- 835 Okunma
- 4 Yorum
- 6 Beğeni
Kızıp kıyamadığım
Kırılıp kızsam da kıyamadığıma...
İki gözüm;
Bu sana yazdığım ilk mektubum ya da yazma gücüm olduğu sürece yazacağım mektupların ilki.
Neresinden başlasam, önce hangi konudan bahsetsem kararsız kaldım. Acaba mektup yazmanın kaidelerine uyup öylemi giriş yapsam mektuba, yoksa dilediğimce bir mektup mu yazsam diye düşünürken, olanca gürültüsüyle doğu ekspresi selamlıyor gecemi.
Şimdi sen olsaydın karşımda, sorardım ki sana bu mektuba nasıl başlasam doğru olur diye. Gerçi sen de çok yardımcı olurdun ya bu konuda... :)
Bilmem kaç zaman oldu sesini duymayalı, iki satır yazını okumayalı? Tek tek hesabını tutuyorum sensiz saniyelerin desem, yaptığım hesapların doğruluğunu sen benden iyi bilirsin ki...:)
Çenem ne kadar düşük değil mi? Onlarca kelime yazdım, yüzlerce saniye geçti, ben sana nasılsın demeyi bile akıl edemedim. Ama biliyorum ki; sen gülersin benim bu hallerime ve yine biliyorum ki; bu cümleyi okuyunca her zamanki
hallerin bunlar diyeceksin.
Hiç âdetim olmadığı halde çok geç uyandım bu gün, çayımı demleyip kahvaltımı ederken yağmur başladı dışarıda. Öylece oturdum cam balkonun kenarında. Bir ara cama vuran yağmur damlalarıyla yarenlik edip, buğulanan cama resimler çizdim.
Gün boyu, bir senden, bir benden seçtiğim şarkıları dinledim. Her şarkıda geçmişten bir iz bulup, geleceğe taşıyacağım hüzünler büyüttüm. Ha bu arada müzik dinlerken kitap da okudum ki...
Sen şimdi kitabın kimin kitabı olduğunu da merak edersin değil mi? Hani sana hep söylerim ya, okuduğum kitaplar içerisinde en’lerimden olan Sabahattin Ali’nin kürk mantolu Madonna’sını okumaya başladım tekrardan. Ve yine çok üzüldüm ki Maria Puder ve Raif’in arada kaybolup giden hayat hikayelerine!..
Belki de kızacaksın bana!
Bir mektup bu kadar uzun mu yazılır diye. Ama ne yapayım bu sana yazdığım ilk mektubum ve anlatacak o kadar çok şey var ki. Ha bir sebep daha var bu kadar uzun yazmama. Biliyorum ki sen kırılıp kızsan da kıyamazsın ki bana!
En son konuşmamızı hatırlıyorsun değil mi?
Özellikle, sevginin tarifi adına söylediğin sözcükleri… Konuşmamız bittikten sonra düşündüm anlatmak istediklerini ve ne kadar haklı olduğun inancıyla bir kat daha büyüdün ki gözümde. Bir kez daha çağlayıp, çoğaldın ki özümde...
Satırlarıma nokta koymadan senin en sevdiğin türküyü dinliyorum, gerçi sadece şu an değil sen aklıma düştüğün her an ve bazı geceler ninni niyetine de dinliyorum ki o türküyü... :)
Öyle güzel ki uzak da olsa birine iyi ki varsın diye bilmek...
Öyle güzel ki bütün kalbinle kendine iyi bak diyebilmek ve aynı sözcükleri duyabilmek...
Yazacağım ikinci mektuba kadar hoşça kal kırılıp kızsam da kıyamadığım insan...
YORUMLAR
Benim de birikmiş onlarca mektubum var sahiplerine ulaştırmadığım. Ölünce gider artık dediğim…
İnsanın sevgisini, verdiği değeri anlatmasının en güzel şekli bence mektup yazmak . Klasikçiyim ben ; güzel bir dolma kalem , ele bulaşan mürekkep kokusu hele hava yağmurlu ise getirir tüm saklanan, sandıklara kapatılmışları da ; kızgınlık , kırılganlık İle birlikte dolar kalbe sevi de.
Tertemiz hislerdi okuduğum. Herkese hissetmek ve yazmak nasip olmaz.
👏👏👏
Paylaşım için teşekkürler
Saygılar
Güzel pazarlar
Harika bir fikir ve nostaljik...
Her insan kendinden bir şeyler bulacaktır.
Birine mektup yazmak hem eski bir geleneği gündeme getirmek hemde ruha terapi yapmaktır.
Çok gıpta ettim çook neden ben yapmadım bunu diye.
Kültürümüze ait olan bir değerin belki ilk akımcısı oldunuz değerli şair
Umarım devamı gelir ve herkes yazmaya başlar çok iyi fikir.
Saygılarımla...