- 457 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İslam özelinde inanç algıları ve mesele eleştirisi
Bazı meseleler, bazı sorumsuzların meselesidir. Mesuliyeti olmayan bir konuyu, sorumsuzlukla, artniyetle, suizanla ve cehaletle meşgale edinenlerin kişisel zanları bizim değil onların meselesidir. Onların tarifinde ki sözde bozukluk tarif olunanın değil tarif edenin bozukluğudur. Bir olguyu idrak için onu önce kendi cihetten yani kendisini İfade ettiği hal ile görebilmek iktiza eder iken bugün yaşadıklarımız ve gördüklerimiz olgunun kendisiyle değil algının biçimi ve bozukluğuyla gündemimizi meşgul ediyor, çözümsüz ve sevimsiz bir mesele haline dönüşüyor.
Örneğin bir monch rahibini tapınak dışında görmek yadırganabilir zira onlar da kendileri için tapınak içinde olmayı ve yine ancsk tapınak hizmetleri için dışarıda olmayı kabullenmiş münzevilerdir. Dolayısıyla onlar için monch ler tapınakdadır diyebiliriz. Oysa cami tapınak değildir ve İslam literatüründe tapınak tarifi de yoktur. “ “Yeryüzü (toprak) benim için mescit ve temiz kılınmıştır. Ümmetimden kim nerede namaz vaktine ulaşırsa hemen orada namazını kılabilir.” Hz Muhammed ( S.A.V) hadisinden de anlıyoruz ki burada ki formal kural ibadetin temizlik esasında tesisidir. Peki bu konuyu ya da olguyu mesele haline getiren bozuk algı ne diyor “ hoca camide hoca camide “ hoca ya da imamı siz nasıl tanımlıyorsunuz da onu bir tapınak sınırlarına hapsetmek hakkına varıyorsunuz ? İnananlar için imam kelimesi lugat manasında içinde bulunulan topluluğa bilgi birikimiyle önderlik öncülük edecek kişi anlamındadır. Bu inancın formalidir. İmamlık mesleği ise devlet vb otorite argümanlarının formalitesidir örneğin imam hatip lisesi mezunu bir kişi imam adayı olup atanınca da imamlık memurudur.
Hakikat, müslümanlar için cami mabeddir ama tapınak değildir! Müslümanın tapınma ihtiyacı için bir mabedde bulunma zorunluluğu yoktur.
imamlık ve hocalık için de bir formalite değil onu takip edecek bir topluluğun bulunması yeterlidir.Bu müslümanların olgusudur.
Mesele, “ Din, Allah ile kul arasında “ ifadesinin yanlış algısındadır. Esasında din toplumsal bir olgudur
hiç bir din bütünüyle Allah ile kul arasında olmamıştır, olamaz da ! İslam dini özelinde bir kaç örnekle, gelirin adil dağılımını düzenleyen Zekat nasıl sadece kul ile Allah arasında kalabilir ?
Meşru aile düzenini kuran nikah ?
Topluluk ittihadını sağlayan cuma namazı ?
Yoksulun fakirin hakkını pay eden sadaka fitre kurban ibadetleri?
Mirası, ticareti, aile ilişkilerini komşuluk haklarını
bunları ve dahasını tesis eden din için sadece kul ile Allah arasında deyip geçebilir miyiz ? Gülünç olur.
Ancak bireyin ibadeti haram ve helali Allah indinde saklıdır. Oysa din sadece bireyi değil bireyden hareketle ve bireylerin ilişkileri temelinde topluluğun nizamını cemiyet hayatını tesis eder dolayısıyla Allah ile kul arasında değil Allah’ın kullarının kendi aralarında ki münasebetlerini ve bu münasebetlerin bireyin içtimai hayatında ki artı ve eksilerini tesisiyle ilgilidir.
Sonuç olarak İslam dini özelinde bakılırsa namazı kıldırabilecek birikimi olan herhangi bir inanan imam olabilir onun da camide olması gerekmez bu olgu inananların hakikatiyken “ hoca camide hoca camide “ mesuliyetsizlerin meselesidir, inananların da meselesi değil bozuk algının onların sırtına yüklediği yersiz meşgaleden ibarettir.
Her türlü fikir ve inancın kendini dilediği gibi tarif ve özgür ifade hakkı vardır. Fikriyatı ve ideolojiyi fikrin sunduklarıyla, açmazlarıyla ve çıkmazlarıyla ve ideolojiyi de ideolacya örgüsünde misyonerlerinin temsilleriyle eleştirebilirsiniz. Fakat din bu tarifin dışında kalır. Hristiyan şeriatı zulmedene bile şefkat ile ıslah etmeyi öğütlerken ve onun temsilcisi Hz İsa zulme zerre kadar bulaşmamışken ku klux klan tarikattine bakarak hristiyanlık ırkçılık ve vahşet taraftarı din diyemezsiniz. Vatikan’da Papalıkta falan filan yerde binlerce sapık rahip ve papaz çıkması hristiyanlık inancını ve Hz İsa öğretisini ve sünnetini sapıkça tarif etme hakkı vermez.
İslamiyet tabiati dogması itibariyle tıpkı diğer dinlerde olduğu gibi pekala eleştirilemez ama müslüman eleştirilebilir hatta dileyen yerden yere de vurabilir. Siz çok eşlilik hakkı veren dini eleştiremezsiniz ama tek veya çok eşli birinin ahlaksızlığından rahatsızlığınızı olay özelinde eleştirisiniz ve o kişi ya da kişilerin sapkınlığını dile getirebilirsiniz fakat İslamiyet ne sapık din bu hacı hocalar ne sapıktır diyemezsiniz !
Filanca yerde filanca yurtta filanca kasabada bilmem nerde zuhur eden sapıklıkları da tacirlikle ve istismar ile eleştirebilir ama dindarlık ahlakı böyledir, muhafazakarlar böyledir vb diye yargılayıp infaz edemezsiniz.
Sonuç itibariyle hakikatini yaşayan ve yaşamak gayretinde olanlar ile hakikate kör ve kayıtsız kalanların nezdindeki bozuk algılar, saplantılar, haksız ithamlar ve iftiralar müfterilerin meselesidir bizim meselemiz değildir onlar sırtımıza yüklenen meşguliyetlerdir.
Meselelerin çözümü ancak onu mesele edinenlerin açık gönüllükle sarih düşünceyle, iyi niyetle anlam arayışında idrak ve izanları ölçüsünde mümkün olacaktır.
Dipnot: pide ustasının haddine mi diye düşünenler olabilir, olsun. Haddin hududu haddini bilenler iledir, hadsizin saplantıları meselem değildir ve meşguliyetimde olsun istemem.
S(y)N
YORUMLAR
Yazdığınız metin, bir asır önce yaşamış bir vatandaşın kaleminden çıkmış gibi... Bu çağda ve yaşta bu mantık, şaşılacak bir durum.. Sanat sayfasında irşat yöntemlerine başvurmanın bir yararı yoktur kanımca...
Sahir Neva
Şaşkınlığınızın mantıkla bir bağı varsa - göremiyorum - buyursunlar, okuyalım.
Değerli kardeşim yazdıklarının geçerli olması için, eleştirilerini: olumlu veya olumsuz fark etmez, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde de onaylı olması gerekmez mi?
basit bir örnek; anlattığın bu sapıklıklarla ilgili diyanetten hangi eylem ve açıklamalar ve tedbirler oldu
kocaman bir SIFIR;)))
netice itibariyle yazdıklarının geçerliliği ancak temsilde adaletin hüküm sürmesiyle kadirdir.
sevgiler saygılarımla
Sahir Neva
Teşekkürler selamlar
MÜSLÜM BAYRAM
Diyanetin temsilde hem yetersiz hem adil olmadığından kaynaklı, her türlü istismarları hoş görüp, tam tersi sizin gibi düşünenleri dışlaması anlamında bir tutarsızlığa gönderme idi
SEVGİLERİMLE
Günaydın kardeşim, birisi ya da birileri seni bayağı kızdırmış yine sanırım, galiba, muhtemelen. :) Evet. Dini kişilerin yaptığı dini öğretilere aykırı davranışlar üzerinden kıyaslamamak, kötülememek, yapılan hatayı dine mâl etmemek gerekir.
Ancak bir iki noktaya değinmek isterim.
"Hoca camide" ifadesi: Hocalığı / imamlığı dışlamak için veya imama "hoca hocaa senin yerin cami, ne işin var sokakta" demek, onu belli bir yere mıhlamak değil, öğretmenlerin kendilerine "öğretmen" yerine "hoca" denilmesine tepkidir. Ve çok eminim ki senin düşündüğün açıdan ifade eden bir iki bilinçsiz kişidir ve onların düşüncesizlikleri tümü kapsamaz. Burada iki kelime arasındaki farkı anlatamaya gerek yok. Ama şu kesin ki cümlenin özünde bu yatmaktadır. Ayrıca inanıyorum ki bu cümleyi kullanan öğretmenlerin amacı din adamlarını küçük düşürmek değildir.
Ve din; kapsamı alanı bazında genele hitap eder, kapsar, çerçeveler. Bunun yanında "din, Allah ile kul arasındadır." olgusuna sonuna kadar katılıyorum. Çünkü, burada kast edilen; bireysel ibadetlerin, sevabı ve günahının ibadeti yapan ya da yapmayan kişi ile Allah arasında olduğudur. Sen iyilik yaptıysan bırak bunun reklamını yapma, iyilik yaptığın kişiyi rencide etme demektir. Çünkü, Allah iyiliğini de kötülüğünü de görür, birilerini reklam yapmak için itibar elde etmek için yapacaksan hiç iyilik yapma demektir. Nasıl ki yaptığın kötülüğü herkesten saklıyorsan, iyiliği de sakla demektir. Reklam amaçlı kimsenin gözüne sokmana gerek yok demektir. Yoksa Allah ile kul arasına girmek, ya da dine sınır çekmek amaçlı değildir.
Çok haklısın ki, kişilerin yaptıkları dine mâl edilmemelidir. Ama diğer taraftan din ile yakın temasta olan ve dini hayatının her alanına yerleştiren, hatta dini yapma ve yaymayı gelir kapısı haline getirenlerin adı, dini bu kadar hayatına sokmayanlara nazaran yazında bahsettiğin hatalara/suçlara daha çok karışıyor. En azından son 15-20 yıldır bizim ülkemizde böyle. Belki daha da eskidir ama sosyal baskı ve teknolojiye bağlı gelişen medya sektörü nedeniyle artık gerçekler daha çabuk ortaya çıkıyor ve yayılıyor. Tabi ki dini bu kadar hayatına almayan kişiler de yapıyor bu hataları/suçları. Ama dini bu kadar özümser ve bütün ibadetiyle yaşar görünüp, diğer taraftan dinin yasakladığını yapanlar daha çok göze batıyor. Olmaması lazım ama konu dinenkadar gidiyor ne yazık ki... Evet dindar olan da olmayan da yapmamalıdır. Ancak dini hayatının her anına katan onunla yatıp onunla kalkan kişiler; dinin yasaklarını bu kadar kolay harcıyor, çocukların hayatını kararttıyorsa, dinin kişilere aktarımını sorgulamak gerekir. İnsanlara Allah korkusu aşılayan kişilerin bu korkusuzluğuna anlam verebilmiş değilim.
Yazdıklarımı sana muhalefet amaçlı değil bakış açına bunları da katmak istememdir. Sohbet için teşekkür ederim. Günün güzel geçsin dilerim. Sağlıcakla kalasın kardeşim
Sahir Neva
Teşekkürler abim güzel günlerimiz olsun sevgiler
uykusuzadam
Yazını okur okumaz yazış amacını anladım. Ancak yazında yola çıkış noktası yaptığın söylemlerle ilgili yaklaşımını yazarken belli bir kesime değil de genele hitap ediyormuş hissi yarattığın için ve tutup da birisi daha farklı ve ters ifadelerle cevap yazmadan konuyu yumuşatmak istediğim için bu yorumu yazdım.
Çünkü hassas noktalar bunlar. Kimin ne cevap vereceği belli olmaz.
Gerçi sen onlara usulünce cevap verecek bilgi ve donanıma sahipsin ki bunu her sohbetimizde fazlasıyla yaşadım, gördüm. Ama gerilim olmasına da gerek yok diye düşünüp yazdım açıkçası.
Anlayışın için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...