- 576 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çanakkale Köprüsü Tartışmasına Farklı Bir Bakış
Çanakkale Boğazı’nı karşıdan karşıya bağlayan köprü hizmete girdi. Anadolu’yu Avrupa’ya bağladı. Yaklaşık dört yıllık çalışmanın neticesi olarak ortaya iyi bir eser konuldu. Bugüne kadar gemi, feribot ve tekne ile sağlanan ulaşım bundan sonra köprü ile sağlanacak. Hiç tereddütsüz güzel bir eser, güzel bir hizmet.
………………………….
En çok eleştiri konusu maliyetine yönelik. Geçiş garantili köprünün parasının halka ödetileceği, dövizle karşılanacağına yönelik. Nitekim son yıllarda bu şekilde ciddi yatırımlar yapıldı. Yollar tüneller, köprüler hizmete girdi. Bunlar kaçınılmaz ihtiyaç. Büyüyen gelişen Türkiye için geç kalınmış sayılabilecek projeler.
……………………….
Eleştiri anlamsız bu bakımdan. Yap işlet devret modelinde bu zorunluluk. Yapılan yol ve köprüyse araç geçişi, hastaneyse hasta garantisi vermek durumundasınız. Adam bedava yapacak değil bunu. Ya hazinenizin imkanlarıyla yapacaksınız veya bu yola başvuracaksınız. Önemli olan burada hesabı kitabı iyi yapmak. Mümkün olduğunca lüksten şatafattan kaçınmak, en az maliyetle kaça çıkar ona bakmak gerekir.
……………………….
Toplamda üç milyar euro mal olduğu, on iki yıl işletilerek bu paranın ödeneceği belirtildi. Günlük 45.000, yıllık 16 milyon 425 bin araç garantisi verildiği ve her aracın 15 Euro karşılığı geçeceği bilgisi verildi. Hesap ortada. Çarp böl topla çıkar 2.956.500 Euro. KDV eklendiğinde rakam açıklananla birebir tutmaktadır. Burada esas olan bu paranın altındaki bir rakamla biz bu köprüyü inşa edebilir miydik sorusudur. Mesela iki milyar euro ya yapabilir miydik Şunu da unutmamak gerekir zaten günlük 12000 araç geçmekte bu nedenle bu rakam dörtte bir oranında düşmektedir. Bir diğer husus dolar veya euro da enflasyona maruz kalmakta, bu on iki yıllık süreçte euro da değer kaybetmek durumundadır. Üstelik yatırımcı para kazanmak zorundadır. Hem ilerde günlük 12.000 olan araç geçişiniz belki de ileriki yıllarda yirmi yirmi beş bine çıkacak ve hazinenin külfetini biraz daha azaltacaktır.
………………………
Meselem köprü değil ancak köprü açılışı esnasında yapılan açıklamalara yöneliktir. İlk boğaz köprüsüne ilişkin olarak eğer o köprü bu yolla yapılsaydı Anadolu fakir kalmazdı, hazinenin parası oraya aktarılmazdı ifadesidir. Köprüyle Anadolu’nun fakir kalması meselesi nasıl bağdaştırılır anlamak zordur. İlk köprü olsa olsa bugünkü rakamlarla bir bilemediniz bir buçuk milyar dolarlık bir yatırımdır. Bu nasıl bir devlet ki bu kadarcık yatırım harcaması bir ülkeyi büsbütün etkiliyor, halkı fakirleştiriyor. Oysa aynı dönemde GAP için milyarlarca dolar, Elbistan Afşin Termik Santrali, Keban Barajı için on milyarlarca dolar para harcıyor hazineden bu devlet.
………………………..
Bu hesapların iyi yapılması ifadelerin yerli yerine oturması gerekir. Yapılanın iyi bilinmesi, yapanın iyi anılması gerekir.
………………………
Buradan bir konuya daha gelmek istiyorum. Gerek tarım, gerek sanayide bazı teşvikler yapılmaktadır. Altyapı alet ekipman teşvikleri. Yüzde elli hibe destekli. Yüzde elli vatandaştan çıkmakta yüzde ellisi de devletten. Bu oranlar değişebilir, bu mümkündür. Aynı ekipmanı vatandaş yüzde atmışla rahatlıkla edinir ve hazineden de hiç para çıkmamış olur. Firmalar yarısı devletten diye fiyatı yüksek tutmakta ve bu yolla hem devlet hem de vatandaş kayba uğramaktadır. Firmadan direk alım değil de doğrudan şahsa yönelik bu destek sağlanacak olsa devlet bundan en az yüzde otuz kırk kazançlı çıkar. Devlet dediğimiz halk. Yani biz. Bu millet. Devletçe yapılan tüm teşviklerin bu yönlü düşünülmesi gerekir.
...
Ayrıca KDV, ÖTV gibi indirimlerinin halka yansıyıp yansımadığı hususu da oldukça önemlidir. Bu uygulamaların halka mı yoksa firmalara mı yansıdığına bakmak gerekir.
Kemal SEYFİ
21.03.2022