- 444 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
NERDE O ESKİ MENDİLLER
Mendil deyip geçmeyin !
Ah! Bir bilseniz o küçük parçanın içine ne hayatlar gizlenirmiş, ne duygular konurmuş da farkına bile varmamışız ...
İlkokuldan bilirim, temizlik kurallarında mendilsiz olmazdı, demekki iyi bir kurtarıcı derdim..
Ve en büyük eğlencemiz, "Yağ satarım bal satarım" oyunumuzun mendil olmazsa olmaz kuralı, mendil kapmaca... Mutluluk ve neşemizin kaynağı derdim..
Gençlik yıllarında sevenler sevdiklerine mendil hediye ederlerdi, demekki "sende gönlüm var " demenin söze ihtiyaç duymadan anlatmanın bir yolu derdim..
Gelinlik kızlar, sevdiğinin baş harflerini mendille nakış ederlerdi ilmek ilmek..demekki çok anlamlı bir vuslat derdim...
İnsanlar; Derdini /kederini hüznünü göz yaşlarını bile mendille gizler, demekki teselli eden bir dost derdim...
Peki ya yoksullar için neydi ?
Mendil açmak/dilenmek "ihtiyacım var bana yardım et" demek değil miydi ?
Söylemeye anlatmaya imtinâ ettiğimiz ne kadar duygular/sözler varsa bir mendil ne güzel anlatıyor elçilik ediyormuş meğer..
Kimi zaman işçinin teri, kimi zaman, ihtiyarlığın feri. Kimi zaman da gönül eri olmadı mı ?
Ve hepsinden önemlisi bize ömür boyu eşlik edecek olması değil mi ?
Hatta kefen için de bir parça gerekmez mi ?
Sözün özü efendim;
Islak mendiller, kağıt mendiller çıktığından beri istirhamımızı,duamızı, sevdamızı, duyguyla, incelikle anlatamaz olduk. bir kültürümüzü daha yitirdik vesselâm...