- 472 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Toplanma koğuşu
Yaklaşık beş saate yakın kaldık toplanma koğuşunda...
Tamı tamına kırk kişi vardı. hemen her meslek grubundan, her unvandan, öğrencisinden askerine, rütbelisinden erine, Müftüsünden vaizine, imamından öğretmenine, infaz kâtibinden, icra müdürüne, bir eksik kalmıştı galiba infaz koruma memuru ve cezaevi müdürü, onu da biz tamamladık, günlerce bu daracık koğuşta tutuluyormuş bu insanlar, Acımasızca, ama en ufak bir isyan, öfke ve kin yok içlerinde kimselere karşı.
Daracık mekanda kıt imkanlarını paylaşırlarken birbirleriyle en ufak bir tereddüt yok yüz ifadelerinde, gülümseme ve tebessümden başka.
Kimdi bunlar? Niçin ve nasıllar arasında, Alınlar seccadeye değerken yüreklerdeki huşu sanki dışa vuruyor, ’’bizler masumuz. sizin aradıklarınız biz değiliz’’ dedirtecek şekilde ’’Ey yüce Allah’ım halim zatına malum’’ Ümidi ve teslimiyeti içerisinde kırk insan, Yüzlerde tertemizlik,
lisanı hallerinde mütedeyyin, hal ve tavırlarında karıncaya basma korkusu ile atılan adımlarda titizlik, konuşmaları ve hitaplarında hassasiyet karşısındaki insanın kalbine sirayet edecek haşiye ’’üslubu: ainesidir insan’’ inceliğinde,. Görevli Memurlara çok şeyler sormak durumunda oldukları halde bir şeyler söylememek için sıkıntılarını içlerine gömecek kadar sabır ve hoşgörü kültürü ile dolu, birbirlerini dinlerken acılardan gözlerinden yaşlar akıtan yufka yürekli, dertlerini bir kenara itmiş başkasının dertleri ile hemhal, paylaşan acıları.
Bu insanlardan isyan beklemek olsa olsa ancak aklını yitirmişlere hasta ruhlu, veya tamamen kötü niyetli şeytan ruhlu yapılara has bir durum. Bu insanlara terörist diyebilmek ’’olsa olsa Bakırköy ruh ve sinir hastanesinde zincirlerle bağlanmış dokunduğun zaman karşısındakini parçalayacak kadar vahşi, haya ve edep terbiyesinden nasibini almamışlara mahsus durumda olanlara has davranıştır’’ demekten kendini alamıyor insan.
Karsta görev yaptığım sırada yapımına başlanılan T Tipi ceza evi hızla iki yıl içerisinde bitirilmiş adeta toplu bir kıyımın önceden planlanarak bu güne hazırlanmış ve ilk misafirlerinde yine kendi içinden seçmiş bir bina. ilk tutukluları Kars’ta görev yapan Hakim ve savcılardan oluşturulmuş kalabalık tutuklu gurubu.
Öyle hızlı bir şekilde bitirilerek teslim alınmış ki Müteahhit firmadan her taraf yarım yamalak suları akmayan kapıları kapanmayan elektrik sistemi doğru dürüst çalışmayan, sadece görsele hitap edecek şekilde boyanıp cilalanıp teslim edilen bir bina. ’’Ben eğer görevde olsam da bu binayı teslim alma heyetinin içerisinde bulunsam hakkımda kim bilir kaç kez soruşturma kovuşturma ve yargılama açılırdı’’ demekten kendimi alamıyorum.
Saatler 16 gösterdiğinde kapı mazgalından gardiyan bizim isimlerimizi okuyarak eşyalarımızı toparlayarak beklememizi söyledi biz kısa süren misafirliğimiz içerisinde bizleri gayet samimi olarak karşılayan buradaki kısa sürelik arkadaşlarımıza veda ederek kapının açılması ile birlikte koğuş dışına çıkarıldık.
Her giriş çıkışımızda aynı tavır ve ayni hitabet şekli hiç değişmeyen, Eşyalarımız kirli poşetlere basılmış, koltuk altımıza nevresim ve battaniyeler sıkıştırılmış doğu sürekli kalacağımız koğuşa. Önümüzden ve arkamızdan bizi takip eden iki gardiyan askeri bir disiplin içerisinde sağa sola bak kimse ile konuşmak görevli memurlara soru sormak onlarla konuşmak yasaklar arasında 6 arkadaşımla birlikte kalacağımız C 11 koğuşuna alınarak kapılar üzerimize kilitlendi.
Yaklaşık 45 gündür ailemden haber alamıyordum, Eşim çocuklarım ne durumda ne haldeler, Sanki dağlar üzerime yığılmış altında canım çıkmak üzere, son sözlerimi mırıldanıyor dilim, Eşim gözünün yaşı küçük oğlum gözleri yaşlı baka kalışlardı arkamda, Tutuklanarak kollarımız kelepçeli polislerin nezaretinde ceza evi araçlarına bindirilsen gördüğüm halleri hiç gitmiyordu gözümden, Eşim gelinim ve çocuklarım feryat içinde, Bir soykırım yaşanıyordu adeta bir dönemin bütün kirli ne kadar pis işleri var ise yığın yığın göz altına alınan tutuklanıp hapishanelere doldurulan insanların üzerine yüklenmişti artık, Ne bir dost, ne bir kardeş, nede akraba kalmıştı arkamızda,
Gözlerinin yaşı ile sonu belirli olmayan karanlık bir geleceğe. eşimi üç çocuğumu iki gelinimi bırakıp girmiştim bu karanlığa, Umutlar karlı dağ, hayaller olmayacak hülya, Artık geçmişle hesaplaşma başlamıştı, Vicdan benden hesap soruyor; Sanırsın son nefesimi henüz vermişim vicdanım karşımda bana bütün geçmişi gösteriyor perde perde yer zaman dakika dakika, hiç birbirinden şaşmayan, unuttuğum hiç bir hareketim yok hepsi ,hafızamda, çorap söküğü gibi ucu vicdanımın elinde bir taraftan sarıyor diğer taraftan soruyor, her yaşadığım olayın zanlısı ben , mağduru karşımda, Suallerin ardı arkası gelmiyor. Yedi yaşımdan o güne gelinceye kadar, yaptığım iş yediğim aş, kırdığım kalp, aldığım ah, akıttığım göz yaşı, Okşadığım kuzu, sevdiğim sevmediğim, bütün ölmüşler bütün diriler, hasılı vicdanımla benim aramda neler kimler varsa tamamı orada, ben yalnız yapayalnız.
Günler karanlık gecelere gebe, her karanlık gecede bir kabus doğuyor, arka arkaya, hayalimi; gulyabaniler kaplamış, cadılar, firavunlar, nemrutlar, akla hayale gelmedik zalimler hepsi toplanmış, Nemrut ateşini yakmış, firavun sihirbazlarını toplamış, Eblehe fil ordusu hazırlamış, ebucehil kuyular kazmış, Ebulehep panayırları dolaşıyor, kisranın sarayı şamdanlarla donatılmış, son vuruş bekleniyor, nasıl bir son vuruş olacak
YORUMLAR
Yüreğinize sağlık hocam
İlginç ve aci
Bir roman okuyorum.
Tipki yabancı romanlarda okuduğum ceza evi notları, olayları gibi.
Saygılar.
türkü diyarı
Nadide yorumlarınız bizi ziyagesi ile memnunetti
Allah razı olsun
iyi akşamlar