7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
831
Okunma
Öğle yemeği molasında Poe ve Kuzgunu konuk oldu duygularıma. Birkaç yalnızlık bölüşerek şiire protest bir hareket gösterdik. Dedim ki , ’’ Edgar, madem ki kuzgundan yalnızlığını geri istiyordun, o zaman ne diye şiirin ışıkları yüzyıllardır böyle ilk günkü ihtişamı ile parlıyor? İçimize saldığın o kanat sesleri birgün susacak mı?’’ Dedi Edgar, ’’ Hiçbir zaman!’’
Sonra, kuzgunun gölgesinde kaybolmuş ruhumun aldığı hazzın doruklarına varmak üzere iken tanıdık bir ses ile irkildim. ‘’ Neye gülüyorsun acaba Mehmet?’’ Elindeki lüks marka araba anahtarını gösterişli bir hava ile masaya bırakırken karşımdaki sandalyeye oturdu sırıtarak Mehmet. Soran gözlerle ona bakıyordum. ‘’ Elif, ne buluyorsun Allah aşkına şu şiirlerde falan? Seni hiç anlamıyorum.’’ Kızdım! Aslında çok kızdım. ‘’ Şu an benimle konuşurken memelerime bakmaktan kendini alamıyorsun ya Mehmet işte benim için de şiir öyle. Asla benim olamayacağını bildiğim halde Kuzgunun öyküsüne aynı hazzı duyarak defalarca kez seyirci oluyorum. Bazen şiirden öykü yaparlar yüzyıllarca nice acıların ilacı olur. Bazen de bir araba anahtarı ve iki meme eden bir adamı bir nefeslik dinlersin ve ruhunun acıdığını hissedersin. Bulduklarım arasından bunları seçtim Mehmet’’. ‘’ Elif, ben senin o şeylerine bakmıyorum, çok ayıp ama’’ . ‘’ Şiire ben bunu hiç yapmadım Mehmet. Ona her zaman dürüstçe ne hissettiğimi söyledim. Soru şu; sen beni bir gün anlar mısın? ‘’. ‘’ Elif, bak şimdi ya. E, cevap ne?’’. ‘’ Cevap Mehmet, Hiçbir zaman!’’
Deniz ...