- 266 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CELLADIN GÖZYAŞLARI Bölüm-7
CELLADIN GÖZYAŞLARI Bölüm-7
Hafsanur’un Konya Asayişten beklediği özgeçmişi öğlene doğru telefonuna geldi. Arkadaşları mükemmel bir iş çıkarmıştı. Akşama kadar zevkle çalıştı. Saat yedi buçuğa doğru toplanmaya başladı. Saat sekizde büfenin kapısını kilitlerken, Arkasından Vladimir’in sesini duydu,
‘’ Seni fazla bekletmediğimi umarım.’’
Hafsanur, Vladimir’e baktı ve
‘’ Önce bir tanışsak nasıl olur? Ben Hafsanur Yasemin Kara.’’
‘’ Evet, haklısın ben de Vladimir Cyrıl. Akşam yemeği yediniz mi?’’
‘’ Henüz yemeğe sıra gelmedi Vladimir.’’
‘’ Pastanenin yanı başında bir çorbacı var. Önce oraya girelim, sonra pastaneye geçeriz.’’
Çorbacıda bol sarımsaklı işkembe çorbası içtik. Fazla oyalanmadan, pastaneye geçtik. Vladimir,
‘’ Senin gibi kültürlü bir kızın buralarda ne işi olabilir?’’
‘’ Vladimir, sen vefa denilen bir şeyden haberin var mı?’’
‘’ Vafa?’’
‘’ Ben Ekrem Abinin çok iyiliğini gördüm. İki hafta önce beni aradı. Rahatsızlandığını ve bir müddet memleketinde dinleneceğini söyleyince, koşarak geldim. Burada bulunmam bundan ibaret.’’
Bir ara camdan dışarı bakarken dalıp gitmişim. Vladimir’in seslenmesi ile kendime geldim.
‘’ Ne o daldın gittin?’’
‘’ Düşünüyorum da daha birkaç gün öncesine kadar seni tanımıyordum. Birden hayatıma girdin. Kimsin, nesin anlayamadım gitti.’’
‘’ Kim olduğumu boş ver ben sana kim olduğunu soruyorum mu? Rusça merakın nereden geliyor?’’
‘’ Sadece Rusça değil İngilizce, Fransızca ve İtalyan’cayı ana dilim gibi konuşurum. Birazda Almancam var.’’
‘’Vay canına bu kadarını tahmin edemezdim. Birazda okuduğun kitaptan konuşalım.’’
‘’ Kramazov kardeşler den mi?’’
‘’ Evet, Bu kitap hakkında sana kısa bir bilgi vereyim. Ben de bu kitabı üç kere okudum. Bir arkadaşımın bana anlattığına göre, Dostoyevski, “Karamazov Kardeşler” isimli romanındaki, “herkesin herkese karşı sorumlu olması” fikrini Tikon Zadonki’den almıştır. Bu fikir Vladimir Soloviyov’un ‘hakikatin bütünlüğü’ fikriyle ve Fedorovich Fedorov’un ‘ortak eylem teorisiyle beslenmiştir. Romanda, Rahip Ambruaz ermişlik idealinde bu fikrin taşıyıcısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Rahip Ambruaz’ın temsil ettiği “sorumluluk” fikrinin, Dostoyevski’nin birleşik insanlık ülküsünde ne denli önemli bir role sahip olduğu, karakterlerin yaşadığı ruhsal dönüşümlerdeki etkisi ortaya koyularak, gösterilmeye çalışılacaktır.’’ Benim kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Gerisi sana kalmış bir şey Hafsanur.’’
‘’ İlginç bir bilgiye sahip oldum sayende. Bu kitabı daha dikkatli okuyacağım, sağ ol Vladimir. Ama bana bir şey sormayı unuttun.’’
‘’ Gerçekten mi? Ne sormayı unuttum?’’
‘’ Evet gerçekten.’’
‘’ Rusya’ya gittin mi?’’
‘’ Evet, dil öğrenmek için gittim. Moskova’da bir arkadaşımın yanına yerleştim. Üniversitede arkeoloji okuyordum. Hedefimde mesleğimde ilişkin araştırmalarda bulunmak ve o bölgedeki petroglifleri yani taş ve kaya üzerine yapılan çizimleri incelemek için Murmansk’a kadar gittim ve incelemelerde bulundum.’’
‘’ Vay be kızım sen neymişsin böyle? Pardon özür dilerim Hafsanur Hanım.’’
‘’ Boş ver ne dersen de keyfimi kaçıramazsın Vladimir.’’
Saatine bakan Hafsanur, vaktin bayağı geç olduğunu görünce ,
‘’ Artık kalksak nasıl olur Vladimir? Ha unutmadan bir dahakine hesaplar benden anlaştık mı? Cumartesi sabahı saat onda burada buluşuyoruz. Hadi yine iyisin yemekler benden. Seni öyle bir yere götüreceğim ki bayılacaksın. ’’
‘’ Büfe ne olacak? Açmayacak mısın?’’
‘’ Bir günde geç açalım batmayız ya?’’
‘’ Patron sensin anlaştık. Seni bu saatte taksilerle uğraştırmayayım izin ver evine bırakayım.’’
‘’ Neden olmasın?’’
Oturduğu binadan içeri girerken bir an için takip ediliyormuş gibi bir duyguya kapılan Hafsanur, ‘’ Galiba son zamanlarda paronayak oldum diye düşünmeye başladı. Başını sallayarak dairesinin bulunduğu kata doğru merdivenleri ikişer ikişer çıktı.
****
Vladimir’le eğlenceli bir akşam geçiren Hafsanur, Geç vakit eve döndü. Odasına girdikten sonra, vakit geçirmeden Büşra Amiri aradı,
‘’ Nasılsınız Amirim? Sizi akşam akşam rahatsız ediyorum, kusurumu mazur görün.’’
‘’ Rahatsız ediyorum ne demek kızım? Senden haber alamayınca çok tedirgin oldum.’’
‘’ Amirim, bütün dikkatimi işime verdiğim için sizle haberleşemedim. Vladimir’le oldukça yakınlaştık. Avucumun içine aldığımı sanıyorum. En kısa zamanda çözüleceğine inanıyorum. Gelelim iş konuşmasına? İlk yapmamız gereken bütün hava alanlarını uyarmamız gerekiyor. Kendisine dosyayı teslim ettim. O dosya yurt dışına çıkmamalı. Şimdilik benden bu kadar Amirim.’’
****
Üç günlük bir istirahatten sonra, beni işimin başında gören Güvenç bey, telaşla,
‘’ Neyin var kızım bizi çok korkuttun?’’
‘’ Hiç sormayın Güvenç Bey? Bir kazadır oldu işte.’’
‘’ Bu bana şimdi mi söylenir? Ne kazası?’’
‘’ Hamileyim efendim.’’
‘’ Nee? Ben şimdi dede mi oluyorum yani?’’
‘’ Evet, efendim.’’
‘’ Bak kızım, bundan sonra kendini yormak yok. Nazike’yi de senin yanına veriyorum. Senin ayak işlerine bakacak. Sana şimdi para da lazımdır. Şunu al bakayım yetmezse iste.’’
‘’ Ama Güvenç Bey?’’
‘’ Aması, maması yok. Ben ne dersem o. Ben torunumun sağlıklı doğmasını isterim.’’
****
Keşke daha erken buluşsaydık, Vladimir’le Kırık Tabağın önüne geldiğimizde, neredeyse öğle oluyordu. Vladimir içeri baktıktan sonra,
‘’ Bayağı sevimli bir yere benziyor.’’
‘’ İnşallah öyledir?’’ diye cevap verdim.
İçeri girdik, Vladimir yemekleri incelerken ben, tezgâhın arkasındaki esmer güzeli genç kadına,
‘’ İlhan Beyle görüşmek istiyorum. Kendisi burada mı acaba?’’ Diye sordum, Yan taraftaki kapının hemen yanı başındaki masada oturan adamı işaret etti. Birkaç adımda yanına vardım.
‘’ İlhan Bey, çok eskiden tanıdığım bir arkadaşımın tavsiyesi ile misafirimi Kırık Tabağa getirdim.’’
‘’ Sağ olun hoş geldiniz. Umarım arkadaşınızı mahcup etmeyiz. Kırık Tabağı tavsiye eden ortak arkadaşımız kim acaba?’’
‘’ Tuğrul Ahmet, ne yazık ki, yaklaşık dört beş sene önce, bir çatışmanın ortasında kaldı ve hayatını kaybetti.’’
‘’Duydum, yazık oldu zararsız bir adamdı. Allah rahmet eylesin.
‘’ Yapacak bir şey yok. Arkadaşımı daha fazla yalnız bırakmayayım. Size iyi çalışmalar.’’
Vladimir’in yanına gittim beraberce siparişlerimizi verdik.
Vladimir,
‘’Burada mı yiyelim, yoksa üs kata mı çıkalım?’’
‘’ Üst katı boş ver, burada yiyelim.’’
Yemeğimizi yerken, çalışan arkadaşlarla kısa zamanda ahbap olduk. Vladimir’in kırık dökük Türkçesi ile konuşması hepimizi güldürüyordu.
‘’ Burayı çok sevdim Hafsanur. Buraya daha sık gelelim.’’
‘’ Bu konuşma ile arkadaşlığımızın devam edeceğini mi ima ediyorsun?’’
‘’ Sence?’’
‘’ Bence ima ediyorsun, bende kabul ediyorum. Ama şunu bilesin ki göründüğüm kadar kolay kadın değilim.’’
‘’Hadi dediğin gibi olsun. Bende kolay erkek değilim.’’
Yemeğin üzerine yediğimiz revani tatlısı, adeta ağzımızın pasını aldı. Saatine bakan Vladimir,
‘’ Saat hayli geç olmuş. Beşte bir randevum var. Kalkalım mı?’’
‘’ Bir daha ne zaman buluşuruz?’’
‘’ Yarın bütün işlerimi hallettikten sonra, akşam 19 30 uçağı ile Moskova’ya uçacağım. Ancak on gün sonra, İstanbul’a dönüş yapacağım. Gelmeden seni ararım. Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?’’
‘’ Ekrem Abi gelince işleri ona devredeceğim. Sonrası da Allah’a kalmış bir şey .’’
Vladimir kısa süren bir tereddütten sonra telefon numaramı istedi. Bende ondan kendi numarasını istedim. Aralarına girmek için ilk adımı atmıştım. Bundan sonrası Vladimir’in bileceği işti.
Kırık Tabak’tan çıkarken, yemeklerinin gerçekten çok iyi olduğunda hemfikirdik. Beni Çapa’da bırakan Vladimir yoluna devam ederken bende eve doğru yürümeye başladım. Bu saatten sonra dükkân falan açamam. Eve gitmekten de, vaz geçerek Asayiş şubeye doğru yürümeye başladım.
****
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.