- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Barış İçinde Savaşıyoruz
Barış İçinde Savaşıyoruz
Dünya üzerinde çıkan (çıkartılan) tüm savaşların, tarihin sayfalarında geriye doğru açıp, teker teker, baktığımızda gördüğümüz tüm bu geçmişte yaşanılan, savaşlar ve bu savaşların sebeplerinin ortak yanlarından bazıları, aslında tüm sebeplerin de aynı olduğunu ve aslında ortak yanlarından bazılarının değil, tüm olağan sebeplerinin ardışık olarak sıralandığı dır.
Faşist tutum içinde, Milliyetçi adı altında, ırkçı, ekonomik ve bunlara bağlı siyasal sebepler ve savunma amaçlı cephelerin, savaşa çekilmesini kısmen bir tür nedensellik sayabiliriz.
Tüm bu olağan dışı ilerleyişin, ana temel gayesinde yatan politikası, yıkma, yok etme, fethe etme, sömürme ve köleleştirme, gibi seçimlerle dolu politik yahut şahsi alınmış kararlar silsilesine bağlı yaptırımlardır. Bu insanları savaşa iten tüm politik siyasal ya da kral kontrolünde şahsi kararlarını, global savaş yasaları olarak görebiliriz.
Bugün kendisinin çağdaş ve demokratik yönetildiğin i ,insan haklarına , doğaya ,hayvanlara kadar tüm yasaların ve unsurların şaşmaz kuramlar ile yönetildiğini söyleyen her, Avrupa ülkesi ve Egemen birlikler, tarihin sayfalarında geriye gittiğinizde , tüm bu yeni dünya anlayışı ve çağdaş modernite nin vitrindeki baş rol oyuncularının kendileri olduğunu söylerler iken ,aslında yıkıcı, yok edici, silici, gaddar, acımasız ,anti demokrat , adalet yoksunu, kısıtlayıcı ve de metazorik tüm yaptırımların mimarisinin sahipleri olduğunu görmekteyiz.
Bugün kendinden özgürlükler ülkesi olarak, söz edenler, Nagazaki’de 80.000, Hiroşima’da 140.000 insanı atom bombası atarak öldürenlerdir.
Hiçbir savaş bilim adına yapılmadı bu gezegende, hiçbir yok sayma, tevazu içinde bulunamadı. Hiçbir anlayış kendisini haksız çıkarmadı. Aslına bakarsanız tüm savaşların öncesi ve sonrası çizdikleri bu imaj, bize çok tanıdık. Tıpkı insanın karakter profilini yansıtmakta olduğu gibi. Savaşlar onları çıkaranların ruhları ile inşa edildi. Barış isteyenler ve savunanlar, eşitlikten yana düşünen zihinler ve kimlikler, Tüm bu içi kötülük dolu anlamsız nitelikler yerine yapıcı ve olumlu ruh taşıyan insanların eseri oldu.
Tabi bazen barış başka stratejik amaçlar uğruna da yine kötülerin elinden imzaya gitti. Gerçi hepimiz biliyoruz kimlerin elleri, masum onca insanın kanına bulandı. Yine hepimiz biliyoruz ki, çıkarları için ve aptallıklarına doyumsuzluklarından savaş yanlısı bu insanlar, barış sağlamak adına, onca atılan stratejik imzaların mürekkep bulaşmış ellerin sahipleri de aynı zamanda.
Kendisi gibi olmayanı yahut kendisi dışında arzu ettiği her fikri, karşısındakine kabul ettirmeye zorlanan insanlara ne tür ve nasıl baskılar yapıldığını, şiddet,işkence dayatmalara maruz bırakıldıklarını biliyor, yaşıyor, hissediyoruz. Bugün dahi dünya da milyonlarca nüfusa ulaşmış sözde demokratik ve egemen toplumlar hak ve eşitlikten, özgürlükten, adaletten uzak bir ayrışıma içinde ülkelerinde yaşamaktalar.
Demek ki savaşlar sadece başka uygarlıkların sizin topraklarınızı alması yahut halkınız üzerindeki yetkisini kurması demek değil. Sahip olduğunuz her ne var ise onu sizin elinizden alma niyeti içeren her iktidar-i eylem ve yaptırım ülkenize açılan bir savaştan farksızdır. Halkların ve bu halkları oluşturan tüm toplum bireylerinin mağduriyeti, savaştan farksızdır. Nasıl ve Ne ile yetineceğinize karar vermek adına alınan tüm tek taraflı dikta rejimler, özgürlüğünüzü zedeleyen tüm bu yaptırımlar yahut politik düzenlemeler veya size dayatma niteliğinde, karşı konulmaz yasaların adalet önünde sizi güçsüz kılma politikası, işte bu tüm yaşanılanlar sizin asıl bir savaşın tam ortasında olduğunuzun göstergesidir.
Düşüncelerinizin ve fikirlerinizin özgürce dile getirilmesini kısıtlayacak, adaleti sadece kendi tarafında işleyecek dengesizlikler ve engel tüm baskılayıcı sözel ve eylemsel, bu tip haller içinde olmakta sizi savaşın kanayan bir yarası olarak görür. Hükümetlerin kendi seçmenleri dışında diğer tüm halkların seçmenlerini, ötekileştirme ve başkalaştırma gibi sınıflara bölmesi veya yapılaştırma sı da kuşkusuz savaşın içinde olduğunuzu gösterir.
Devletin değişmez anayasal maddelerinin, işleyişinde kısıtlamalara giderek yahut yasanın içerdiği yasanın içeriğinden uzak bir mana bakımına uğratılması, veyahut gücünün tüketilmesi ve bununla, sürecin işlemesini engel oluşturabilecek tutumlara baş vurmak, bunlar da ezilen, yok edilen halkın, kendi oyları ile seçtiklerinin başlarına açtığı bir savaş durumundan ibarettir.-
Kendi iradesiyle yön vererek ten halkın lehine çevrilen her dolaylı kurgu, ise ayrıca bir savaş durumu demektir.
İşte... Savaşı isteyenler ve savaş çıkaranlar, bu kadar aptal ve ahmak.
Peki, Geldik şimdi bu savaşın, farkındalığına vakıf, her bireyin üzerine düşeni, toplumsal bir mücadele ruhu içinde nasıl lehine çevirmesi gerektiğine, savaşı savaş açanlara kaybettirmeye. Kazanmaya değil, kurtulmaya, Savaşmaya değil barış içinde yaşamaya
(Yazının metinden sese dönüşmüşbir de videosunu hazırladım. Dileyenler linkten ulaşabilir.)
www.youtube.com/watch?v=aj9-bOP-p0c
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.