- 258 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ve uyku ölümün kardeşiydi
Ve uyku ölümün kardeşiydi
“O, gündüzü kendini sürekli kovalayan gece ile örter.”
Gece günü mü örter. Gün mü geceyi aydınlatır. Bunun sırrı bir türlü anlaşılamıyor. Ama gün geceyle başlar. ‘’Gece gelir günü örter ‘’Günü kovalayan daima arkada olduğu için gece gündüzü kovalıyor. Yakalıyor ve üzerini koyu bir örtü ile örtüyor. Gündüzün önüne geçemiyor.
Gece gündüzü örter, ayıbı, kusuru günahı değil ki. İnsan bilmediği için gecemi öndedir gündüz mü öndedir dolayısıyla kendini kandırır. Alem kararınca, gözler kapanınca görünmez bilinmez sanıyor. Bunların hepsi koskoca birer yalan. Kim demiş gece örtünce kaybolur, gözler kapanınca görülmez. Bunların hepsi bir kusur ve aldatmaca. Karanlık gecede kara karıncayı gören var ve bir bilen var. İnsanın nefsi hem gece olmuş hem göz için örtü olmuş. Görünmez hissi veriyor. Geceyi günaha örtü sanıyor.
Gerçi şu bir hakikat gece bir nimet, gece bir yudum huzur, gece mis kokulu güzel bir libas, örtünmeyi bilene. Başına büyük örtü alıp melekleri bile meraklandıran zikir ile huzur yine gecede olur. Allah her ne yaratmışsa güzel ve bir düzen üzere yaratmıştır. İsterse geceyi gündüzün üstüne bürüyüp örter. Gündüzü de gecenin üstüne geçirip sarar. Her şeyi kendi kanunlarına tabi tutmuştur.
Yolun yolcusu zatı muhterem gecenin gündüzü örtmesini düşünüp öylece libaslarıyla örtünmüşlerdi. Günaha değil sevaba, şerre değil hayra örtünmüşlerdi. Bedenlerini doğu batı cihetinde uzatmışlar karanlığa gömülmeye çalışmışlardı. Ama bir türlü uyuma ve bu aleme kapanıp uyuyamamışlardı. Tahayyül güçleriyle yıldızların sevdiğinden ayrı kalan ve özlem çeken hissi haliyle ışıklarını azaltarak kayboluşunu görüyorlardı. Türlü düşüncelerle boğuşuyorlar ve bir türlü gecenin gündüzü örttüğü gibi göz kapakları görmelerini örtemiyor ve kapalı olmasına rağmen geride bıraktıklarını temaşasını tahayyül ediyorlardı. Hiç olmadık yerde hiç olmadık şeyler düşünüyor ve sayı sayarak uyumaya çalışıyorlardı. Her insan istese de istemese de kendini uyumaya çalışırken mutlaka hesaba çeker. Artısı eksisi ile döner durur.
Bulundukları yerde neden bulunduklarını bilmiyor ve bu düşünce onu merak zindanına salıyordu. Yolcu benim yol da benim diye geçiriyordu içinden. Uyur uyanık haldeyken bir davet alır. Davete icabet gerekir diyerek mırıldanır. Mırıldanıyordu da duyan var mıydı, yoksa mırıldanmada bir yokluk muydu? İyice kendimi kaybediyorum diye düşündü. Uyumuş muydu yoksa uyanık mıydı bunu bile kestiremiyordu. Düşündü bulamadı, akıl yordu anlamadı, Davet edildikse bir hikmeti vardır dedi.
Bütün düşündüklerini uykuya yatırmış onlarla meşguldü. Birisini uyutsa diğeri uyanır olmuştu. Gece bazılarını örtüyor, bazılarına da kendini açıyor. Açacakları anlatacakları fışıldayacakları vardı. Birilerinin kulaklarına belki de nasiplenecekler vardı ve nasibini kendirliyle ve günahıyla terk edenler reddedenler vardı. Kimse bilmezdi ki kapanan gözlerin bir başka aleme açılacağını. Nihayet bu açılan başka alem nasıl bir alemdi.
kendini yokladı uyuyor muyum uyanık mıyım? Elini gözünü yokladı kendini çekiştirdi vardı ve kendisiydi bu alem miydi, dediği başka alem miydi bilmiyordu. Hangi alemde olduğunu. Bir gazel yaprağı gibi titreyip duruyordu. Düşünüyordu bu hal başka bir hal bir türlü anlam veremiyordu. Sanki uykusunda rüya görmüyor rüyasında uyuyor gibiydi.
Ay yok olmuş yıldızlar silinmiş gece göğü de kara bir örtü ile kapatmıştı. Bu karanlık içinde yalnızdı. Ama öyle hissediyordu ki hem de yalnız değildi. İşte konuşabiliyordu. Belki konuşursa birileri duyar ona uyanık olduğunu ya da rüyada olduğunu söylerdi. Bağırmayı denedi olmadı, normal konuşmayı denedi yine olmadı. Kendi mi yürüyor yoksa yer mi ona geliyordu. Bir türlü çözemiyordu. İÇİNE KORKU DÜŞTÜ. Kaçmak istedi, ama ayakları yürümüyordu. YÜRÜYEMEDİĞİNİ ANLAYINCA korkudan titredi ve öylece kala kaldı. Karanlığın ortasında ne yürümeye ne konuşmaya ne görmeye gücü yetmezken, kulağına bir nefes değdi. Yürümeyi bilmiyor musun? diyordu. Ardından gelen bilinmez kişinin sesiydi. tamda bu sırada gökten bir nur yağdı. Bakacak göremiyor, kaçacak yürüyemiyor. Bir ses daha işitti uyan dedi. Yanı başında birinin yattığını gördü .Yüzünü çevirip baktı bu kendisiydi. Kendini yokladı vardı eee bu kimdi ona dokundu yine kendine değdi.
KORKUDA BEDENİ BUZ TUTTU, GÖZLERİNE KAN İNDİ kendisiydi bu yatan. Korkudan dizlerinin bağı çözüldü. iliklerine kadar titredi yine baktı yatan kendisi ve uyan artık diyordu. Yatanın kendisi olduğunu ama neden sustuğunu bir türlü anlamıyordu. Korkudan öleceğini sanıyor sürekli besmele çekiyordu. Zorda olsa açmaya çalıştığı gözleri birden açıldı. Aklı yerine geldi. Ayakları iyiydi. Derin bir oh çekti. ÖYLE BİR OH ÇEKTİ Kİ AĞAÇ YAPRAKLARI SALLANDI ÖLMÜŞTÜ VE ÖTE Kİ ALEME GÖÇ ETMİŞTİ uykusunda ölüme gitmiş ve sayılı nefesi tamda durduğu yerde bitmişti. VE UYKU ÖLÜMÜN KARDEŞİYDİ.
___VE UYKU ÖLÜMÜN KARDEŞİYDİ___AR__
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.