- 952 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Öyle Bir Nesil Hayal Ediyorum Ki...
KIZIM NİLÜFER OĞLUM AHMET RASİH VE ONLARIN NEZDİNDE GENÇLİĞE…
Evet, kızım, oğlum! Sıra sizde… Yavuz Sultan Selim Han’ın dediği gibi, “Yürü, top senin, çevkân (Cirit oyunlarında atlıların birbirlerine attıkları değnek.) senindir...” vakit sizin vaktiniz, devir sizin devrinizdir. İnsanoğlu fert olarak başrolünü oynadığı bir oyunu
sergiliyor, sıra sende kızım, oğlum… Nilüfer’im Ahmet Rasih’im
inşallah istikamet üzere bir yaşantınız olur. Bizler aileniz olarak
bu temel eğitimi size verme telaşı ve gayreti içerisindeyiz. Siz geleceksiniz. Geleceği inşa edecek toplumun bir ferdi olacaksınız.
Temelde İslam inancı üzerinde atalarınızdan gelen İslami bilinç ve
disiplinle Allah’ın ve Peygamber Efendimizin (salât ve selam onun
üzerine olsun.) adını güneşin doğup battığı her ufka ulaştıracaksınız. Bu size ve sizden sonrakilere vasiyetimdir.
Hayatınızın tanzimini bu davaya (hiçbir tarikat ve cemaat alt
kümelerinin içinde yer almayan evrensel kümesi İslam olan davadır.) göre ayarlayın. Gelip geçici olan bu dünya için ebediyetinizi
riske atmayın. Bu hayat çok kısa… Yaşlı bir amcaya gençten bir delikanlı sormuş: “Amcacığım kaç yaşındasın?” “Evladım seksen civarındayım.” “Peki, o yaşında hayatı nasıl hissediyorsun.” dediğinde amcanın verdiği cevap hayatın kısa ve çabukluğunu anlatmaya
manidar bir örnektir. Amca şöyle söyler: “Evladım çok yakında sen de öğreneceksin.” yani o kadar çabuk gelecek “gelecek dediğin” ve
o zaman kızım, oğlum inşallah sizin için birçok şey geçmiş olmaz
ve keşke demezsiniz.
İstikbale irade kullanımı ve sorumluluklarımız açısından bakıp
gerekli plan ve programı yapmak gerekirken, maziyi kader yönüyle
değerlendirmek uygundur. İstikbalde yolumuzu aydınlatmayacak,
bizi sa’ye sarılmaktan ve hayra sevk etmeyecek şekilde geçmişle alâkalı her yakınma, kaderi tenkit, ef ’âl-i İlâhiye’ye karışma ve haddi
tecavüz manasına gelir. Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz
(aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) bir hadis-i şeriflerinde buyurmaktadır:
“Eğer başına bir iş gelirse, ‘Keşke şöyle yapsaydım; o zaman şöyle
olurdu.’ deme. ‘Allah’ın takdiri böyleymiş; O dilediğini yaptı.’ de.
Zira ‘Keşke şöyle yapsaydım’ sözü, şeytanın vesvesesine yol açar.”
(Müslim, Kader, 34)
Evet, bu hadisi şerif bize keşke kelimesinin ne kadar da büyük
tehlikeye kapı aralayabileceğini göstermektedir. Burada cevaz verilen sınır sadece geçmişte yaptığın işlerdeki hayır arayışındadır.
“Mesela keşke dün teheccüt namazını kaçırmasaydım.” Burada
kaçırılmış bir hayır söz konusu ve “keşke”nin cevaz sınırları
içerisindedir.
“En büyük ahmak geçmişten ders çıkartmayıp aynı hatalara
düşendir.”
İstiyorum ki kızım, oğlum ahmak olmasın, ebleh olmasın, sıratı müstakim üzere bir yaşantı içinde olsun ve müjde hadisine
“Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.”
(Mirkât, 1/332) mazhar olsun.
Bu arada ölümü unutmayın! Kızım, oğlum ve bu devrin genç
kalabilmiş bireyleri…
“Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz.”
(Tirmizî, Zühd: 4, Kıyâmet: 26; Nesâî, Cenâiz: 3; İbni Mâce,
Zühd: 31; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:321.) Hadisi aklınızdan kalbinizden ve yaşantınızdan çıkmasın.
Gelin “NİYET” edelim…
Düşünen tefekkür eden bir toplum olana kadar çalışacağımıza;
gecemizle, gündüzümüzle, malımızla, ilmimizle, yani her nasıl bu
işin ucundan tutabileceksek öyle yapacağımıza niyet edelim ve harekete geçelim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.