- 278 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Siyaset ve Barikat
Eğer kendinizi mantık, vicdan, insaf sahibi, bir an olaylara tarafsız bakabilecek cesarete bir kimse olarak görüyorsanız (değilse bunları okumayın) son yirmi yıl içinde AK Parti dönemiyle ilgili önemli olayları hatırlamaya çalışalım.
27 Nisan 2007’de 367 krizi gölgesinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin gecesinde Genelkurmay Başkanlığı’nın yayınladığı e-muhtıra ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı Türk demokrasisinde bir kara leke olarak tarihteki yerini aldı.
2007 yılında başını Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) çektiği “cumhuriyet mitingleri” ile açıkça TSK darbe yapmaya davet edildi.Ana muhalefet partisi lideri Baykal da ordudan yardım beklediğini beyan etmekte sakınca görmedi: "Erdoğan cumhurbaşkanı olmamalı. Silahlı Kuvvetler’in buna kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum." Hemen ardından Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt’ın açıklamasından bir cümle şöyleydi:"Hem vatandaş hem TSK’nın bir personeli olarak cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz." Görev süresinin bitmesine bir gün kala dönemin cumhurbaşkanı Sezer de üslubunu sertleştirdi:" Türkiye’yi çağdışı rejime sürüklemek isteyenlerin demokrasiden söz etmelerinin bir oyun olduğu görülmelidir. Türkiye’de siyasal rejim, cumhuriyet kurulduğundan beri, hiçbir dönemde günümüzde olduğu kadar tehlikeyle karşı karşıya kalmamıştır.."
AYM Başkanı Kanadoğlu, Anayasa’nın 102’nci maddesine göre, TBMM’nin cumhurbaşkanı seçebilmesi için 367 yeter sayısını sağlaması gerekiyor, aksi halde ikinci ve üçüncü oturumun gerçekleşmesi söz konusu bile olamazdı.
Gül, birinci turda seçilemedi; TSK e-muhtıra yayınladı, devreye girdi. ’.. Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır."
CHP e-muhtıraya sahip çıkıyordu:’..Cumhuriyet ve demokrasi Türkiye’nin gücüdür. Eğer demokratik rejim yozlaşır Cumhuriyet’e zarar verirse sadece Cumhuriyet’e değil, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne de zarar vermiş olur.."
Anayasa Mahkemesi’ nın Cumhurbaşkanlığı seçimi kararı sonrası artık hükümetin önünde tek bir çözüm kalmıştı; ülkeyi bir erken seçime götürmek.22 Temmuz 2007 yılında gerçekleştirilen erken seçim, muhalefet için bir hezimet oldu.AK Parti oyların yüzde 46,58’ini alarak tek başına iktidar oldu. CHP ise yüzde 20,88 ile ancak 112 milletvekili alabilmişti. Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimine katılacaklarını açıkladı. Böylece 367 sayısı garabeti aşıldı.
E-muhtıra, 367 engeli, Gezi kalkışması, 17,25 Aralık sinsi planı, MİT tırlarının durdurulması, 15 Temmuz darbe teşebbüsü AKP hükümetini ve Erdoğan’ı hizaya getirme, devirme girişimleriydi. Çok dikkat çekici diğer bir husus Turhan Çömez, Abdüllaf Şener, Babacan, Davutoğlu vd. isimler Erdoğan’a karşı oldukları halde bir zamanlar onunla birlikte nasıl siyaset yapabildikleridir.
Her insan gibi Erdoğan ve AKP yöneticilerinin. hataları, yanlış işleri olmuştur. Fakat saydığımız engelleri aşmaları milletimizce takdir edilmiştir. AKP iktidarı boyunca sürekli cumhuriyet ve laiklik üzerinden muhalefet yapanlar da bizzat görmüş ve fark etmiş olmalılar ki laikliğin elden gitme tehlikesi yoktur. Belki suyu bulandırır da bulanık suda balık avlamak isteyenler olduğu anlaşılmıştır.
...
27.04.2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.