- 267 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
SON PİŞMANLIK
Gülizar ela gözlerini açtığında saat altıydı.Pencereden bakmak için yatağından kalktı.Uzaklara dikti gözlerini ve kasvetini,kaygılarını dağıtmak için uzun uzun baktı bozkırın uçsuz bucaksız boşluğuna.Sabaha karşı uyanmış, uzakta kalan yıllarının acısını yeniden yaşamıştı.Sonra yeniden uyumuş saatin çalmasıyla tekrar uyanmıştı.Hazırlanıp,kahvaltı yapması bir saatini aldı ve temizliğe gittiği eve diye yola çıktı.
O gün Oya hanımlara temizliğe gidecekti.Ankara’nın kenar mahallelerinde oturan Gülizar’ın oraya varması bir buçuk saatini alırdı. Oya hanım,temizliğe gittiği evlerdeki hanımlardan daha anlayışlı olan,yeri geldiğinde ona ve çocuklarına hediyeler alan bir kadındı.O yüzden o gün işe daha bir hevesli gidiyordu.Ancak içindeki urganla bağlanmış gibi onu bırakmayan his yerli yerindeydi.
Oya hanımlara vardığında saat sekiz buçuk olmuştu.Oya hanım işe gitmiş,eşi iş gezsinde ve kızları okula hazırlanıyordu.Kızın kahvaltısını hazırladı ve o okula gidince kendisi de bir şeyler atıştırıp işe koyuldu.Oya hanım yemek yemesine,çay,kahve içmesine işlerini aksatmadıkça kızmazdı.O da zaten hiç işini yapmazlık yapmamıştı.
Gülizar Hasan’la evlendiğinde on yedi yaşındaydı.Lise son sınıfa gidiyordu ve başarılıydı da.Gülizar, Anadolu Lisesinde dersleri vasattan daha iyi öğretmenlerinin sevdiği ve ileride başarılı olacağına inandıkları bir öğrenciydi.Liseye giderken serviste tanıştığı ondan bir yaş büyük Hasan’la birbirlerini sevmişlerdi.Aradan iki yıl geçti, Gülizar lise sonda,Hasan okulunu bir sene önce bitirmiş,çalışıyordu.Bir gün buluştuklarında hasta annesi olan ve ailesinin evi çekip çevirmek için evlenmesini istedikleri Hasan Gülizar’a “kaçalım mı”dedi?Gülizar Hasan’ı sevdiğini onsuz olamayacağını düşündü ve birlikte buluştukları yerden kaçıp Hasan’ın halasına gittiler.Gülizar’ın ailesine haber vermeleri onların gönlünü yapmaları ve onun ailesinin de tek kızlarına kıyamayıp durumu kabul etmeleri ve de nikah düğün derken iki haftayı buldu.
Gülizar’ın ilk çocuğu Aleyna doğasıya kadar her şey çok iyiydi.Ancak Hasan’sız da olabileceğini kocasının kendisini aldattığını sezdiğinde anladı.Ancak Hasan yemin billah edip onu aldatmadığına ikna etti.Gülizar’da bir hata yapmış evlenmişti,ikna olmak istedi.Gülizar felçli kayınvalidesi ve bronşitli kayınpederine ikinci çocuğu doğduktan iki yıl sonraya kadar özenle ve şefkatle baktı.Altı ay arayla bu sevip saydığı iki ihtiyar öldü. Annesi ve babasıyla sıkıntısı hiç olmadı ancak Hasan’ın kendisiyle sorunları gün geçtikçe arttı.Artık anlaşamıyorlar sürekli kavga ediyorlardı.
Bir gece kızı ve oğluyla evde yalnız kalan Gülizar’ı uyku tutmamış kocasını beklerken pencereden bakıyordu.Kocasını yandaki evden çıkarken gördü.Komşusunun kocası mesaideydi,emindi.Kocası geldi ve büyük bir kavga çıktı.Artık Hasan’dan da bıkmıştı okulu bıraktığı için bin pişmandı da.Sonraki üç ay doğru dürüst konuşmadılar zaten Hasan’da eve arada bir uğruyor çocukları görüyor,para bırakıp gidiyordu.Üç ay sonunda da komşusuyla kaçtı.Herkes bunu konuşurken Gülizar boşanma davasını açtı,boşandılar ve o gün bugündür evlere temizliğe giderek geçimlerini sağlamaya başladı.
İşte Oya hanımın çalışma masasını temizlerken bunları düşündü ve gözlerinden yaşlar döküldü.O da Oya hanım gibi olabilir başarılı bir kadın olarak yaşayabilirdi.Ama iş işten geçmişti.Hayatını karartmıştı.Onsuz olamam dediği Hasan’dan şimdi nefret ediyor ve aşkın gelip geçici bir duygu olduğunu anlıyordu bir kez daha.
Oya hanımın kızı,sonrada kendisi geldi eve.Elinde dosyalar vardı.İngilizce yazılar vardı kağıtlarda.Gülizar okumaya başlayınca Oya “sen İngilizce biliyor musun” dedi.O da liseyi okuduğunu üstelik İngilizce eğitim aldığını söyleyince Oya ‘nın aklına bir şey geldi.Kendisinin çeviri yapması gerekiyordu ve başka işleri de vardı.Ona çeviri yapıp yapamayacağını sordu.Gülizar “ya yanlış yaparsam,o kadar zaman geçti“dedi ancak konuşmanın ardından ilk günlük beş sayfayı eve getirmek için almıştı.Bunun içinde ek ücret alacaktı.
İki gün sonra çevirdiklerini getirdi.Bu süreç Oya hanım başka şehre gidesiye kadar üç yıl gitti ve onun için de ek kazanç oldu.Artık o da hayallerindeki gibi olmasa da okumasının mükafatını almıştı.
Hayat ne aşk ne birisine körü körüne bağlanmak değildi.Hayat çalışmaktı,emek vermekti,kendine yetebilmekti, güvendi bunu anladı.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
MAYIS/ 2022