- 15163 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AynaYolu Kitabının Mukaddimesi
8 kitap kapağı da aynıdır sadece renkleri farklıdır.
Kapakta yer alan inanç ve ideoloji simgeleri ve ortasındaki kelime-i tevhit tasarımının açıklaması giriş kısmı olarak seçilmiş bir yazıyı okumaya başlıyorsunuz. Aman sıkıldık kelimeler aşina olduğumuz türden değil diyerek okumayı kesmeyiniz. Bu kitapta tarihin bu dönemine şahitlik etmiş bir gencin satırlarından sadırlara yol bulma telaşını göreceksiniz. Umuyorum devrin bu karanlık dönemine ışık tutmada refakatçiniz olabilirim. Bu yazı yazmayı planladığım AYNA YOLU kitabının bir özeti şeklinde tasarlanmıştır. Rabbim ömür verirse o çalışmanın da vücut bulmuş halini sizlerle paylaşacağım. 2015 ve daha sonraki baskıda kullandığım teşekkür önsöz ve öyle bir gençlik hayal ediyorum ki yazılarını aynen muhafaza ettim yeni kitaplarda. Okumaya başladığınız yazı AYNA YOLU kitabında yer alacak konular hakkında fihrist hükmündedir. ( Burada değinilmeyen, şartlar olgunlaşmadığı için kaleme alınmayan bölümler o vakit özgürce son dokunuşları yapılıp kitaba eklenecektir.)
*
Bütün inançlar ideolojiler hikmetler felsefeler vahiyler hepsi yaratıcıdan geldiği için “La İlâhe İllallâh Muhammedur Rasûlullâh” çevresinde ele alarak kapak tasarımını yaptık. Tahrif olmuş, değiştirilmiş, dönüştürülmüş inançların içerisindeki doğru bilgi arama telaşına da girmemek gerekir diye düşünüyorum. Ancak tasnif etmek açısından b ulunduğumuz noktayı sabit alarak hak dinin İslam olduğu düşüncesi ile diğer inançları ve ideolojileri inceleyebiliriz. Bu sayede insanlara olan saygımız sevgimiz fikirlere olan anlayışımız artacaktır. İnsanların birbirini amasız sevdiği bir dünya için mücadele ediyoruz. Kim neye inanırsa inansın insan olduğu için değer görmeli ve insanlar her neye inanıyorlarsa inançlarının gereklerini yerine getirmeli diye düşünüyorum. İnancım gereği Allah’ı yaratıcım kabul ediyorum ve benim Rabbimin kimsenin sevabına günahına duasına inancına ya da inançsızlığına ihtiyacı yoktur. İslam dinini kabul eden bir kişinin inandığını ifade ettiği dinin kurallarını ve uygulamalarını yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu aynı şekilde diğer inanç ve ideolojileri benimseyen insanlar için de geçerlidir. Bu sayede neye, neden inandığını bilen ve inancının gerekliliklerini yerine getiren bireylerin yaşadığı bir toplumu inşa etmiş oluruz. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Tercih etmediğimiz şeyler üstünlük sebebimiz olamaz. Dünyaya gelirken hangi milletten olduğumuzu biz tercih etmedik. O yüzden Türk olmamız Kürt olmamız Arap olmamız vb. üstünlük sebebi değildir. Ecdadımızla gurur duyabiliriz. Bizden önce güzel işler yaptıkları için insanlığa örnek oldukları için ancak şunu unutmayalım en güzel örnek dediğimiz insanlarda da kusur olduğunu günah olduğunu unutmayalım. (Peygamberler istisna, onlar ismet sıfatına sahiptir.) Severken ölçülü sevelim nefret ederken ölçülü nefret edelim Peygamber efendimizin s.a.v. hadis-i şerifine atıfla söylüyorum bu ifadeyi. Putlaştırdığımız insanlar gün gelir tağutlarımız olur ve bizi biz olmaktan çıkartan sebeplere dönüşürler. Denge insanı olan ve inandığını yaşama gayretinde olan bir nesli inşa etmeliyiz. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Dini değerleri kullanan güruhun gençler üzerindeki etkisi dinsizliğe sebep oluyorsa bu işin müsebbibi din değil onu tahrif eden güruhtur. Lakin günümüz toplumunda (2021) dinle insanı aldatanlar yüzünden insanlar koşa koşa dinden uzaklaşmaktadır. İki ay olmasına iki gün kalan yeni başladığım iş yerinde ikamet eden gençlerden eczacılık ve elektrik elektronik mühendisliği okuyan gençler bana gelip biri deist diğeri ateist olduklarını ifade ettiler. Gel zaman git zaman muhabbetlerimiz neticesinde ayrı zamanlarda çalıştığım yere gelerek biz tekrar Müslüman olduk dediler. Birkaç dakika önce tekrar İslam olma sebeplerini sorduğumda, söylemlerin yaşantıdaki görüntüsü şeklinde ifade ettiler. Şu an inançlarının gereklerini yerine getirme gayreti içerisindeler. Peki, yıllardır dini söylemi, imkânlarla harmanlayıp karşımıza mücahit çıkarma gayreti olanların devrinde inançsızlığın zirve yapmasında hiç mi payları yok. Elbette var. Bir vaiz müftü imam müezzin vb. düşünün. Cuma günü hutbeye çıkıp Allah, Peygamber s.a.v. dedikten sonra kredi çektiği para (riba, faiz) ile hayatına konfor kazandırdığı imkânlarına döndüğünde aslında ayeti kerimede de dendiği gibi (2:279) Allah ve resulüne harb ilan etmiş cübbeli ve taylasanlı olarak yerini belirtmiş olmaktadır. Bu yüzden söylenenlerin toplumda bir karşılığı oluşmamaktadır. Kulaklar doydu gözler aç… İnsanlar söyleyen anlatan değil yaşayan insan görmek istiyor. İnanıyorum öyle bir dönem de gelecektir. Karanlığın en güzel tarafı aydınlığın habercisi olması cihetiyledir. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Dilsiz şeytan olmak devrimizin en büyük hastalıklarından. İnsanların ayrışmasından beslenenler toplumu böldüğü için toplum sevginin körleştirici etkisine kapıldığı anları yaşarken önünde gerçekleşen olaylara kör kalabilmektedir. Bir şeyi görememe sebebinin uzaklık değil fazla yakınlık olması gibi… Sevgi bu yakınlık örneğinde olduğu gibi körlük noktasına insanları çekmektedir. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
AYNA Nedir? Kimdir?
Ahmet, Yasemin, Nilüfer, Ahmet Rasih… İlk harf ile başlayalım. Neşet ettiğimiz yer dergâh olarak da kullanılan bir evdi. Allah zikrini cehri şekilde( atletimiz ruhun gözyaşları ile giyilemez hale gelene kadar) vird edinirdik. Kendi çapında ilme ilgili bir aile çocuklarının da benzer kapıları aralayarak ruh yolculuğu yapsın diye medrese yollarını gösterdi. Yıllar içerisinde sarf nahiv vb. okumaların ardından, yolculuğun bir sonraki durağı fünûn-u müsbetenin ulûm-u diniye ile birlikteliğine kapılar aralayacak elektrik elektronik mühendisliği bölümünün okunması oldu. Okul ile birlikte dernek tarikat vakıf cemaat sivil toplum kuruluşlarında vb. dini faaliyetlere katılarak hayatın içinde yolculuk peyleme, kendini bulma çabaları hız kazanmıştı. İlahiyat bölümü okumanın maksadı da bu duraklardan bilgiyle geçmekten gayri bir şey değildi. Bilginin uygulama sahasında 1997 senesinde başlanılan nakşi usulü vird ile seyru süluk yolculuğu başlamış, farklı metotlar farklı tarikatlarden uygulanarak nakşi kadiri vb. 2018 senesinde intisap edilen yollardan birinin temsilcisinin ifadeleriyle (gelinen noktada bir şeyhe gerek olmadan yolculuğa devam edebilirsiniz) virdimiz, tarikat usullerinde noktalanmıştır. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Dünyada amaç ve araçlar yer değiştirdiğinde dünyadaki yaşamı tehdit eden en büyük düşman haline geliyor insan doğrudan ya da dolaylı bir şekilde. Ev sahibi ve misafir olmak hakkında birkaç kelime ile ifade edeceğimiz örneği okumak üzeresiniz. Sizler i düşünmeye edinilen bilgi ile tefekkür etmeye ve kabiliyetiniz ölçüsünde hareket etmeye davet ediyorum. Dünyadan hayvan ırkından bir ırkı çıkartırsak mesela arı ırkını, dünya birkaç hafta içerisinde yok olur. Çünkü arılar tarımsal bitkilerin tozlaşmasını sağladığından dünyadaki yaşam için hayati önem arz etmektedir. Ancak dünyadan insan ırkını çıkartırsak dünya daha yaşanılır bir yer olur. Balta girmemiş orman örneği verilebilir. Bunun sebebi hayvanın bu dünya için yaratılmış olmasıdır yani ev sahibidir. Ev sahibi evden çıkarsa düzen bozulur ancak misafir evden çıkarsa evde bir değişiklik olmaz. İnsan bu dünyadan ayrıldığında negatif anlamda evde hiç bir değişlik olmaz. Hatta dünya daha yaşanılır bir yer haline gelir dünyadaki yaşam için amazon ormanları örneği tabi insanın girmediği bölgeler. Dünyayı amaç haline getiren gafil insan misafirliği o kadar ciddiye alır ki çevresinde ebedi yaşayan hatta iki yüz yaşında kimse görmediği halde sanki ebedi yaşayacakmış gibi mal istifleme telaşına girer ve sistemi bozar. Bu duygu insanın içindeki ruhun ebedi olmasından kaynaklanmaktadır. Burası beden gömleği ile yolculuğumuz tamamlanana kadar misafirlikte olduğumuz bilincini koruma alanımızdır. Buraya kadar yolculuğumuza eşlik ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Az kaldık kitap satır satır dertlerimizi sizlere ulaştıracak. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Kabirde sorulara cevap verecek olan bedenimiz değil ruhumuzdur. İslam’ı beynimizde bir bilgi olarak değil ruhumuzda yaşantı olarak bulundurmalıyız ki kabirde sorulacak Rabbin kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? Kitabın nedir? Sorularına cevap verenlerden olabilelim. Bu bölümün bir diğer başılığı da kalbinde Müslümanlardan hiç kimseye karşı en ufak bir kin tutmayan ve Allah’ın verdiği herhangi bir nîmet ve hayırdan dolayı da kimseye aslâ hased etmeyen sahabinin cennetle müjdelendiği hadis-i şerif hakkındadır. Kulak kesilelim. Enes b. Mâlik r.a. anlatıyor. “Şimdi yanınıza cennetlik bir adam gelecektir.” dedi Peygamberimiz s.a.v. bir de baktık ki Ensâr’dan, abdest suyu sakalından damlayan ve ayakkabılarını sol eline asmış bir adam çıkageldi. Ertesi gün olunca Peygamberimiz s.a.v. yine evvelki gibi söyledi. Bu adam yine önceki gibi çıkageldi. Üçüncü gün Peygamberimiz s.a.v. yine aynı sözü tekrar etti ve yine aynı adam ilk hâliyle geldi. Peygamberimiz s.a.v. kalkınca Abdullah bin Amr r.a. o adamı takip etti ve ona: “Ben babamla münâkaşa ettim, üç gün onun yanına gitmeyeceğime yemin ettim. Bu zaman zarfında beni evinde misafir eder misin?” dedi. Adam da kabul etti.
Daha sonra olanları, Abdullah bin Amr r.a. şöyle anlattı:
“Üç geceyi onunla bir arada geçirdim. Fakat gece boyunca uzun uzun ibadet ettiğini görmedim. Ancak fecre kadar, zaman zaman uyanıp zikretti ve tekbir getirdi. Onun hayırdan başka bir şey söylediğini de işitmedim. Üç gün geçince sanki onun amelini küçümser gibi oldum ve dedim ki:
«Ey Allah’ın kulu! Babamla aramda bir ihtilâf yoktur. Fakat Peygamberimizin senin için üç kere; “Şimdi yanınıza cennetlik bir adam gelecektir.” buyurduğunu işittim. Üç defa da sen çıkageldin. Ne gibi ameller işlediğini öğrenmek için senin yanında kalmak ve seni örnek almak istedim. Fakat senin büyük bir amel işlediğini de görmedim. Seni Rasûlullâh’ın söylediği mertebeye ulaştıran amel nedir?»
O zât: “Şu gördüğünden başkası değildir.” dedi.
Fakat ben ayrılmak için döndüğümde ardımdan seslenerek dedi ki:
“Evet, benim amelim, senin gördüğünden başkası değildir. Ancak ben Müslümanlardan hiç kimseye karşı kalbimde en ufak bir kin tutmam ve Allah’ın verdiği herhangi bir nîmet ve hayırdan dolayı da kimseye aslâ hased etmem.”
Bunun üzerine: “İşte seni o dereceye ulaştıran bu hâlindir.” dedim. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 166.) Helallik başlığını dolduran kelimelere geçmeden şunu da ifade etmek istiyorum. Zulme ses çıkarmayan dilsiz şeytanlar hesaplarını vereceklerdir. Vesile olan sebep olan yapan gibidir. Bizler bu imtihanın sabredenlerindeniz inşallah. Önümüzde daha ne sıkıntılar var Allah bilir. Rabbim her bir imtihanında rızası istikametinde yol tutabilmeyi cümlemize nasip etsin. Hayat bu işte, geldik tertemiz, kirlendik (insan olmamız hasebiyle) ve arınma gayretiyle tertemiz gitme niyetindeyiz. İtirafçılara da zalimlere de dilsiz şeytanlara da hakkımı helal ediyorum. Bunlar Rabbimin bir imtihanıydı derinleşmemiz için, kendisine daha yakın olmamız için. Bundan sonra bu zulme sebep olanlar susanı ile konuş anı ile zulmedeni ile hepsi düşünsün hallerinin nice olacağını. Rabbim münafık olanları istisna Müslüman olanlarını affetsin münafık olanlarından ise imanlı olmalarını murat ettiklerine Rabbim iman nasip etsin ve onları da affetsin. İşte geldik gidiyoruz. Neden geldiğimizi hatırladık. Nereye gittiğimizi hatırladık. Nasıl gitmemiz gerektiği ile alakalı yatırımlarımızı yaptık. Bizden selam olsun insanlığa. Bizim dönemimizde olanlar kadar zulüm hiç bu denli zirvede yaşanmamıştı diyebiliriz. Ancak bizden sonra bugünü görseydin Ahmet Ceylan böyle demezdin diyeceğiniz günler de gelebilir. (Allah-u âlem) Rahatlığın imtihanının dönemine denk gelebilirsiniz. İşte en çetin imtihan o vakit sizi bulacaktır. Biz illet kıllet ve zilletin her biriyle ayrı ayrı sınandık sınanıyoruz. Rahatlık imtihanı içerisinde olmak en çetin sınav çünkü sınavda olduğunun farkında olmaz insan. Epey yorucu bir bölüm olmuş olmalı yorgunluğunuz okuduğunu kitabın köklerinin içini sızlattı. Az kaldı kitap başlamak üzere. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
İnsan kelimesinin kökeninde yatan anlam üzerine bir bölümü okumaya başlıyorsunuz. Ne kadar da çok ben ben dediğine takılmayın yazanın, aldanmış ama aldatmamış bir yolcu olma gayretinde olmasındandır. İnsanın unutkan olması ruhlar âleminde Rabbini rab olarak kabul ettiğini unutması ile alakalıdır. Unuttuğumuz şeylerin hatırlanması yolculuğu aslında bizimkisi. Önceden insanların bir kusurunu bir hatasını gördüğümde kelimelerle dövmenin peşine giderdim. Daha sonra baktım ki bu bana anlık ego tatmininden başka bir şey sağlamıyor. Hatamı anladım şimdilerdeyse hata aramak maksadıyla insanlara bakmıyorum lakin bir hata görürsem de o bende var mı ondan nasıl ders çıkartabilirim şeklinde yaklaşıyorum. Bu sayede hem suizana girmemiş hem de gıybet etmemiş iftira etmemiş oluyorum. Yani günahtan uzak durmaya gayret ediyorum. Bu sayede kendi yolculuğumuza bir tuğla daha eklemiş oluyoruz. Günahlarımızın endişesi pişmanlığı demek ki Rabbimize karşı o kadar da mahcubiyet oluşturmuyor olacak ki başka günahlar gözümüze çarpıyor. Rabbim bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz bütün kusurlarımızı affının genişliği enginliği nispetinde hepimizi bağışlasın. Amin amin amin. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Ağlaman gerektiği zaman ağla erteleme ama ardından gül ki hayat yaşanılır olsun hayatı yaşa ki hayatta olanları yasatabilesin. Pek çok defa hayatta ağladım ardından güldüm şu anda güldüğüm gibi belki bundan sonra tekrar ağlayacağım ama tekrar güleceğim. Hayat ağlama ve gülüme serüveninden ibaret… Ağlama sınırında kalırsan ağlayarak ölür gidersin. Ağlama gülme ağlama gülme ağlama gülme serüvenini devam ettirirsen hayatın boyunca da hayatın sonunda da gülen olursun. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Bir hikâye yazmayı planlıyorum AYNA YOLU kitabı için. Buraya unutmamak için notumu bırakıyorum. Şayet ömrümüz vefa etmezse, imtihanı kadar kalemi de kuvvetli karındaşımın hikâyeyi vücuda getireceğini ümit ederim. Bir adamın günlük yaşantısı anlatılır. Okuyucunun yaşantısında kendini bulduğu rutin birkaç gün… ardından kaçırılır ve eziyet edilir uzun uzun bu eziyetler işkenceler anlatılır. Sayfalar sonra adamın aslında katil cani ahlaksız bir kişi olduğu anlaşılır ve bu kısımda da işlediği suçlar detaylı bir şekilde anlatılır. İnsanlar hikâyenin başında sayfalarca acıdıkları merhamet ettikleri bir adama nasıl bakacaklarını şaşırırlar. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Gözyaşının yolculuğunu bilir misin? Bir dertli insan çocuğuyla genciyle yaşlısıyla hüzünlenir gözü yaşarır. O gözyaşı buharlaşır gökyüzüne çıkar, dua olur. O dua karşılık bulur rahmet olarak damla damla yağmur yağmur yeryüzüne iner kimine rahmet olur kimine bela. Bu bölümün devamı AYNA YOLU kitabında…
*
Hani köprüye girmeden önce son dönemeç vardır sonra dönüş yoktur işte o noktadasınız. Bu bölüm sizi çizgimiz şiiriyle bizim 2021 dünyasına bırakacak ta ki kitabın kapağını kapatıp bizi boynu bükük bırakana kadar. Bizim boynumuzun büküklüğü dönemimizde yaşadıklarımızı şiirle ifade etme gayretimizin nesliniz tarafından karşılık bulup bulmaması ile doğrudan alakalıdır. 2021 Aralık ayının başlarında son şiirimi (Çizgimiz, 7’li hece ölçüsü ile) kaleme aldım ve yazı faslını tekrar açana kadar noktayı buralara bir yere bırakıyorum. Son şiirimiz; serüvenimizi ve kâinatın yaratılış aşamalarına atıfları olması cihetiyle şiirden kastın yerini bulduğunu göstermektedir.
Kalu bela yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
Ana rahmi yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
Anadolu yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
Kâinattır yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
Cennettedir yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
Vahdettedir yurdumuz
Din-i İslam yolumuz
Şeriattır doğrumuz
Severiz Muhammed’i s.a.v.
*
Bu satırları Rabb’imi Rabb olarak kabul edişime ve elçisi efendim Hz Muhammed’i s.a.v. peygamber olarak kabul edişime delil olsun diye yazıyorum. La İlâhe İllallâh Muhammedur Rasûlullâh.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.