir.
Hatta karıştır kelimeyi ’ibadet’ çıkar karşına, hangi din, hangi dil diye sormaz.
Kelimenin zenginliğini görüyor musunuz?
Saymaya kalksak belki de bunlar gibi onlarca örnek verebiliriz. Tüm örnekler de mütevazılığı alçakgönüllülüğü işaret eder bize.
Bu yüzdendir ki, yazar ve şairler EDEBİYAT a uygun davranmalı, kırmamalı dökmemeliler.
Naçizane bir çok yerde karşıma çıktı da ondan yazıyorum bunları.
"Ben ondan iyi yazıyorum"
"Benim hikayem daha iyi"
"Benim şiirim "
"Benim yazım"
"Ben"
"Ben"
"Ben"
Be hey mübarek, sen önce edebiyat sözcüğüne bak, ne istiyor senden, ne istiyor bizden. önce ’biz’ de, Sonra ben dersin.
Haksız mıyım ?
Arif Sami İğde.