- 533 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Paylaşmak
PAYLAŞMAK
Sevgili dostum,
“Paylaşmak” güzel bir kelime ama ne yazık ki, gördüğüm kadarı ile insanlar artık sevdiği şeyleri paylaşmayı sevmiyor. Sevgiler sadece alay etmek için, mal mülk biriktirmek de insanlara hava atmak için. Öyle seviyesiz insanlar var ki, insan onlarla dar yolda bile karşılaşmak istemiyor “paylaşmayı sevmedikleri için sevilmeyen insanlar” ile karşılaşmak bile istemiyor insan. Durmadan kendini ve ailesini öven, överken de aşırıya kaçtıkları için komik duruma düşen insan o kadar çok ki. Bunlar güzel komedi hikayeleri olur. İlerde onu da yazarız.
Sevgili dostum,
İnsan sevdiği şeyleri imkanları ölçüsünde paylaşmadığı müddetçe olgun insan olamaz. Olgun insanın özelliği maddi ve manevi sahip olduğu şeyleri paylaşması. İnsan olmamızın gereği başkalarını mutlu etmek gerekir. Ama bizler inatla insanları mutsuz etmek için çaba harcıyoruz.
Sevgili dostum,
İnsan çok okuyunca bu güzel kitapları sevdikleri insanlarla paylaşmak istiyor ama çok zaman aile, iş akraba çevresi okumayı sevmediğinden paylaşmamızı da istemiyor, sevdiğin bir bölüm okumak istesen “sus” derler. Okuyup sadece bende kalması da bilginin israf oluyor. Paylaşmak lazım bilgiyi de sevgiyi de maddi imkanları da.
Sevgili dostum,
Mesela bir kitap okuyorum. “Tam da şu gence göre bir kitap. Okusa faydalanacak” diye düşünüyorum. Babasına “Bunu al da oğluna hediye et” diye söylesem hemen maddi imkanı çok iyi olduğu halde “Param yok” diyerek alay ediyor. Ben faydalı olmayı düşündükçe onların böyle davranması gerçekten üzücü. Bu bir hastalık demek ki. İnsanlarla alay edip de “ seviyorum seni “demek. Bilmem ne hastalığı? Biz faydalı bilgiyi faydalı olsun diye paylaştıkça insanların alay ile karşılık vermesi tabii ki insanı üzüyor.
Sevgili dostum,
Paylaşmak bir erdemdir. Erdemli insan olmak da her kişinin özellikle cimrilik hastalığı olan insanın Harcı değildir. O sadece almayı sever. Paylaşmaktan hep almayı anlar. Bilmem kaçıncı evini alır da senelerce “borcum var” diye ağlayarak sızlayarak sigarasını tüttürerek sataşacak adam arayarak geçirir zamanını. Anlamak istesen de anlayamazsın. Sözden anlamaz, sert çıkarsın anlamaz. Çocuk gibi ağlamayı sever. Bedeni büyümüş, saçları ağarmış, dökülmüş kel kalmış ama, çocuk da kalmıştır. Ağlayınca herkesin acımasını bekler. Kimseyi anlamak istemez ama anlayış bekler. Çocuk bile paylaşmak sever temiz kalbi ile ama o sevmez.
Sevgili dostum,
Çocuklarının hakikaten gelişmesini isteyen insan okumayı seven insanı çok sever, gerçekten severek çocuklarına güzel örnek olur. Çocuklarımız dediğimizi yapmaz ama yaptıklarımızı yapar. Her ne kadar “imamın dediğini yap, yaptığını yapma deseler de namazda hep imamın yaptığını yaparız. Yani gözlemleriz dinlemeyiz çok zaman. Çocuklarda bizi gözlemler. Okuyan insanın yüzüne gülüp de arkasından konuşan ebeveyni gören çocuk da okuyan insanı sevmediklerini görerek sevmez. O iki yüzlü insan hem bizi aldattığını hem de çocuğunu aldattığını göremez. Kendini aldatır aslında. Çocuğuna da iki yüzlü olduğunu gösterir Ama “Oku” emrini veren Yaratanı asla aldatamaz. Hem okuyan hem paylaşmayı seveni Yaratan da mutlaka sever sanırım.
Sevgili dostum,
İyi ve güzel bilgiler paylaşılmak, kötü şeyler ise yayılmaması ve kötü örnek olmaması için örtülmek içindir. Ama paylaşacak bilgisi ve sevgisi olmayan insan da dedikodu yapmaktan başka bir şey yapamaz. Aynı şeyi sen yaparsan deli, ben yaparsam veli olurum zihniyeti ile her zaman karşılaşıyoruz. Kötü şeyi sen yaparsan günah ben yaparsam sevap zihniyeti ile yaklaşan da çok insan var. Bunlara bakıp güler insan. Güneş balçıkla sıvanmaz.
Sevgili dostum,
İnsanın tutumlu olması, çocuklarını başkasına muhtaç etmemesi güzeldir ama haddinden fazla mal da çocukları şımartarak tembelliğe sürükler. Bunu çevremizde çok görüyoruz. Şımarık ve tembel gençlerde hem kendilerine hem ailelerine hem de çevrelerine zarar verirler manevi olarak. İnsanın maddiyatı iyiyse de iyi olmayana karşı sanki muhtaçmış gibi davranması ve kendini şakadan da acındırması hoş olmadığı gibi komik ve seviyesizce oluyor.
Sevgili dostum,
İnsanın kendi yanına güzel fikirlerle gelmesi, az bir maddi imkanla güzel manevi hazlar verecek çalışmayı sırf o az maddi imkanı vermemek için baştan savması da insanlara yakışmıyor. Y ada komik bahaneler üreterek ertelenmesi. “İnsanları aldatan bizden değildir” diyen bir dinin mensubu olarak insanları baştan savmak aldatmak, ilerde yaparız dediği halde yapmamak da sorumluluk gerektiren bir davranış. Bu tutumu kim yaparsa yapsın hoş değil. Güzel şeyleri paylaşmak isteyen ve güzel önerilerle gelen insanlara değer vermek, yardım etmek insanın da boynunun borcu olmalı. Yardım edilen ve paylaşılan şeylere insanların hayır duası insanı değerli ve erdemli yapar. Erdemli davranan unutulmaz ve yıllar sonra da hatırlanır. Bu toplumun Recep Yazıcıoğlu, Adnan Menderes, Adnan Kahveciyi unutmadığı gibi..
Sevgili dostum,
Paylaşmak çok güzel erdem. Kitaplar paylaştığımız zaman okuyanların gelip teşekkür etmesi,” bunları daha çok insan ulaştırın” demeleri ile mutlu oluyor insan. Ama buna yetkili ve etkili insanların destek vermemesi ve paylaşmaması karşısında, baştan savması üzerine insan hayal kırıklığına uğruyor.” Artık beni baştan savar, ciddiye almazlar mı? Endişesi ile güzel fikir ve önerileri ile en yakını ile paylaşma isteği kaçıyor.
Sevgili dostum,
Biz gene paylaşmaya devam edelim. Belki 100 kişi baştan savsa anlamasa da bakarsın ilerde o 100 kişiden daha etkili ve maddi imkan sunacak 1 kişi çıkarda 100 kişinin sahip olamadığı erdeme 1 başına sahip olur. Hem bizi hem de okuyup gelişecek olanların hayırduasını alır. Bu umudu her zaman içimizde tutarak biz de her fikrimizi ve önerimizi paylaşmayalım. Sabırla paylaşmayı seven insanlarla bizi karşılaştırması için “oku” emrini veren Yaratandan umudumuzu kesmeyelim. Paylaşan ve güzel fikirleri olanları asla unutmaz Yaratan.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.