Üç Silahşörler
Üç Silahşörlerin öyküsü;
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde üç tane silahşör varmış. Ama bakmayın onların silahşör dendiklerine. Ne silahları varmış, ne kılıçları, nede koruyucu zırhları. Ama onlardan daha güçlü kalemlere sahiplermiş. Çünkü tüm bilgelikler o kalemlerde toplanırmış. Kalemler bir yazmaya başladıklarında, karşılarında ne top kalırmış, ne tüfek. Bütün düşmanları altüst olur, ne yapacaklarını bilemezlermiş. Bu güç o kadar kuvvetliymiş ki hiçbir güç karşılarında duramazmış.
Efsaneye göre, dışardan bakanlar bunları bir şeye benzetemezlermiş; biri 75, diğeri 61 , öteki 23 yaşında. Hadi 23 yaş neyse, genç, yakışıklı, hüzün ve neşe bir arada, ya ötekiler: sadece iki yaşlı adam. Garip bir durum. Haklılarda.
Ne arıyorlar o gencin yanında? Herkes dengi dengine. Bir türlü çözemezlermiş bu sırrı. Niçin hep bir aradalar? Niçin bu kadar güçlüler? Bilemezlermiş tabi ki hepsinin özel güçleri olduğunu. Ruhsal dünyaları o kadar zenginmiş ki, bir araya geldiklerinde kendilerini aynı yaş da hissederlermiş. Yaşın ne önemi var derlermiş. Önemli olan beyin yaşı. O zaman güçleri doruğa ulaşır, kimse duramazmış onların önünde.
Sanki efsunlanmış gibiymişler. Her birinin bir sihri varmış. Ve bu sihri şimdiye kadar çözen olmamış. Neymiş bunları birleştiren ortak yönleri? - Şiir, roman , edebiyat dünyasında birlikte yolculuğa çıkarlar, bu yolculukta olağanüstü şeyler yaşarlarmış. Neler anlatmazlarmış ki birbirlerine. Bazen fikirler çarpışır, kılıçlar çekilir, sonradan kıyamazlarmış birbirlerine ve muhakkak bir uzlaşıya varırlarmış.
Onların dünyasında , tanrılar, ölüm, yokluk, hiçlik, varlık, yaşam, esaret, özgürlük, nefret, ihanet, yanlış ve doğru, sevgi, aşk, güven, hoşgörü, sömürü, emek, hümanizma birlikte yolculuğa çıkarlar, birbirleriyle çarpışırlar, kimi kavanozun içini boylar, kimi dışarı çıkar, sanki üçüncü dünya savaşı kopar ve sanki bir kasırga onları bir yerlere savurur ve sonuçta kocaman bir sessizlik ve yalnızlık içinde her şey sakinleşir, birer birer yerlerini bulurlarmış.
Tüm yaşamın soytarılıklarına karşın, en büyük güçleri sevgiymiş. Duydukları sevgi o kadar güçlüymüş ki dostluğun gerçek kavramı bu sevginin içinde saklıymış.
Birlikte hayallere dalar, gelecek güzel günler, güzel beraberlikler hayal ederlermiş. Çünkü onların gücü tek bir vücut olur, birbirinden ayrılmazmış.
Biri gezgin, başıboş bir serseri, maceranın her türlüsünü seven, dünyayı gezip duran, doğada huzur bulan bir ihtiyarmış. Yaşayıp gördüklerini tek tek dostlarına aktarır, gezdiği diyarları anlatırmış.
Diğeri o kadar donanımlıymış ki her güçlüğe karşı koymasını bilir, bütün engelleri ortadan kaldırırmış. Şiirleriyle ünlenmiş, adeta ünü kaf dağlarını aşmış, bütün dünyaya yayılmış.
Üçüncü silahşör çok özelmiş. Tüm olağanüstü özellikleri üzerinde toplamış. Bohem yaşamayı sever, özgür takılırmış, kimse onu baskı altında tutmaya cesaret edemezmiş. Kalemini aldı mı bir kez eline kimse karşısına çıkamazmış. Şiirlerinin lezzeti o kadar ün salmış ki, herkes okumaya bayılırmış.
Her üçünün de istediği bozulmamış bir arkadaşlık, güven duyulacak bir sevgi ve içten paylaşımmış.
İşte bu yüzden bu üç Silahşör bir araya gelmiş ve bir güç oluşturmuşlar. Bir sihrin büyüsüne kendilerini kaptırmışlar. Bir araya geldiklerinde dünya umurlarında olmazmış. Her biri özgürce fikrini söyler, içinden geldiği gibi düşünür ,kederlerini, sevinçlerini paylaşır , ÖZGÜRLÜK ülkesinde mutluluğu ararlarmış. Kimse bu ülkenin sınırlarından girmeye cesaret edemezmiş. Çünkü onlar üç silahşörlermiş. Devamı zaman ilerledkçe dostlarım . 29 Kasım 2020 Eskişehir