- 331 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Madde Bağımlılığı
Son on yılda hızla artan bir şekilde uyuşturucu madde kullanımı ve buna bağlı
olarak gelişen birçok faktör hayatın içine girmiş ve gündemleri değiştirmiştir.
(Gökler ve Koçak, 2008) Dolayısıyla dünyamız ve ülkemizin en önemli toplumsal
sorunlarından birisi; madde bağımlılığı ve kullanımıdır. Bu bağımlılık çeşitli
sebeplerin oluşturduğu psikoloji yahut ortamla bireyin dünyasını zehirleme
vazifesine ağır ağır başlar. Söz konusu bağımlılıkla mücadele etmeye başlamadan
önce sınırlarını belirlememiz gerekir. Öncelikle madde nedir? Hangi ürünlere
madde denir? Bu soruların cevaplarını izah edelim.
TDK sözlüğünde “Duyularla algılanabilen nesne” şeklinde tanımlanan madde, bizi
ilgilendiren yönüyle tanımlanmamıştır. Biz “uyuşturucu madde” üzerinde
duracağız. Yine “morfin, kokain, eroin, afyon, esrar gibi duyulara uyuşukluk veren
madde” şeklinde tanımlanan uyuşturucu madde; çeşitli sorunların yarattığı depresif
havayla kullanımına başlanan, kişide rahatlama, tatmin, haz gibi dürtülerin aktive
edilmesini sağlayan nesnelerdir. Bu maddelerin aile ve sosyal hayatı bozacak
şekilde aşırı arzulanmasına da bağımlılık/madde bağımlılığı adı verilmektedir.
Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, teknoloji, internet vd. gibi sınıflandırılabilecek
bağımlılıklar, çok geniş bir yelpaze içerisinde yer aldığı, deney/gözlem imkanları
kısıtlı olduğu için çözüm önerileri kesin ve geniş zamanlı değildir. Çünkü kişi
yaşadığı huzursuzluk ve sıkıntılardan kurtulmak için sürekli ve sık aralıklarla
maddeyi arama davranışı gösterir. (Özcan, 2020)
Yaşanan teknolojik gelişmelerle hızla küreselleşen çağımız dünyasının, toplumun
bağımlılık problemini doğurduğu yönünde yanlış bir kanı vardır. Belki kullanımını
arttırdıysa da ortaya çıkışı bu sebeplere bağlı değildir. Varlığı binlerce yıl öncesine
ulaşan uyuşturucu kullanımı, eski bir gelenektir. Dini ritüellerden tedavi amaçlarına,
büyücülükten suikast amaçlarına, keyif amaçlı kullanımdan yaşam biçimlerine kadar
geniş bir alanda yaşam hakkı bulan uyuşturucu, inanç sistemlerinin kitaplarına kadar
yer etmiştir. Bu doğrultuda uyuşturucu; yeni çıkan yahut çıkmış bir haz yolu değildir.
Geçmişi çok eski zamanlara dayanan bir metottur.
Uyuşturucu kullanımı özellikle genç nesli tehdit eden toplumsal bir olgudur.
(Duyan ve Gövebakan, 2015) 15-25 yaş arasında yoğunlaşan madde kullanımı,
yıllar geçtikçe artış gösteren uyuşturucudan kaynaklı ölümleri de beraberinde
getirir. İnsanoğlunun düşüncesiz ve amaçsız hareket ettiği ergenlik dönemi,
bağımlılık oluşmasında en önemli etkenlerden biridir. Felsefi bir bağımlılığın
aksine söz konusu bağımlılık; çevre etkisi, merak, yaşanan duygusal boşluk, şiddetli
his dalgalanmaları vb. sebeplerle ortaya çıkar. Unutulmalıdır ki hiçbir bağımlı, “ben
bağımlı olacağım/olabilirim” mantığına sahip bireyler değildir. Bununla beraber
bilinçsiz aile, otorite kurmak pahasına baskı altında tutan okul, akranları tarafından
beğenilmeme/kabul görmeme gibi daha bir çok sebep de bağımlılık için bulunmaz
bir ortam hazırlamaktadır.
Madde bağımlılığında tedavi sürecine girişilmeden önce yapılması/oluşturulması
gereken en önemli nokta farkındalıktır. Ne yaptığının ve sonuçlarının bilincine
varabilmektir. Bir bağımlı için kurtuluş aşamasını başlatacak, sürdürecek ve
sonlandıracak faktör; farkında olmak ve arzu etmektir. Davranış haline dönüşmüş
alışkanlıklarından bireyi, kendi rızası olmadan hiçbir güç yahut etmen muhafaza
edemez. Nitekim uyuşturucunun entoksikasyonu şahsa farkındalık kazandırsa bile,
arzusu olmadığı taktirde yoksunluk belirtilerine dayanamayıp relaps evresine geri
dönüş kaçınılmaz olacaktır.
Bağımlılık, keskin hatlarla sınırlandırılmasa da çeşitli çalışmalarla evrelere
ayrılmıştır. Bunun sebebi bağımlılıkla mücadele de uygulanacak metotların
saptanması, evreye göre değişkenlik gösteren tedavilerin seçilmesi içindir.
Bu evreleri kısaca izah etmek gerekirse, ilk evre “Farkındalık Öncesi” dönemdir.
Şahıs yeni girdiği bağımlılık dünyasında henüz neyle karşı karşıya olduğunun
bilincinde değildir. Bu dönemdeki bireylere tedaviden bahsedilemez. İnsan
hayatındaki herhangi bir şeyi problem olarak görmezse, çözüm üretmek içinde bir
uğraş içine girmeyecektir. Mini seminerler, sağlık bilinci için konferanslar bu
evrede devreye girebilir. Sonraki evre “Farkındalık” evresidir. Bu dönemde şahıs
maddenin zararlarının, etkilerinin bilincine ulaşsa da bağımlılığından vazgeçmemektedir.
Bu noktada yapılabilecek sınırlı uygulama bağımlıyı güdüleyecek etkinliklerdir.
“Karar Verme” evresi güdüleme çalışmalarının getirdi kırılma noktasıdır. Bağımlı ve
ilgili görevlilerin işleri kolaylaşacaktır. Çünkü artık bırakmak için adım atılmıştır.
İnanmış, kararını vermiş bir şahsı “Eylem” evresi beklemektedir. Bu evrede bağımlı
iradesini işe koşarak bağımlılığından kurtulma yolunda harekete geçmiş,
davranışsal alışkanlığından kurtulmayı başarmıştır. Fakat bu noktada dikkat
edilmesi gereken en önemli husus tekrar dönüştür. Bu dikkatin sarf edildiği evre
“İdame” yani temiz kalabilmektir. Bu evrede dirayetini gösterebilen şahıs, “Çıkış”
evresiyle mücadelesinin sonuna gelecektir. Hazlarına engel olamayan bağımlı
yenileme yani “Relaps” evresine geri dönecek ve daha zor bir süreç onu
bekleyecektir.
Oluşumu, gelişimi ve evrelerinden bahsettiğimiz madde bağımlılığı, mücadelesinde
yoğun emek ve zaman istemektedir. Bu bağlamda hükümetler başta olmak üzere
sivil toplum kuruluşları, öğretmenler ve aileler ile özellikle toplum sağlığı alanında
çalışan hemşire ve sağlık profesyonellerine önemli sorumluluklar düşmektedir.
(Albayrak ve Balcı, 2014) Bir bağımlı, ailesi tarafından dışlanmamalı, bilinçli bir
destekle yanlarında olmalıdır. Arzularını ona hatırlatacak etmenler ortadan
kaldırılmalı, arkadaş çevresi ilişki ağını koparmamalıdır. Okul çatısı altındaysa
öğretmen, öğrencisini dinleyerek kızmadan, yargılamadan muhatap alarak
yaklaşmalı, rehberlik servisine intikalini sağlamalıdır. Çözümü aile ve okul
ortamında mümkün olamayan bireyler içinse Sağlık Bakanlığı bünyesinde işleyen
AMATEM (Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi) doğru bir seçenek olacaktır.
Bağımlılık, sonradan öğrenilmiş bir davranış bozukluğudur. Bu
kavramın altını kalıtsal/biyolojik vd. etmenlerle doldurarak çaresizliğe bağlamak
yanlış olacaktır. “Nasıl olsa yine yapacağım” görüşünü bağımlıda uyandıracak kötü
bir etmendir. Her davranış kazanıldığı gibi kaybedilebilir. Zor ve uzun süreç
gerektirmesine karşın imkânsız, çözümsüz bir durum değildir. Bir bağımlıyı
davranışlarından vazgeçirecek üç unsur gözlemlenmiştir; arzu, çıkar
(menfaat) ve güvenilir personel (destekçi). Bağımlılar sadece seminer gibi
söylevlerle kurtulabilecek bireyler değildir. Bir bağımlı ancak isterse kurtulabilir,
bir menfaati yani çıkarı varsa kurtulabilir, arzusunu kaybettirmeyecek eğitimli,
sorumluluğunun farkında personel kurtarabilir. Yeterli farkındalığa sahip olmayan
bağımlı, arzu etse de kurtulamaz. Bu noktada profesyonel bir destek elzemdir.
Anadolu toplumunda dini etmenler, gelenek ve görenekler uyuşturucu satılmasını,
kullanılmasını kesin yargılarla reddetmiştir. Öyle ki ülkede oluşan mafya
argümanında bile uyuşturucu satanlara savaş açanlar Robin Hood görüşüyle lanse
edilmektedir. Türk aile yapısı ve yaşam tarzı uyuşturucu entoksikasyonlarına karşı
tolerans gösterecek bir oluşum içinde değildir. Bu bağlamda madde kullanan birey
itici bir kanıyla toplumdan soyutlanmakta, dışlanmaktadır.
Gariptir ki böyle bir ortam dahilinde bile dünyada arz ve talebi ilk sıralarda yer
alan ülkelerden birisiyiz. Gelişen iletişim çağı, kültür alışverişini olağanüstü
seviyelere çıkarmıştır. Fakat bu durum var olan kadim kültürün hızla parçalanıp
bozulmasına yol açmaktadır. İdol/rol model almak açısından inanılmaz derecede
uyanık durumda olan genç (ergen) nüfus, sosyal medya, diziler, filmler vs. gibi
birçok unsurdan etkilenmekte, otorite ve kabul görmüş düzene başkaldırmak
isteğiyle değer yargılarını yıkarak madde kullanımına hızla kapılmaktadır.
Medeniyet ve özgürlük adına at gözlükleriyle olup bitene seyirci kalan aileler, çevre
ve idare bu sıralamayı oldukça yükseklere taşımaktadır. Kısıtlanarak, yasaklanarak
önüne geçilemeyecek olsa da unutulmamalıdır ki bir bireyi başlatmamak,
kurtarmaktan daha kolay ve ekonomiktir.
Saygılarımla
ENES ÇALIŞKAN - Adana 2022
Kaynakça
Gökler, R. ve Koçak, R. (2008). Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı, Sosyal Bilimler Araştırmaları
Dergisi, c. 3, s. 89-104
Özcan, A. (2020). Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele, Kariper, İ. A. (2020). Madde Bağımlılığı
Disiplinler Arası Bir Yaklaşım içinde (s. 1-27), Nobel Yayınları, Ankara, 2020
Duyan, V. ve Gövebakan, R. (2015). Madde Bağımlılığı ve Aile, Yeni İnsan Yayınları, Ankara,
2015
Albayrak, S. ve Balcı, S. (2014). Gençlerde Madde Bağımlılığı ve Önlenmesi, Hemşirelikte Eğitim
ve Araştırma, c. 11, s. 30-37
Görsel: "sarkac.org/2020/02/genclerde-madde-kullanimi-ve-bagimliligi/" adresinden
03.05.2022 tarihinde saat: 13.25’de alınmıştır.
YORUMLAR
Akademik olarak hazırlanmış ve yazılmış güzel bir makale...
"Bağımlılık, sonradan öğrenilmiş bir davranış bozukluğudur" Çok doğru bir cümle...
Bağımlı bağımlı olmadan önce zararlarını bilmeli farkına varmalı bu ise bilinçli ailenin görevi....
Köleler nasıl köle olduklarını bilmedikleri gibi bağımlılar bağımlı olduklarını kabul etmezler bu nedenle dışardan yakınları tarafından desteklenmeli...
Gençlere "kurbağa çorbası" öyküsü, "maymun yakalama" öyküsü anlatılarak farkındalık yaratılmalı...
Herkesin okumasını dilerim ... Elinize sağlık.