- 331 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kalabalıklar
KALABALIKLAR
Canım dostum sevgili Kardeşim,
“Zaman kaybolmaz” kitabında İlber Ortaylı, kalabalıkları sevmediğini ve kalabalıkların camide güzel olduğunu söylüyor. Aynen katılıyorum.
Sevgili dostum,
Düğün , cenaze gibi törenlerde kalabalıklar arasında bulunmayı pek sevmem. Orada tanıdıklar hep telaş içindedirler ve tanımadıklarımızla da kimse tanıştırmayı akıl etmez. Belki bizi önemsemezler de orada bulunanlara takdim etmek akıllarına gelmez. Ama zengin ya da siyasi etiketimiz olsa o zaman saygı gösterirler.
Sevgili dostum,
Çoğunu tanımadığım insanlardan oluşan düğün kalabalıklarına geçen hafta tam 4 kere girmek zorunda kaldı ve hepsinden de sıkılarak erken ayrılmak zorunda kaldım. Genelde tanımadığım çoğunluklardan oluşan kalabalıklarda bence eli kalem tutan çok okuyan ve yazan insanlarda saygı görmeli ve özellikle gençlere ve çocuklara takdim edilmeli.
Sevgili dostum,
“oku” emrinin ilk emir olduğu toplumlarda, bu emri anlayan ve anlatan insanlara toplum saygı göstermeli ki rol modeli arayan çocuklar ve gençler de anne ve babalarının ve akrabalarının saygı gösterdiği anlattığı, takdim ettiği farkındalıkla çevresine anlattığı insanları fark ederek onlarla tanışarak, merak ettiklerini sorarak en çok da anne ve babaları gibi gerçek manada severek onlardan faydalansınlar.
Sevgili dostum,
Bunu ben söylerken çok insanın “amma da kendini önemsiyor, övünmeyi seviyor “diye düşündüğünü ve söylendiğini hissediyorum. Onların bakış açısından bakınca onlar haklı ama buradan bakınca da durum farklı görünüyor. Çocuklarımızın gerçek manada okuyan, anlayan ve uygulana insanlar olmasını istiyorsak çevremizde böyle insanlara saygı göstermemiz gereken insanları sevmemiz de gerekmiyor ama çocuklarımızın geleceği açısından saygı şart.
Sevgili dostum,
Okumayı yazmayı seven insanları seven çocuklarımız onları sevdiğini söylediği zaman şakadan da olsa onları yalanlayan mahcup eden sözlerden özellikle kaçınmalıyız. Biz okumayı ve okuyanı sevmiyorsak okumayı ve yazmayı seveni böyle olumsuz şaka ve söylemlerle engellemeye de hakkımız yok. Hele de onları sevdiğini söyleyen çocukları şakadan yalanlamaya mahcup etmeye kalkmak çocuklara kötülük yapmaktır. Bunu sadece ben değil çocuk psikiyatristi uzmanlarda söylüyor. Okumayı yazmayı seven evinde kitaplık olan akraba ve komşuları çocuklarımızla ziyaret edeceğiz ki onlarda evde kitaplık kurmanın ve kitap bulundurmanın önemini daha küçük yaşlardan görerek bizzat yaşayarak öğrensinler.
Sevgili dostum, Güzel Kardeşim,
Gözlemliyorum. Bazen insanlar sudan sebepler ile akrabalarına kızarak tavır takınıyorlar ve akrabalarının evine ziyareti kesiyorlar. Olan çocuklara oluyor. Kitaplık olan evleri ziyaretten alıkonulan çocuklarda kitaplardan ve o aile fertlerinden soğuyorlar. Çocuklar böyle evlere ziyarete gitmek istediklerinde de olumsuz tavırlar takınan ebeveynler, çok zaman çocuklarına ne kadar olumsuz imaj verdiklerini fark edemiyorlar. Farkında olmak bilgelik isteyen bir şey çünkü. O farkındalığa erişmek de her kişinin işi olmasa gerekir. Ama biz farkındalık oluşması için yazalım, anlatalım. Belki bir gün anlayan olur. Özgelişim önemli. İnsan özgelişim içinde olmanın önemini ne kadar erken anlarsa o kadar faydalı olur çünkü.
Sevgili dostum,
Çok insanın bildiğinin aksine çocuklar büyüklerden daha bilinçli. Kötülük bilmeyen insanlarda da bilinç düzeyi yüksek olarak gözlemliyorum. Çocukların bilinç seviyesinin yüksek olmasının sebebi kötülük bilmeyen ve hayata karşı sorumluluk içermeyen konumları. Bu da onların mesela içlerinde sosyallik varsa akraba ve komşularında sosyal olanları sevmeler, kitap okumayı severse kitap okumayı sevenleri çocukların da sevmeleri. Çocukluğumu hatırlayınca ben bunu görüyorum. Bizi gerçek manada seven okuyup meslek sahibi olmamızı isteyen aile fertlerini daha çok sevmiş ve onların haklı azarlama terslemelerine ilk başta tepki göstersek de sonradan bunu anlayarak sevgimizin artmış olmasının farkına vardığımda gençleri daha iyi anladım.
Sevgili dostum güzel Kardeşim,
Kalabalıklardan açtık bak konuyu nereye getirdik. Çocuklarımızın olduğu ortamlarda okumayı yazmayı seven insanlara saygının yanında orada bulunan ve okuma yazmayı seven insanı tanımayanlara tanıtacağız ki belki farkındalık oluşacak. Bazen en güzel dostluklar cenaze ve düğünlerde tanışmak ile olmuyor mu? Çoğu zaman gençler düğünlerde uzaktan gördükleri beğendikleri insanlarla tanışarak sohbet ederek evlenmiyorlar mı?
Sevgili dostum,
Haberlerde okuyoruz. Bazen anne ve babalar çocuklarının “iyi öğretmen” olduğuna inandıkları insanların öğrencisi veya okulun öğrencisi olmaları için saatlerce kuyruklara girerek veya servet olacak paralar harcayarak o öğretmenin öğrencisi olmasına yarışmıyorlar mı? Bunu yapan anne ve babaların çoğu nedense ailelerinde okumayı yazmayı çok seven insanları kabullenememek mi kıskanmak duyguları ağır bastığından mı* Bilinçsizlikten mi ? anne ve babadan öyle gördüklerinden mi? nedir bilmem ama uzak kalıyorlar da, bakkal kasap manav gibi yiyecek satanlara aşırış saygı ve sevgi göstererek çocuklarına zengin olduğu için mi yoksa kendilerine yakın hissettikleri için mi davranışları ile örnek gösteriyorlar. Sanırım bunu anlamama, üzerine düşünme çabamız ömür boyunca devam edecek. Acaba çevremizin tutumunu ilerde anlayacak mıyız? Ne dersin? Sen anlayabiliyor musun? Anlasan bugüne kadar bana anlatır ve bu soruları kendime sormamı sonlandırırdın. Demek ki sen de anlamadın henüz
Sevgili dostum,
İşin şakası bir yana insanın başkalarını anlama çabası bir ömür sürecek. Çok zaman kendimizi anlamadığımız durumda tabii ki çevremizi de anlamakta zorlanacağız. Kalabalıklar içinde çok okuyan ve düşünen insan olarak sen de bende yalnız kalacağız. Düğünlerde herkes dedikodu ederken sohbet adı altında biz sıkılacağız işte.
Sevgili dostum,
Har olumsuzluk anlamasını bilene olumlu düşünme ve öğrenme fırsatı verir. Biz buna tecrübe diyoruz. Ama sadece yaşayarak tecrübe edinilmez. Tecrübeden ders almak ve hatada ısrar etmemek şartı ile öğrenme olur. Yoksa insana 100 yıl yaşasa da, okuyanı, öğreneni sevmiyorsa ve torunlarını okutmamak ile övünüyorsa acaba bu tecrübe midir?
Sevgili dostum,
Kalabalıklar içinde yalnız kalma pahasına da olsa da doğru bildiklerimizi anlatmaya, mecbur kalmadıkça kalabalıklar içine girmemeye ve boş konuşan alaycı insanlardan uzak kalmaya gayret edelim ki sterse girmeden morali yüksek insan olarak öğrenmemiz verimli olsun. Bizler öğrenmeye devam ederek öğrenmek isteyene de öğretelim. Elbet “oku” merini veren anlar bizi.
Mektubumu gene sevgi ile sonlandırmak zorunda olduğumu belirterek, yeni şeyleri sana yazarak öğretirken ben de yeni şeyler öğrenen insan olarak mutluluğumu belirtiyorum.
Ben yazmaya sen okumaya okutmaya devam ettikçe bizi gören çocuklar anlayacak mutlaka.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.