- 597 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TURİZMDE PROFESYONELLİK ÜSTÜNE
TURİZMDE PROFESYONELLİK ÜSTÜNE
Her işi ustaca yapmak, her insanın harcı değildir. Ustalık her alanda bilgi, beceri ve deneyim gerektirir. Fakat her insan usta olmaya özenir, ustalığa gıpta eder, lider olmayı, önde gitmeyi, bir numara olmayı gönülden ister. Bunları başarabilmek ise bir mutluluk ve doyum kaynağı, aynı zamanda bir geçim kapısıdır.
Bu bağlamda ben kendi mesleğim olan turizm alanında, geçmişte çok büyük ve acı tatlı deneyimleri olan bir seyahat acentesi işletmecisi ve profesyonel turist rehberi olarak profesyonelliğin üstünde durmak istiyorum bu yazımda.
Ülkemizde turizm hareketi ve seyahat acentesi işletmecisi olmak 1960 lı yıllardan bu yana Almanya’ya giden gurbetçi işçilerimiz ile başlamıştır demek olasıdır. Çünkü bu sayede Türkler ile Almanlar arasında ilk tanışmalar, ilk evlilikler, karşılıklı birbirine gelip gitmeler başlamıştır. Bu iş ve üretim ilişkileri içindeki bu tanışmalar ve dostluklar sayesinde de giderek büyük bir ivme ile artan iç ve dış turizm hareketi ortaya çıkmış, turistik konaklama tesislerinin yatak sayısı da artmıştır.
Seyahat etmek insanı hem dinlendirir hem yorar. Esasen ingilizce Seyahat sözcüğü "Trawel" zorluk, güçlük, meşakket anlamındadır köken olarak.. Seyahat eden insanlar, taşımacıya, konaklama tesislerine, beslenme ve gıda sektörüne çok yönlü kazançlar sağlar. Bu nedenle ticaret ile turizm içiçedir her zaman. Bu bağlamda kimi insan mutlu bir tatil düşlerken, kimi insan otobüs koltuğunun hesabını yapar, kimisi de koltuğuna sığdıracağı karpuzların peşindedir.
Herkesin tatil için ayırdığı bir bütçesinin olması gereklidir, ama ne yazık kı ülkemizde bu anlamda para darliğı çeken insanlarımız mutlu bir tatili hayâl bile etmekten yoksundurlar ve seyahat etme bilinci de tam anlamıyla gelişmemiştir. İşte seyahat acenteleri bu boşluğu doldurmak için varolmuşlardır.
Ülkemizde bir yanı eksik, ya da yarım olsa da seyahat acentelerinin belirlemiş olduğu bir Seyahat Acenteleri Birliği, ve bir de Turist Rehberleri Birliği ve bunların bağlı olduğu T.C Kültür ve Turizm Bakanlığımız vardır.
Görülen odur ki son yıllarda gerek iç gerekse dış turizm hareketlerinde çok amaçlı turizm aktiviteleri (Gezme, görme, eğlenme, yeme içme, tanıma, öğrenme, egitim ve spor, sağlık ve inanç turizmi ve sanatsal turizm etkinlikleri ve ticari ilişkiĺer) hızla artmıştır.
Yasaların, yaşamın her alanında mükemmlel uygulanamama ve denetim yoksunluğundan dolayı yasadışı faaliyetler de fırsatını kollayıp, turizm sektörünü haketmedikleri biçimde bir kazanç kapısı olarak görüp, kendilerine çıkar sağlamaktadırlar.
Bundan ise en büyük zararı yine insan olarak, halk olarak, ulus olarak bizler kendimiz çekmekteyız. Keza gayrı meşru biçimde, bir turizm eğitimi almadan bu sektörün aslî unsuruymuş gibi kendilerini prezante eden kişiler, bir yandan çeşitli yalancı reklamlar ile insanları kandırıp, sözde rehber sıfatı takınmış korsan kişiler, yalan yanlış hurafeler, doğmatik düşünceler ve saçmalıklarla insanların beyninini doldurup yıkarken, diğer yandan açgözlü bencil hırslarını tatmin etmek amacıyla insanları konu mankeni imiş gibi, reklâm aracı imiş gibi kullanmaya kalkmaktadırlar.. Elbette bu tip etkinliklerin(!) insana yararından çok, zararı dokunmaktadır.
Her taşıma aracı olan, turistik amaçlı tur yapamaz, her ağzı dili olan, tarih ve kültür hakkında gezi gruplarına yalan yanlış anlatım yapamaz, asılsız astarsız konuşup bilgiçlik taslayamaz! Her acenteciyim diyen acenteci olamaz! Olur ise turizm sektörü de giderek rayından çıkar ve bu katar da tek tek vagonları ile uçurumdan aşağı yuvarlanır.
Ülkemizin başlıbaşına bir kültür ve turizm tanıtım politikası olması gerektiğini kimse yadsıyamaz. Hâl böyle iken her türlü turizm faaliyeti ehil eller tarafından çekilip çevrilmeli, fırsatçılara ödün verilmemeli, istismara yol açacak davranışlara olanak tanınmamalıdır.
Dernek gibi kuruluşlar, düzenledikleri faaliyetleri, sempozyum gibi etkinliklerde katlımcılara ve refakatlerindeki üyelerin, sunulan gezileri seyahat acenteleri ile koordine içinde ve rehber nezaretinde gerçekleştirmeleri seyahat acentelerinin yönetmeliğine uygun olması yasal bir gerekliliktir.
Her araç filosu olan, sen ben bizim oğlan tur düzenleyemez, tur mihmandarliğı ya da rehberlik görevi üstlenemez! Üstlenirse aksaklıklar, sakatlıklar, kazalar,olumsuzluklar, huzursuzluklar yaşanır.
Seyahat şirketi sahipleri ile gezi organizatörleri arasındaki çelişkiler ister istemez bir boyutu ile de geziyi sevk ve idare eden rehbere de yansımaktadır. Rehber, acentenin istediği ve programdaki gibi hareket edecekken, tur organizatörünün başka telden çaldığı, akort ve asab bozuklukları yaşanmaktadır. Bu durumun müşterilere sirayeti hiç de hoş sonuçlar yaratmaz
Bakan, bakanlığını yapmalı , işveren yasal sınırlar içerisinde hareket etmeli, sektörde görevli bürokratlar, memurlar, işçiler, görevinin sınırları içerisinde hak ve yetkilerini, elemanlığını bilmelidir; her insan önce insandır, sömürü aracı değildir, sömürücü de olmamalıdır. Aksi halde "at izi, it izine" sürekli karışır
Kalitenin bir bedeli, emeğin, bilginin bir değeri vardır. Organize edilen gezinin içeriği, kullanılan araçların modeli, gezilen yerlerin güzelliği, yapılan tantımın niteliği, niceliği, uygulanış biçimi son derece önemlidir.
"Ucuz etin suyu yavan olur"
Son yıllarda dikkati çeken bir durum, gezi organizötörlüğü gibi bir sıfata sığınılarak, seyahat acenteleri ile işbirliği halinde ortaklaşa maddi çıkar temelinde yürütülen iç turizm hareketidir. Dıştan görünüşte acentenin organizasyonu gibi yansıtılan organizasyonların içyüzünde gerçekte bir telefonu ve aklından ve sosyal çevresinden başka bir şeyi olmayan kişilerin emek ürünü olduğudur. Bu durumda acente emek çekmeden müşteri potansiyeline sahip oluyor, fakat yapılan gezinin her türlü girdisi çıktısı belli bir anlaşma ile müştereken paylaşılıyor. Yani acentenin kuruluş giderleri ve belge imtiyazı ile organizatörlerin emeği birleşiyor.
Buna benzer biçimde minibüs, otobüs ya da başka tür bir taşımacılık filosuna sahip olanlar da ellerindeki olanakları acenteler ile işbirliği içerisinde ortaklaşa kullanmış oluyorlar. Türk usülü iç turizm artık böyle işliyor!!! Ancak bu durumun yarattığı sakıncaları sıralayacak olursak ilk akla gelenler,
Organizatörün, müşteri potansiyelini kullanarak, giderek acenteyi kendi insiyatif, kontrol ve güdümüne geçirmesi, kendine bağımlı kılması, bazı konularda (yemek, konaklama, gezilecek yer, alışveriş ) rehber ve acente ile çelişkiye düşmesi,
muhtemel olumsuzluklardan müşterilerin etkilenmesi, kültür turizminin yerini giderek, muhabbet turizminin, ya da mistik turizmin alması, rehber insiyatifinin kaybolması, kandırmacanın artması, rehberin otelde konaklaması, kahvaltı yemek hakkının organizatör ya da acentecinin ya da organizatörün özel konuklarına ( eşi, dostu, arkadaşı v.b. kişilere) free olarak verilmesi gibi sonuçları doğurmaktadır..
Tur operatörlüğü bazında yabancı acenteler ile işbirliği içindeki firmalarda yukarıda saydığımız aksaklıklar ve pürüzler yaşanmaz.
Rehberin de sürücünün de gidilen otelde odası ayrılır ve rehber günün yorgunluğunu tek kişilik bir odada çıkarır..
Yavaş yavaş yazıyı bir sonuca bağlamak istersek, seyahat bedelini kişilerin kendisinin ödediği, rekreatif ( Dinlenerek yeniden güç ve enerji toplama) etkinliktir. Dolayısıyla her müşterinin bu bedel karşılığında hizmetten en iyi biçimde yararlanmak hakkı vardır.
Hizmet kalitesinin düşürülmeksizin yürütülmesi ise kişilik haklarına saygı ve yasal denetimler ile sağlanmaktadır. Hiç bir turist yerli ya da yabancı, hiç bir acente ya da şirketin metası değildir. Birileri patron olabilir, zengin olabilir, araç ya da otel sahibi olabilir, fakat hiç kimsenin müşteriye saygıda ve hizmette kusur etme, göz boyama, onları konu mankeni gibi kullanma hakkı yoktur.
Bu bağlamda burnu beş karış havada , kendini beğenmişlerden uzak dururken, herkes kalemini lütfen eline alsın ve turizm kütürünün gelişmesi için bilgisini görgüsünü, düşüncelerini, gördüğü aksaklıkları hiç tereddütsüz paylaşsın ki gönül huzurumuz eksilmesin sevgili dostlar, sevgiki turizmci meslektaşlar, sevgili rehber arkadaşlar
Mevcut koşullar icerisinde devlet, seyahat acenteciliği sektörünün kurum olarak zarar görmemesi ve haksız rekabetin önlenmesi açısından gerekenleri ve kendine düşeni daha buyük hengameye, karışıklığa ve polemiğe meydan vermeden bir an evvel yapmalıdır..
Yavaş yavaş yazıyı bir sonuca bağlamak istersek, seyahat bedelini kişilerin kendisinin ödediği rekreatif ( Dinlenerek yeniden güç ve enerji toplama) etkinliktir. Dolayısıyla bu bedel karşılığında hizmetten en iyi biçimde yararlanmak hakları vardır.
Hizmet kalitesinin düşürülmeksizin yürütülmesi ise kişilik haklarına saygı ve yasal denetimler ile sağlanmaktadır. Hiç bir turist yerli ya da yabancı, hiç bir acente ya da şirketin metası değildir. Birileri patron olabilir, zengin olabilir, araç ya da otel sahibi olabilir fakat hiç kimsenin müşteriye saygıda ve hizmette kusur etme, göz boyama, onları konu mankeni reklâm aracı olarak kullanma hakkı yoktur.
Bu bağlamda burnu beş karış havada , kendini beğenmişlerden uzak dururken, herkes kalemini lütfen eline alsın ve turizm kültürünün gelişmesi için bilgisini görgüsünü, düşüncelerini
hiç tereddütsüz paylaşsın ki gönül huzurumuz eksilmesin sevgili dostlar..
Herkese bilgilendirici, dinlendirici, mutlu seyahatler diliyorum...
Kalınız sağlıcakla..
Şaban AKTAŞ
Ülkesel Almanca
Profesyonel turist rehberi
08.06.2022 - 05.21
Görsel: Şaban AKTAŞ
YORUMLAR
Turizm sektörüyle 2008 de Antalya da tanıştım,Sektör sorunlarının en can alıcı kısımlarını anlatmışsınız,benim en çok canımın yandığı kısım emek sömürüsünün olduğu ve insanları kullanıp atan bir düzenin varlığıdır.Turizm tecrübemin olmadığı dönemde bana aynı zamanda üç görev birden yüklemişlerdi,cankurtaran,güvenlik ve Şoförlük personel servisi çekiyordum.İnsanların zaaflarından faydalanmayı iyi biliyorlar işe ihtiyacın var mı ? biniyorlar tepene...