- 314 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖNYARGI
Önyargı, insana doğru düşünme olanağı tanımaz. Önyargılı olmak, peşin hükümlü olmaktır. Önyargılı olduğumuzda belki de hiç tanımadığımız, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz veya bildiğimizi sandığımız olaylar ve insanlar hakkında bazen hiç araştırmadan, bazen de başkalarının dolduruşuna gelerek, peşin hükümle olumlu ya da olumsuz kararlar veririz. Zamanla, verdiğimiz kararların yanlış olduğunu anlasak bile, artık iş işten geçmiştir ve yapacak bir şey kalmamıştır. Sadece, acı bir burukluk kalmıştır içimizde.
Aslında önyargılı hareket etmek, kişiliği gelişmemiş insanlara özgü bir durumdur. Sözlerimizle demokrasi havarisi kesiliriz, davranışlarımızla karşıt düşünceye bir türlü tahammül edemeyiz. Onu dışlar, onun hakkında egolarımızın da etkisiyle önyargılı oluruz. Çevrenize bir bakın, herkes birbiriyle kavgalı gibi. Hoşgörü kültürü sözlerimizde, inancımızda var, ama davranışlarımıza pek yansıtamıyoruz. Her meslekten hepimiz bu durumun az ya da çok içindeyiz.
Yıllar önce bir öğrencim hakkında “okuyabilme ve bu yolla meslek sahibi olma” konusunda hep olumsuz düşünmüştüm. Okuması zor dediğim bu öğrencim, günün birinde karşıma bilgisayar mühendisi olarak çıktı. Bana da yardımcı oldu ve bilgisayar kullanmasını ve bilgisayarın birçok inceliklerini ondan öğrendim. Hoşgörüsüne sığınarak öğrenciliği ile ilgili geçmişteki düşüncelerimi kendisine açıkladığımda, gözlerindeki anlamlı bakışı asla unutamam. Ne kadar da utanmıştım o zaman!
Hâlbuki ilkokul yıllarımda okuduğum bir hikâyeyi, o çocukluk yaşımda bile, hayatım boyunca kendime düstur edineceğime söz vermiştim. Hiç kimse hakkında önyargılı olmayacaktım. Ben de sözümü tam anlamıyla tutmuş sayılmam. Hikâye, biraz puslu da olsa hatırlayabildiğim kadarıyla şöyleydi:
“Çok uzaklarda bir ormandaki kulübede, kocası birkaç gün önce ölmüş hamile bir kadın yaşardı. Yapayalnız ve kimsesiz. Küçücük bir bahçesi vardı. Bu bahçeden topladığı sebze ve meyvelerle hayatını sürdürür, ormandan topladığı çalı çırpıyla da ısınırdı. Günün birinde kulübesinin yanında yaralı bir gelincikle karşılaştı. Gelinciğin durumu çok kötüydü. Hemen onu yanına aldı ve evine götürdü. Yaralarını sardı, karnını doyurdu. Kısa sürede iyileşti gelincik. Evden ayrılmaz oldu. Kadın da alışmıştı gelinciğe. Böylece yalnızlığını da gidermiş, kendisine bir can yoldaşı bulmuştu. Aylar geçti. Günün birinde kadın doğurdu. Nur topu gibi sağlıklı bir çocuğu olmuştu. Artık evde üç kişiydiler. Kadın yine de gelinciğe çocuğunu pek yaklaştırmıyordu. “Ne de olsa yabani bir hayvandır, çocuğa zarar verebilir” diye düşünüyordu içinden. Günlerden bir gün ormana odun toplamak için evinden ayrıldı. Çocuğunu kundakta bırakmıştı. Çabucak odunları topladı. Aklı çocuğundaydı. Hemen eve dönmek istiyordu. Evin kapısının önüne gelince eşikte ağzı kıpkırmızı kanla kuyruğunu sallayarak kendisini bekleyen gelinciği gördü. Beyninden vurulmuşa dönmüştü kadıncağız. Sırtındaki odunları yere atarak acı bir çığlık attı ve eşikte oturmakta olan gelinciğe, elindeki baltayı var gücüyle indirdi. Parça parça olmuştu zavallı gelincik. Sonra hışımla içeri girdi, mışıl mışıl uyuyan çocuğunu gördü. Çocuğun yanında gelincik tarafından parçalanmış büyük bir yılan ölüsü vardı.”
Öğrencilik yıllarım boyunca, hep bu kadının sonraki hayatını merak ettim. Önyargılı bir anlayışla, çocuğunu kurtaran gelinciği öldüren kadını. He yazık ki hikâyenin devamı yoktu.
Biz insanlar, eğer karşımızdaki bireylerde hep olumsuz yönler ararsak, çok kolay buluruz. Olumlu yönler ararsak, olmasa bile olmasına neden oluruz. Sonuçta karşımızdaki de insandır. O da bize karşı kendisini yargılayacak ve olumlu düşünmeye başlayacaktır. Fakat bu hoşgörü, sabır, eğitim ve özellikle de pozitif düşünmeye bağlı olsa gerektir.
Doğal olarak, insanlık değerlerine önem vermeyen ve insanlıktan nasibini alamamış, her an suç işlemeye meyyal bireyler, birinci derecede o toplumun sorumluluğu altındadır. Bu tür bireylerin azalması, ancak toplumsal duyarlılık, toplumsal hoşgörü ve toplumsal eğitimden geçmektedir. Bu konuda her kurum ve birey sorumluluk almalıdır.
Önyargılarımız bizi her zaman yanılgıya götürür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.