- 276 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cumhurbaşkanlığı Adaylığı Santrancı
Sevgili Dostlar;
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halkın derdine derman olmadığı gibi, Ak Parti’ye ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da yaramadı. Girdiği her seçimi kazanmış olan Sayın Cumhurbaşkanı, yerel seçimlerde, her ne kadar kendisi doğrudan aday olmasa da, özellikle İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’na karşı Binali Yıldırım’dan ziyade bizatihi kendisi mağlup olmuştur. Çünkü İstanbul O’nun sevdası, yâri, aşkıdır.
Sadece o seçimler mi? Hayır! Kan kaybı devam etmektedir. Üstelik sadece Ak Parti’de değil, ayni zamanda MHP’de de hissedilir derecede oy düşmesi gözlemlenmektedir. Kamu oyunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi fiilen iflas etmiş gibi algılanıyor.
Seçim Kanununda yapılan değişiklikler ile, yandaş medyanın akla hayale gelmez atraksiyonları da kan kaybını engelleyemedi.
Sayın Cumhurbaşkanı bir siyaset mühendisidir. Sürekli kamu oyu araştırmaları yaptırarak siyasi stratejisini çıkan sonuçlara göre belirler. Gerek kendisine yakın ve gerekse olmayan kamu oyu araştırma şirketlerinin ekser çoğunluğundan kendisi için pek iç açıcı haberlerin gelmediği gün gibi aşikar.
Cumhur İttifakı bileşenleri ısrarla Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayını öğrenmek istiyorlar. Ancak Millet İttifakı liderleri bu konuda ser veriyor, sır vermiyor.
Cumhurbaşkanı adaylarını yıpratmamak ve hükümeti bir erken seçime gitmeye zorlamak için, adeta Cumhur İttifakı ile bir santranç hamleleri titizliğinde ince eleyip, sık dokuma taktiği uyguluyorlar. Bize göre de doğru ve yerinde strateji takip ediyorlar.
Aslında henüz Cumhur İttifakı da adayını resmen açıklamadı. Gerçi Sayın Bahçeli Sayın Cumhurbaşkanını adayları olarak açıklasa da, koalisyonun büyük ortağı Ak Parti’den henüz resmi olarak böyle bir açıklama gelmedi. Aslında Sayın Cumhurbaşkanının bu seçimlerde aday olup olmayacağı da henüz kesinlik kazanmadı. Bu konudaki kesin hükmü Anayasa Mahkemesi verecek gibi görünüyor. Ayrıca kaybedeceğini anlarsa kendisinin aday olmama ihtimali de yüksektir.
Millet ittifakı cenahında da doğal olarak Kemal Kılıçdaroğlu ismi telaffuz edilse de, diğer parti liderlerinin ve kamu oyunun tam desteğini alamamış gibi bir görüş hakim. Ekseriyette Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun isimleri ön plana çıkıyor.
Geçtiğimiz günlerde enteresan bir çıkış Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan geldi. Ümit Özdağ sanki kendi partisinin üyesiymiş gibi, Sayın Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı yapıverdi. Hatta geçtiğimiz gün daha da ileri giderek, eğer Mansur Yavaş’ı Millet İttifakı aday yapmazsa kendi partisinin adayı olarak göstereceğini ilan etti.
Sayın Özdağ, hatırlanacağı gibi İYİ Parti’den olaylı bir şekilde ihraç edildi. Konuyu yargıya götürdü ve 18 gün içinde yargıdan karar çıkartarak İYİ Parti’ye dönüş yaptı. İhraç edildiği süre içerisinde de sürekli iktidara yakın televizyon kanallarında uzun uzun mülakatlara katıldı. Benim dört senedir idari yargıda devam eden davalarımı düşündüğümde, Sayın Özdağ’ın 18 günde, bir yerlerden yardım almadan bu kararı nasıl çıkardığını halen çözemedim.
Şimdi de Sayın Mansur Yavaş’ı aday gösteriyor, bir de aba altından sopa gösteriyor: “Siz aday göstermezseniz ben gösteririm haa!!”
Tüm kamu oyu araştırmaları Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşısında kazanabilme ihtimali en yüksek aday olarak Sayın Mansur Yavaş’ı gösteriyor. Acaba Sayın Özdağ’ın bu çıkışı, yine bir yerlerin ekmeğine yağ sürme amaçlı olarak Mansur Yavaş’ın isminin yıpratılmasına yönelik bir hamle olabilir mi? Sayın Özdağ kendi partisinin üyelerinden Cumhurbaşkanı adayı hazırlasa daha şık olur, başka partilerin üyelerini aday göstermesi biraz manidar geliyor.
Sayın Akşener de geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında Mansur Yavaş kapısını açık tuttu. Birlikte katıldıkları bir iftar yemeğinde de Mansur Yavaş’ın icraatını iktidara geldiklerinde aynen uygulayacaklarını söyledi.
Esasen Sayın Akşener, Ekrem İmamoğlu ismine de sıcak bakmaktadır. Akşener’e göre İmamoğlu, Fatih’ten sonra İstanbul’u fetheden ikinci kişidir. Bir manada ikinci Fatih’tir. Sayın Akşener’in her iki isim arasında tarafsız kalması ve her ikisinden de sitayişle bahsetmesi oldukça zeki ve bir o kadar da etik bir davranıştır.
Tabii burada Sayın Kılıçdaroğlu’nun tavrı çok önemlidir. Adayın kim olacağı bir manada onun onayı ile olacaktır. İsmi hiç gündeme gelmeyen Hikmet Çetin de pek ala gösterilebilir. Sayın Kılıçdaroğlu son derece sağ duyulu birisidir. Doymak bilmeyen bir hırsa sahip birisi değil. Hem Cumhurbaşkanlığı ve hem de Milletvekilliği seçimlerinde en fazla oyu alacak adaya yeşil ışık yakacağına inanıyorum.
Gerek CHP’nin ve gerekse diğer ittifaka dahil olan partilerin alacakları tavır da bu süreçte ülkemizin geleceğini belirleyecek başka unsurlar olarak görünüyor. Bekleyip, göreceğiz.
Tabii bizim yaptığımız sadece bir analiz. Bu analizin ne kadarının doğru olduğunu zaman gösterecek. Siyasette 24 saatin çok uzun bir süre olduğunun bilinciyle, bekleyip göreceğiz.
Şimdilik kalın sağlıcakla.
Osman Bölükbaşı Dara
YORUMLAR
Benim için Cumhurbaşkanı A B C fark etmez
Önemli olan
yargıya müdahale etmeyen hukuka saygı gösteren yetim hakkına ihanet etmeyen
çalanın değil yakalayanın suçlu olmadığı, ''Kızım Fatıma da olsa hüküm ne ise o uygulanır'' buyuran Resulullah'ın bu emrine kim ne kadar sadıksa o dur
6 yıldır bitmeyen idari davaya karşılık 18 günde sonuçlanan davaya bakınca, ya onlar dayak yemedi yada sayı saymayı bilmiyor.
İhracımın üzerinden 72 ay geçti yargı karar veremiyorsa Adaleti nerde arayacağız.
Her zaman dini duygularla vatan millet türküleri ile 1923, 1938 dönemindeki kalkınmayı yirmi yıldır ülkeyi yönetenler bilmiyorsa
yerle yeksan olsunlar
piyonlar iş başında
Geceme damga vuran bu güzel yazınız bana bunları hatırlattı