- 394 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ANESTEZİ 2/4
Artık uykusuzluktan gözlerimi dahi kapatırken göz kapaklarım acı veriyordu. Bilmiyordum kaç gün olmuştu, kaç gün geçmişti, günlerden hangi gündü. 2 aralıkta yoğun bakıma yattım. Hangi güne denk geliyordu hatırlamıyordum. Bugün asistan doktorlardan kibar bir beyefendi geldi. Bana nasıl olduğumu sordu. Bende ona iyi olmadığımı artık yoğun bakımdan çıkmak istediğimi söyledim. Oda bunun imkansız olduğunu söyledi. Günü ayın kaçı olduğunu ve kaç gündür burada olduğumu sordum. Bana Aralık ayının 7 si olduğunu günlerden pazar olduğunu ve burada 1 hafta geçirdiğimi söyledi, ayrıca dısarda hava yağışlı dedi. Yalan söylüyordu biliyordum, Belki de doğruydu soyledikleri lakin onlara inanmıyordum. Ona eşim ile görüşmek istiyorum dediğimde kabul etmedi. Bana "seni uyutmak zorunda bırakma bizi" dediğinde ofkelenmistim, asistan doktora "sen kimsin lan, ne sanıyorsunuz kendinizi, burada bilinci açık girdiğinden beri uyumayan bir hasta var. Konuşma kapat çeneni git telefonu getir yoksa burayı dağıtırım," dedim. Asistan doktor hemen odadan ayrıldı ve gitti. Hemşirelerden yine sevmediğim o ilk günkü swap maskesi ile beni boğmak üzere olan hemşire vardı. Yanıma gelip " bugün pazar kimse yok, doktorlar vs yok lütfen bizi zor durumda bırakmayın" bu hemşirenin görünce sinirlerim tepeme çıkmıştı. "Bırakın bu saçmalıkları ya bana bir telefon getirin yada çıkarın" dedim. Hemşire sakinleştirmek için damar yolundan bir şırınga ile ilaç getirmiş olacağını düşündüğüm için onu yanıma gelmemesi ve hiç bir işlem yapmamasını söylüyordum. Neyse ki asistan doktor elinde bir dect telefon ile geldi. Bana " bakın Alper bey sizi telefon ile görüştürecegim lakin lütfen artık bize zorluk çıkarmayın işimizi yapalım" dedi. Bende "tamam" diyerek eşimin numarasını söyledim ve asistan doktor eşim ile konuşmak için dışarı çıktı. Birden yine bağırarak, " getirsene telefonu be adam, ben konuşacağım sen degil" dedim. Asistan uzaklaşıp gitti. Bir kaç dakika sonra getirdi telefonu ve baba verdi. Ben bir kaç kere "alo" dedikten sonra eşimin sesi geldi. Çok cılız bir ses tonu vardı. Ben ona "çabuk beni buradan çıkarın, beni corona değil, buranın şartları öldürecek, geldiğimden beri yemek yiyemiyorum, beni öldürecekler, eğer beni buradan çıkarmasan burdan çıkınca ilk işim senden boşanmak olacak" dedim. Başka birsey söylemeden ve onun söylediklerini bile doğru düzgün dinlemeden telefonu kapatıp asistan doktora verdim. Asistan doktor, "bak telefon ile görüştün ilaçlarının saati geldi, bırak işini yapsın hemşireler, tedaviye ne kadar engel olursanız o kadar geç çıkarsınız buradan" dedi. Bende "yok ya ben yarın çıkıyorum merak etme" dedim. Yinede hemşireye izin verdim hemşire serum, ilaç vs yaptıktan sonra yine maske takacağını söyledi. Müsaade ettim, lakin taktıktan fazla zaman geçmeden bilgisayara bağlı olan solunum hortumunu çekip bir şeyleri dangır dungur düşürdüm. Hemşire apar topar gelip "naptınız beyefendi" dedi. Bende "bilmen hortumu hafif çekince yıkıldı döküldü her şey" demiştim. O gün çok asabiydim, artık akıl sağlığım pekte yerinde değildi. Asabiyet had safhaya ulaşmıştı. Hemşire sakinleştirici felan yaptımı bilmiyordum ama nafile. Swap maskesini mecburen çıkarıp solunum için hortumları burnuma takıp birazdan öğle yemeği getireceğini söyledi. Evet fazla geçmeden öğle yemeği adı altında ki köpek maması gibi küçük üçlü bir Kopuk tabldot ile yemeğim gelmişti. Kırmızı salçalı şu içerisinde köfte vardı bot lokma alayım dediğimde çok berbat bir yanık kokusu vardı yemekte. Yanlışlık yapar gibi tabağı pikenin üstüne dönmüştüm. Bağırarak Hemşire ve hasta bakıcıyı çağırdım. Kimse ne beni duyuyor, nede kimse yanıma geliyordu. Sonunda geldiler sevmediğim ilgisiz bir hasta bakıcı ve Hemşire çarşafı pikeyi değiştirdiler. Neyse ki o günde bu şekilde bitmiş ertesi gün yine görevliler değişmeden doktor yanıma geldi. Bana "günaydın nasılsınız" dedi. Bende "hiç iyi değilim ve buradan çıkmadıkça iyide olmayacağım" dedim. Hemşire koşup "hocam bu bizi şikayet ediyordu dün eşine," dedi. Doktor ona "tamam" diyerek ona bir görev verip hemen uzaklaştırdı. Tekrar bana baktı "Alper bey biz burada sizin eski sağlığınıza kavusmaniz için çabalıyoruz" dedi. Bende " ben anlamam beni buradan çıkarın, ben mi istedim buraya girmek, " dedim. Oda bana "eşiniz istedi" dedi. "Yahu bilinci açık hastayım ben eşim ne karışır belki beni öldürmek için buraya yatırdı, nerden bileyim, yemekleriniz tuzsuz soğuk , swap maskesi denilen saçma bir zımbırtıyı takip duruyorsunuz, su diyorum çeşmeden dolduruyorsunuz, sizin amacınız beni öldürmek, corona değil asıl siz öldüreceksiniz beni," deyip, devam ettim. "Eğer beni bırakmazsın ahanda şu pencereyi kırar aşağı atlarım," deyince doktor hemen, "Aman Alper bey böyle bir şey yapmayın sakın, siz zaten iyisiniz biraz daha bir kaç gün daha bizim misafirimiz olup, sonra zaten çıkacaksınız," dedi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.