- 732 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
The Animals 8. Bölüm
8. Bölüm
Sabah kalktığında gayet dinlenmiş olarak uyanmıştı Reli. Banyoya gittiğinde ayna görmeyince motel işletmecisine özel bir teşekkür etmeyi düşündü.
Diğer odada Husky çoktandır uyanmıştı. Reli’nin banyodan çıkmasını bekliyordu. Çok acıkmıştı. Bir an önce aşağı inip bir şeyler yemek istiyordu.
Reli üzerini değiştirmek için odaya döndü. Pencerenin önünde dalgın dalgın dışarıyı izliyordu. Husky bir anda yanında biti verdi. Hırıltılı bir sesle ‘Kendini yakalatmak istiyorsun herhalde? Çekil şu camın önünden. Zaten yeterince dikkat çektiğini düşünmüyor musun?’
‘Üzgünüm. Bunu düşünemedim. Zaten hali hazırda bir gazete haberim bile var.’
‘O haberin devamında yakalandığın ve özel olarak incelenmek için yatırıldığın bir hastaneye gitmek istemiyorsan daha dikkatli olmalısın.’
Reli’nin bir kaplumbağadan insana dönüşmesi, hayvanlar arasında merak uyandıracağı için ve bu merakın daha da ileri boyutlarda başlarına iş açacağını öngördükleri için sabah kahvaltısını odada yapmaya karar verdiler. Husky bu konuda daha soğuk kanlıydı. Kontrolü eline almıştı. Reli, değişiminin üzüntüsünden ve lanetle ilgili bitmek bilmeyen derin düşüncelerinden ötürü bu tip dikkat edilmesi gereken konuları bir kenara bırakmıştı. O daha çok iyileşmenin, laneti üzerinden atmanın derdindeydi. Başına neler gelebileceği konusunu Husky düşünüyor ve ona göre önlemler alıyordu.
Oda servisi için kapı çalındı. Husky ‘Geliyorum.’ Diyerek kapıya yöneldi. Reli, elinde olmadan bir ucube gibi saklanmak için kendisine yer bakındı. En iyi yerin banyo olabileceğini düşündüğü için koşar adım oraya girdi. Oda servisini getiren genç bir kediydi. Uzun bıyıkları ve görkemli tüyleriyle hiçte bu tip bir işte çalışacak gibi bir havası yoktu. Her gün belki de onlarca otel odasına girip çıkıyordu. Dağınıklığa, hayvanların otel odasındaki hallerine alışıktı. Bir aralık gözü banyoya kaydı. O sırada Reli, içeride neler olup bittiğini görmek için başını hafifçe dışarı uzatmıştı. Görevli Reli’yi bir anlığına gördü. Oda servisinde birçok saçma, olur olmaz şeyle karşılaşan görevli az önce gördüğü şey karşısında dehşete kapılmıştı. Tüylerinin kabardığını, patilerinden tırnaklarının çıktığını gören Husky olaya hemen el atmak için harekete geçti.
‘Arkadaşım biraz hasta. Bu durumun üstesinden gelebileceğini düşünüyorum.’ Cebinden iyi bir bahşiş çıkardı ve göz kırparak kediye uzattı.
‘Buna hiç gerek yoktu. Yine de sağolun bayım.’ Kedi hala dehşet içerisindeydi. Şaşkınlık içerisinde servise başladı ve hemen işini bitirdi.
Reli, garsonun bu halini anlıyordu. Kendisi de olsa bu tip bir durumda şaşırırdı. Kedinin verdiği tepkiyi bu nedenle içerlemedi. Okulunu bitirmek için para kazanamaya çalışan ve bir ucubeyle gözgöze geldiği için dehşete kapılan bir hayvandı.
Husky garson kediye fazladan bir bahşiş daha verdi ve teşekkür ederek onu yolcu etti. Garsonun Reli’yi gördüğünde dehşete kapılması çok normaldi. Hatta vücudunun geri kalan kısmını görmüş olsaydı bu davranışı gayet normal sayılırdı. Hayvanlar aleminde bir insan görmeyi kimse aklının ucundan bile geçiremezdi.
Husky yemeğini yalap şap yerken Reli, az önceki ucube durumunu düşünüyordu. Açlığı gitmişti. Pek bir şey yemedi. Bir an önce yola çıkıp kaderiyle yüzleşmek istiyordu. Diğer taraftan, garson kedinin polisi arayarak az önce otel odasında gördüğü yaratığı, yani kendisini ihbar edebileceğini de biliyordu. Ellerini çabuk tutmaları gerektiğinin ikisi de farkındaydılar.
Otel odasında bulunan eşyalarını toparlayarak hızlıca lobiye indiler. Reli, hemen dışarı çıkarak arabaya yöneldi. Hemen ardından Husky geldi. ‘Elimizi çabuk tutalım heh heh. Her an birileri bizi görmeye gelebilir.’
Reli, arabayı çalıştırdı ve rotalarını izlemeye koyuldu. Longeurbs kocaman bir şehirdi. Çeşit çeşit hayvanın oraya tatile gittiği bilinirdi. Göç eden hayvanlar bu tip yerleri severdi. Zengin hayvanların kaybettiği değerli eşyaları bulmak isteyen bir sürü göçebe hayvan bu tip yerleri gezerdi. Nerde hareket orada bereket diyen tüm göçmen hayvanlar bu tip yerlerin nimetlerinden kendince faydalanmak isterdi. Reli, böyle işlerin döneceği yığınla yer olabileceğini düşünüyordu.
Düşüncelerini Lupus Husky’e açıkladı. Onun daha kısa bir yol bulabileceğini ümit ediyordu. Husky’nin aklına gelen şey Longeurbs şehrini çok iyi tanıyan bir rehber ile iletişim kurmaktı. Bu sayede göçebe hayvanlara dair bir emareye rastlayabilirlerdi. ‘Tamda bu işi çözecek birini tanıyorum. Ağzı sıkı biridir.’
Reli biraz olsun rahatlamıştı. ‘Kim bu ağzı sıkı dostumuz?’ diye sordu. ‘Aslına bakarsan sevgili dostum heh heh heh böyle biri yok. Longeurbs’a varır varmaz oranın en şatafatlı yeri olan Gogsi’de bir barmen bulabiliriz. Böyle tipler genelde ağzı sıkı olur heh heh. Gerekirse ağzını sıkı tutması için biraz para veririz.’
‘Anlıyorum. Umarım hemen dostumuzu bulabiliriz.
Yolculukları sorunsuz bir şekilde devam etti. Longeurbs’a vardıklarında geceyi geçirecekleri bir otel bakındılar. Pembe Fil adlı otel Gogsi’deki en büyük oteldi. İsmini büyüklüğünden, sosyal yapısından ve müşterilerine karşı sunduğu hizmetin kalitesini asla unutulmayacağı iddiasından almıştı.
Reli, arabayı otelin otoparkına gelişi güzel park ettikten sonra daha az dikkat çektiği kaplumbağa kostümünü giyindi. Dikkat çekmemek adına her şeyi Lupus Husky yapıyordu. Kendilerine güzel bir oda seçtiler. Belki birkaç gün belki bir gün kalacaklarını belirttiler.
Odalarına çıktıklarında artık hava kararmıştı. ‘Hemen bara inip barmenle konuşsak ne dersin?’ Lupus bu konuda haklı olduğunu belirtti. ‘Sen dinlen heh heh. Ben iner bilgi almaya çalışırım.’
‘Reli tamam manasında başıyla onayladı. Bir ucube gibi görünmeseydi onunla gitmek isterdi. Lakin bu durum riskliydi. Lupus odadaki işlerini bitirdikten ve odaya yemek servisini aldıktan sonra hemen aşağıya indi.
Lupus her zamanki köpeklere has hızlı adımlarla otelin barına yöneldi. İçeri girer girmez birkaç dakika gözlem yapmayı ihmal etmedi. ‘İşte ağzı sıkı dostumuz buradaymış.’ Diye kendinin bile duyamayacağı bir tonda söylendi. Lupus, hafif bir içki söyledikten sonra barmenle konuşmayı düşündü. Ellerini çabuk tutmaları gerektiğini biliyordu. Tehlike hemen onları bulabilirdi. Reli’yi her an birileri yakalayıp deneyler için bir hastaneye yatırabilirlerdi.
Lupus bütün hayatı boyunca Gogsi’de yaşamış o yeri çok iyi tanıyan ve bundan bahsetmeye bayılan barmenle muhabbeti kurmayı başardı. Muhabbet ilerledikçe asıl meseleye doğru gelmeye başladı.
‘Buralarda bir yerlerde olduklarını bildiğim birini arıyorum ama belki de buraya hiç uğramamışta olabilir heh heh.
‘Bana kalırsa aradığınız hayvan bu şehirdeyse kesinlikle buraya uğrayacaktır. Buraya her kesimden hayvan gelir.’
Barmen bir rakundu. Doğası gereği zeki bir hayvandı. Lupus buradan hareketle daha fazla bilgi alabilmek için kaz İras Lindovs’tan ve onun kaz sürüsünden bahsetmeye karar verdi.
İçkisinden küçük bir yudum aldıktan sonra ‘Aradığımız kişinin adı İras Lindovs. Bir gözü kördür. Göçebe bir kaz heh heh. Bu arada ben Lupus Husky.’
‘Memnun oldum Bay Lupus. Benim adımda Rakun.’
Husky içkisinden yine küçük bir yudum aldı ve ‘Nasıl yani ismin bu mu?’
‘Evet Bayağı Rakun.’
‘Adın güzelmiş ahbap.’
Barmen memnun olduğunu belirtir bir reverans yaptı ve konuşmaya koyuldu.
‘Yazın en çılgın günleri burada geçer. Esrarcı, içkici, gezgin, dilenci ne ararsan bu kalabalığa karışır. Esrar Bayramı bile vardır. Mayıs ayında başlar ve bir hafta sürer. Sokaklarda yürürken dahi kafayı bulabileceğin kadar esrar tüketilir. Bunun hemen ardından mayıs aynın ortası gibi sokak karnavalları başlar. Çeşit çeşit hayvan bu karnaval için gelir. En uç noktayı yaşayabileceğin yer neresidir diye sorarsan kesinlikle Goksi derdim.’
Lupus içkisini bitirmiş ve daha sert bir içki söylemişti. İras Lindovs’u Goksi’de bulacağına dair bir içgüdü belirmişti. Bu durumdan Reli’yi de haberdar etmek için sabırsızlanıyordu. İçkisini bir dikişte bitirdi. ‘Seninle tanıştığıma memnun oldum Bayağı Rakun.’ Bardağın altına iyi bir bahşiş bıraktı.
‘Sağolun Bay Lupus. Yarın yine görüşürüz umarım.’
‘Görünen o ki birkaç gün daha buradayız. Unutma heh heh heh. Bir gözü kör olan bir kaz arıyoruz.’
‘Size beklentilerinizin üzerinde bilgilerle döneceğimden emin olabilirsiniz.’
Lupus koşar adımlarla Reli’nin yanına odaya çıkmak için oradan ayrıldı. Verdiği bahşişin Bayağı Rakunu çok memnun etmiş olduğunu düşünüyordu. ‘Bak sana yarına kadar bir sürü bilgi toplayacak bizim için.’ Diye geçiriyordu içinden. Aslında iş öyle değildi, Bayağı Rakun eşini kimin aldattığını öğrenmek isteyen hayvanından, borçlusunu bulmak isteyenine kadar bir sürü insanla tanışıyordu. Bu durum çevresinde ister istemez bir çevrenin oluşmasını sağlamıştı. Aldığı bahşiş alacaklarının yanında küçük kalırdı.
‘Reli oda kapısı ansızın açılınca panik yaşadı. Lupus, Reli’nin odaya böyle ani bir şekilde girdiğinde korkacağını düşünememişti. ‘Ah! Özür dilerim dostum. Heh heh seni korkutmak istemedim.
‘Sorun yok bir şeyler bulabildin mi bana ondan bahset.’
‘Genel olarak heh heh öğrendiklerim çok fazla şey ifade etmiyor ama yine de hiç yoktan bulunduğumuz yerin en doğru yer olduğunu öğrendim.
‘Hepsi bu kadar mı?’ Reli gerçekten müthiş bir üzüntüyle sormuştu bu soruyu. Çünkü Lupus’un göç eden hayvanlara dair ve dolayısıyla İras Lindovs’a dair bir ip ucu bulabileceğine çok inanmıştı.
Lupus Husky durumu anlamıştı ‘Hemen üzülme heh heh dostum. Ağzı sıkı bir dost edindim. O bize bilgi toplayacak. Zeki ve kulağı delik bir hayvan. Eminim sırf garsonluk yaparak para kazanmıyordur. Bizim gibi birilerini arayan tonla hayvan bardağının altına bahşiş sıkıştırıyordur.’
‘Haklısın galiba.’ Diye söylendi Reli. Artık iyice çökmüştü. Bu serüvenin bir an önce bitmesi için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı.
Bu gecelik yapabileceğimiz bu kadar. Yarın heh heh uyanırız ve ağzı sıkı rakunumuzun mesaiye gelmesini bekleriz.
Reli moralsizdi. ‘Olur.’ Diyebildi sadece. Kafasını dağıtmak ve vakit geçirmek için güzel bir pipo hazırladı kendisine Reli. Işıkları söndürdü ve derin düşünceler içerisinde kendisini kimsenin görmediğinden emin olarak piposunu içti.
O geceyi huzursuz bir uyku ile geçirdi.