- 230 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
3 Hikaye mi? Yoksa masal mı?
Bizim bakımsızın adı olmuş son beşik, ailesinin yanına pek uğramadığından. Bazı akrabaları onu görünce bu uşak kimin? Her keslerde çocuk çok, biz 9 kardeş, en az çocuğu alan 5-6 bir araya geldiler mi, kim kimin çocuğu karışıyor haliyle. Adını söylemek akla gelmiyor. Bizim son beşik pek ortalarda gözükmez genelde (C…..) amcasının yanında. Torunları yerine bizim son beşiği seviyorlar, oyalanıyorlar. Hem sevaptır. Hem de bizimde işimize geliyor. Çok yaramaz, kafamızı dinliyor, işlerimizi rahat yapıyoruz. Bir de onunla uğraşmıyoruz.
Herkes halinden memnun ama yine de tedbirli olmak lazım. Eş dost danışın diye. Ne olur ne olmaz bu gün yarın büyür kimse tanımaz. İnsanın başına ne gelir belli olmaz. Tanıştırmada fayda var. Ana biraz işi biliyormuş. Bundan sonra akraba ziyaretine giderken bizim son beşiği de götürür. Bizim ki mızmızlanır. Hiç sevmezmiş kalabalığı, önceden tanımadığı kişilerin evine gitmeyi. Bir gün hasta dedesini ziyarete gitmişler. Dedenin elini öp oğlum, nenenin elini öp oğlum, sonra otur sesiz sakin. Biraz sonra sıkılır dışarı çıkmak ister. Ana yok dese de üvey nene olur olur. Gezsin çocuk bahçede. Diğer torunun üç tekerli bisikleti var. Biraz oynar gelir. Bizim son beşik tam bisiklete alışmış, sürüyor dede görüyor. Getir o bisikleti kırarsın, yeni almışlar toruna, o torun erkek çocuk tarafından torun olunca daha kıymetli oluyor her halde. O esnada üvey nine geliyor, dedeye kızıyor çocuktur bir şey olmaz. Böyle şeyler basit olaylar gibi gözükür ama çocuklar unutmazlar böyle şeyleri. Bizim son beşik biraz değil bayağı alınır. Dede beyaz sakallı, hacı bile olsa onun değeri bir cümle ile yerle bir. O olaydan sonra bir daha dedesinin evine gitmek istemez. Aradan bir zaman geçer bizim son beşiğin göğsüne demirel diye bir yara çıkmıştır, dede hacı okutmaya gidilecek mecburen. Yoksa bizimki çok zor gider. Camış sütü içince camış gibi inatçı oldun dermiş anası. Camışlar uysal hayvanlardır. Ancak uysallıkları darda inatçı olurlarmış.. Sakinleşmeden gönlü olmadan inadından vazgeçmezmiş. Neyse dedeye bir daha gitmişler. Dede okumuş üflemiş tükenmez kalemle yaraların etrafını çizmiş. Bizimki hadi ana, hadi ana gidelim. Sıkıldım başım ağırdı. Üvey ninede iyi niyetten ne bilsin bizim bisiklet davasını unutmadığını. Çık biraz bahçede bisikletle gez açılırsın. Bizimki iyice sinirlenmiş. İstemem hadi ana gidelim. Kızgınlık üvey nineye değil, dedeye kızlardan olan torunlar pek makbul değil diye algılamış bizim ki durur mu? Ondan sonra dedesine gitmemiş.
Eve gelir gelmez koşarmış (C…..) amcasına, (E……..) ablasına sen ki gerçek dedesin, nenesi onlar, onlarda onu görünce sevinirlermiş. İkram hep hazır, son beşik, Varır varmaz ellerini öper onlarda onun anlından ve gözlerinden öper hoş geldin derlermiş, Yemeklerin en güzel yerini ona ayırırlarmış. Bir gün gelmese, ayırır gelince yer derlermiş.. Sevgi böyle bir şey, yıllar asla yıpratamaz, gönülde dinlendirilir, hatırlandıkça tekrar, tekrar güzel o kulu gül gibi açar açar, hep gül kokar. Asla unutulmaz.
Unutulmaz güzel günleriniz muhabbetleriniz daim olsun, Sevgi değerini bilenlerindir.
Sevgi sevildiğini bilir, hisseder. Hayırlı günler
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.