- 320 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
ACILARIM ZONKLUYOR (BOŞ MANGAL-CARTLAK KEBABI)
ACILARIM ZONKLUYOR
(BOŞ MANGAL-CARTLAK KEBABI)
Övünmek, öne çıkan bir niteliği dolayısıyla kendini üstün, yücelmiş sayarak bundan abartılı bir biçimde söz etmek demektir.
Kimi insanlar, eşinin,kardeşinin, oğlu yada kızının mesleği ile övünür. Kimi kaşının gözünün güzelliği ile övünür. Kimi de mal varlığı ile övünür.
Övünmek, emek verip alın teri döktüysen, uğrunda bir çok fedakarlıklara katlandıysan hakkındır. Ancak bunu başkalarını aşağılayıp, kendini sürekli Kaf Dağında görmek için yapıyorsan, işte sen o zaman narsitssin! Eğer bir insan, kendini narsistlik derecesinde beğeniyor , kendisinden başka kimseyi de beğenmeyip, insanlara karşı kibirli oluyor ve insanları küçük görme gibi belirtiler gösteriyorsa, kesinlikle ondan ve o ortamdan uzaklaşmak gerekir. Çünkü narsistlik bir kişilik bozukluğu ve psikolojik bir rahatsızlıktır ve sizi bir ömür boyu köleleştirmek için uğraşır.
Lütfen yazdıklarımı övünmek olarak algılamayın! Benim yüreğim tüm canlılara sevgi ve saygı dolu. Bana eziyet edip hakkımı çalan, gasp eden ,hayat yolumda önüme bir çok engel çıkaran insanlara bile dilim lâl,boynum bükük kalmıştır. "Vardır bunda bir hâyır .Allah’ım sen her şeyin en iyisini bilirsin’’ deyip sabrederek çok bekledim. Yaradılanı hoş gördüm Yaradandan ötürü. Sessiz sessiz çok ağladım ama asla isyan etmedim. Ömür sürecimde o kadar farklı kişilikte insanlarla karşılaştım ki bana benzeyen insanları gördükçe mutluluktan ağladım bu kez! Gönlü engin,paylaşımcı, canlı cansız tüm varlıklara sevgi ve saygı duyan tüm insanları tek tek gözlemleyip ruhuma sardım.
Onların varlığını hissettikçe ruhum kabardı ve gözlerimden mutluluk yaşları olarak akıp gönül havuzumda biriktiler. İyi ki varsınız güzel canlar! Yaradanım sizlerin neslini sonsuza dek korusun!
Bugün sizlere her zaman bahsettiğim bir konu olan hayat mücadelemin ayrıntılarında gizli kalmış,arada bir başlarını çıkarıp bana gülümseyen bir çift kuzuyu ve Kurban Bayramından bir kesiti anlatacağım.
Babamı, 40 yaşına adım attığı günlerde kaybetmiştik. Ardı sıra büyük bir yokluk içine düşmüştük. Ancak, annem gibi güçlü bir kadının sayesinde büyük küçük hepimiz olağanüstü bir çalışma ile hayata tutunmayı başarmıştık. O yoksul günlerimiz bir kaç yıl sürmüştü. Ben 16 yaşını yeni tamamlamıştım. Bir taraftan halamın köyünde ücretli kurs öğretmenliği yapıyor, diğer taraftan haftasonları bile annemlerle bağ, bahçe, çiftlik işlerine koşturuyordum. Annem arttırdığı para ile bir çift kuzu almıştı Kurban Bayramında keseriz diye. Ancak benim üniversite okuma hevesim ve Şükran Eyikoçak öğretmenimin anneme yaptığı telkinler, sayesinde o kuzular benim için satılarak yoluma kurban edilmiş ve üniversite yolcusu olmamı sağlamıştı.
Abim hariç digerleri hep benden küçüktü. Annem "kurban kesemeyeceğiz bu bayram, dilenmez dilenci gibi olduk.Eyvah!" Diye üzülüyordu. Ben kendi kendime suçlanıyordum. Biliyorum benim yüzümden kardeşlerim bu bayram et yiyemiyeceklerdi. İçin için ağlıyordum ama okumam gerekiyordu. Başarmalıydım bunu. Kendim için anam ve kardeşlerim için başarmalıydım.
Benim mahzunluğumu görünce annem" tevekkeltû alâllah. Kara gün kararıp kalmaz ya! Aydınlığa çıkarık inşallah!" dedi.
Bayram sabahı herkes evinin havuşunda kurbanlıklarını kesmiş, mangallarda ateş yakmış ve pişmiş et kokuları evimize kadar gelmeye başlamıştı. Küçük bacım " kebap istorum! " diye ağlamaya başlayınca annemin de benim de gözlerimize hükmümüz geçmedi. Amcamlar ve dayımlar bizi öyle bırakmazlardı. "Getirirler birezden âmmingil kızzım!"Dese de annem, çocuk o kokuları duydukça yerinde duramıyordu. Boş mangalı çekip getiriyor "pişir hadi!"diyordu. Çaresizliğin ne olduğunu annemin o gözyaşlarında öğrenmiştim. Biraz sonra komşu bir tabakta pişmiş et getirdi. Hemen bacıma verdik yemesi için. Bir tabak eti daha ağzında tamamlanmamış dişleri ile çiğnemeden yutuşu görülmeye değerdi. Amcamlar ve dayımlar kestikleri kurbanın kimisi ciğerini,kimisi kellesini göndermişti. Anneminde benim de o kadar gücümüze gidiyordu ki bu durum. "Dilenmez dilenci gibi olduk" lafı yüreğimde bir yara olup derinleşiyordu.
Annem sessizce kalkıp mangala kömür koydu. Biliyordum için için ağlıyordu kaderine. "Ödeyeceğim annem bunları misliyle sana ödeyeceğim "diye içimden anneme söz veriyordum.
Derken bir iki yerden daha akciğer geldi.Akciger ve karaciğeri doğrayıp baharatladık. Cartlak kebabı yapacaktık. Annem mangala kömür koydu. Kömürler kayılınca(köz olunca)bize cartlak kebabı yaptı.
Dürüm yapıp yiyorduk ama, gözyaşlarımız içimize akarak dürümlerimize katık oluyordu
Birkaç yıl kurbansız kaldık. Ben üniversiteyi bitirinceye dek, evin zad zahiresi ve kışlık yakacak için çalıştık. Yol parası dışında anamdan hiç para istemezdim. Devletin verdiği kredi ve benim evden götürdüğüm reçel ve salça kavanozlarını,kaçak olarak yurda sokar ekmeğime katık eder günlerimi geçirirdim.
Sonra ne mi oldu ? Lütfen bırakın övüneyim!
Öğretmen oldum. Mesleğimi en iyi şekilde icra etmek için elimden geleni yaptım. Zor zelamet anacığımı maaşa bağlattım. Epey zorlandım ama başardım. Onu maaşa bağlatıncaya kadar boğazımda yumru olur kalırdı lokmalarım!Yutkunamazdım. Kimseye bir şey diyemezdim. Büyük mücadeleler sonucu annemi maaşa bağlattım hem de iki ayrı yerden. O iki kuzu anneme iki maaş olarak dönmüştü. Kuzular artık bana mutlulukla gülümsüyorlardı annemle birlikte!
Şimdi ne zaman Kurban Bayramı gelse, benim eski acılarım biraz tatlı, biraz acı zonkluyor! Geçmişimi unutmamak adına,o günleri anımsamak adına,yükseklere uçmamak adına her Kurban Bayramı kesilen kuzunun ,mutlaka akciğerinden bir parça yerim!
Allah kestirdiğiniz kurbanları kabul makbul eylesin!
Herkese şimdiden hayırlı huzurlu ve mutlu Bayramlar diliyorum. Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın!
KARDELEN(Ayrıkotu)
O7.07.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Şimdi aslında ne güzel bir zaman...
Tam anımı yazacaktım ki herif çok güzel bir o kadarda anlamlı bir yorum yazmış.
Siz şimdiye ne yazacaktınız derseniz.
Az önce açık alan kurbanlık pazarındaydım. Biraz sağa sola kulak misafiri oldum hele hele bir pazarlık vardı oğlum Rıza Terk et burayı dedirtti Hafızamdan geçenleri sıraladım bir bir bize ne öğretmişlerdi alınan eşya veya her neyse bedeli alan onu asla kötüleme karşımızdaki bir canlı masum masum bakışları vardı zaten içim parçalandı neyse ömrümün büyük bir kısmı yaşandı bitti hiç bir zaman övünenleri sevmedim sevemedim neden mi övünmemiz gerekenlerle övünmedik övünmemiz gerekmeyenleri başımıza taç ettik.
Bu gün güzel bir gün konuyu uzatmayalım
Mutlu bayramlar
Saygı ve selam ile.
Amcamlar ve dayımlar kestikleri kurbanın kimisi ciğerini,kimisi kellesini göndermişti. Anneminde benim de o kadar gücümüze gidiyordu ki bu durum. "Dilenmez dilenci gibi olduk" lafı yüreğimde bir yara olup derinleşiyordu.
Kurban kesilince en iyi yerlerinden ayrılmalı aslında dağıtmak için, asıl anlamını o zaman kazanır..Maalesef ki yıllardır tanık olduğum olay "en yenmeyecek kısımlar"ın dağıtılması veya hiç dağıtılmayıp derin dondurucuya atılması...
Kurban ibadetini gereği gibi yerine getirmiyorsak o kurban olmaz ki!
Hayatınız zorluk ve mücadele ile geçmiş, direnmişsiniz...İlgiyle okuyorum öğretmenim.
AYRIKOTU
Selâmlar iyi Bayramlar diliyorum