- 972 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
L E M O S' U N D U A Y E N B A K I R C I L A R I
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
LEMOS’UN DUAYEN BAKIRCILARI
Keşfinden sonra insanoğlunun yaşamını kolaylaştıran en önemli madenlerden olan Bakır, ezelinde bir çağa adını verir. İnsanlar önce bakırı bulup kalayla bir leştirerek Tunç’u keşfeder. Böylece medeniyet yolculuğunda çok büyük bir iler leme sağlanır. Bakırın keşfi, 1969 yılında Astronot Neil Louis Armstrong’un aya attığı ilk adımdan daha önemli fayda yansıtır, insanlık için.
Bakırcılık; bakır saç levhaların bilek gücüyle işlenip insan yaşamın her alanında kullandığı bakır eşyanın üretilmesi mesleği, sanatı. Bu meslek, üreten bir zanaat karlık, ustalık. Ham bakır yumuşak olduğu halde dövüldükçe sağlam laşıp dayan ma gücü artan bir maden. Bakır ustası, gün boyu çekiçle örs üzerindeki ham ba kırı selavatla çekiç vu rarak döverken hayalinde betimlediği resmi, nesneyi şekillendirir. Sanayinin teknolojik makineleriyle bütünleşme yen bakırcı, öncelikle halkın ihtiyacı olan kazan, tava, leğen, gügüm-ibrik, tencere, sahan-tas, semaver ve benzeri diğer mutfak malzemelerini el emeğiyle üretir. Sanatını en güzel şekilde yansıtır.
Kalaycı, kırmızımtırak renkli ham bakır kabı kor ateşte kızdırıp üzerinde erittiği kalayı nışadır marifetiyle birleşti rerek kalayı alın teriyle bakıra sürterek yedirir. Kalaycı, sütten bile daha beyaz kap içinde umutlarını da parlatır. Bakırdan üretilen mutfak eşyalar mutlaka kalaylanmalı. Bakır’ın olmazsa, olmazı kalay. Bakır mutfak eşyası ka laylanmadan kullanılmaz.Kalay, bakırın oksitlenmesin engelleyerek koruyuculuk yapar ve albenisiyle malzemenin begenisin artırır. Bakırla kalayın kardeşliğin gerçekleştirmek üstün bir maharet.
Halk ozanı Köroğlu’nun; “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu” deyişinde belirttiği üzere sanayinin gelişmesiyle birlikte alüminyum ve plastik mutfak gereçleri pazarda yer almaya başlayınca bakırın tahtı sarsılır. Karizması çizilir. Tekno loji ürünü çelik ve krom mutfak malzemeleri ise, işin tuzu biberi, garnitürü haline gelerek bakırcılığı hançerler. Böylece vatandaşın mutfağında günlük yaşamında bakırcı ürünü bakır kaplar görünmez hale gelir.
Kırsal kesimlerde yaşayan insanlar sanayinin gelişmesinden önceki yıllarda çiftçilik, rençperlik ve çobanlıktan ay rılıp bir umutla sanat içeren mesleklerin yanı sıra bakırcılık ve kalaycılığa yönelirmiş. Ancak, bakır mutfak malze meleri kullanımı önemin kaybedince insanlar, bu kez XXI. yüzyılda bakırcılık ve kalaycılık mesleğin terk etmeye başlar. Esasında sanayi devrimi ve teknolojik gelişimler tüm zanaatlarda olduğu gibi küçük esnafın yok oluşun başlattı. Tüm yerleşim yerlerinde mahalle bakkalıyla birlikte terzi, semerci, yorgancı, bakırcı, ayakkabı tamircisi, demirci..vb meslekleri icra edenler bulunmaz oldu. Mazide kalan ba kırcı ve kalaycı esnaflar halen özlenerek aranmakta.
Anadolu’nun tüm şehir ve beldelerinde olduğu üzere Taşeli odağı Ermenek’te de bakırcılık zanaatı her zaman ö nemli bir meslek halinde varlığın sürdürdü. Evvelini saymazsak özellikle Karamanoğulları Beyliği’nin (Devleti) tarih sahnesinde yer aldığı 1256 yılından beri Türkmenler’in ihtiyacın temini için bakırcılık icra edilirken ustalar şevkle çekiç salladı. Bakır ustası el emeğiyle halkın ihtiyacı bir nesne ürettiği için hep kolunda altın bileziği takılı olan, ek meğini taştan çıkaran şahsiyet olarak görülür. Nüfusun artmasıyla birlikte mutfağın günlük ihtiyacının yoğunlaş masıyla yeni yetişen çocukların bakırcı olması için ailelerinin tercih ettiği bir meslek oldu bakırcılık.
Lemos sakini ailelerde çocukları sanat öğrensin, koluna altın bilezik taksın istemiyle Ermenek’te bulunan tecrübeli, bakır ustalarının yanına küçük yaşta çırak olarak vermek için büyük gayret gösterir. Ermenek merkezde çarşı içinde bakır eşya üreten Hacı Türkmenoğlu, Uzun Mehmet ve Hasan Yavşanlı..vb. ustaların şahsında tüm bakır emekçilerin saygıyla anıyorum.
Bu çerçevede; Lemos Köyünden Mehmet oğlu Mustafa (Hafız Hoca), aynı köy den arkadaşı Kör Hoca Mehmet’le Konya ve Manisa’da mevcut medreselerde eğitimden sonra icazet alıp Darülfünun’da (Üniversite) okurken 1915 yılında Çanakkale Savaşına katılır. Savaş sırasında hastalanınca subay (zabit) olarak görev alamayıp sahra Hastane sinde yazıcı olarak vazifelendirilir. Çanakkale savaşı sona erince Lemos Köyü’ne dönüp çiftçilik ve amelelik yapar. Medrese eğitimi aldığı için köyünde ve çevresinde “Hafız Hoca” namıyla tanınmaya başlar.
Hafız Hoca Mustafa, 1920 y.da Lemos’ta doğup yeni yeni gençlik çağına giren oğlu Mehmet’in el kapılarında ame lelik ve karın tokluğuna rençperlik, çobanlıkk yapmasın istemez. Oğlunun kolunda bir altın bileziği/ sanatı olursa, gelecekte refaha erişeceğine inanır. Bu amaçla oğlunu Ermenek’in namıdeğer bakırcı ustalarından “KocaBakırcı” lakaplı Abdullah Sözen’nin yanına küçük yaşta çırak olarak verir. Böylece Lemos Köyünde ilk kez bakır ustalığı için adım atılır ve çekiç sesi duyulur. Bakır ustalığı, kalaycının üst seviyesinde olan bir meslektir. Bakır ustası kalay işini yaptığı halde, kalaycı bakır mutfak eşyası üretemez.
*-Hafız Hoca oğlu Mehmet (Dağdelen, 1920-2001), uzun yıllar ustasına çıraklık yapar. Geçen sürede kalfa olur. Kardeşi Ali de çocukluk devrin tamamlayın ca yanına yardımcı/ çırak olarak alır. İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle birlikte iki kardeş Mut, Gülnar ve Silifke’nin köy yerleşimlerinde yıllarca kalaycılık yapar. Bu birliktelik kardeş Ali’nin askere gitmesiyle sona erer. Mehmet Usta, Karaman’da Ermenek’li bakırcı İbrahim ustayla tanışınca istikbali, yaşamı yeniden şekillenir. Karaman’da O’nun yanında kalfalık yapma ya başlar. Bilahare Karaman’dan evlenip burayı mesken tutarken kendi iş yerinin sahibi olur.
*-Hafız Hoca Mustafa, ortanca oğlu Ali’nin (1927-2015) çocukluk devresini atlatınca 11 yaşında abisi Mehmet’in yanında mesleğe çırak olarak başlatır. Askere gidinceye kadar abisi Mehmet’in yanında çırak, kalfa olarak çalışır. Asker den dönünce Ermenek’te “Koca Bakırcı” lakaplı Abdullah Sözen ustanın yanın da meccanen iki yıla yakın süreyle kalfalık yapar. Ahilik gereği, “Bakırcı Usta sı” mertebesine erişince ustasından ayrılıp Antalya’nın Gazipaşa ilçesine taşınır. Gazipaşa yeni yeni gelişmeye başlayan bakir küçük bir ilçe merkezi. Turizm sek törü esamesinin okunmadığı yıllar. Merkez çarşısında kiralık dükkan bile zor bulunur. Fakat bağında dağında Türkmenlerin yaşadığı sakin bir yer. Türkmenler yaşamlarını yaylak ve kışlak mekanlarda konar-göçer olarak sürdürürken yaylacılık kültü rüne büyük değer veren anlayışa sahip.
Bakırcı Ali Usta Lemos köyünden akrabası ve kalfalıktan arkadaşı Süleyman Tufan ustayla birlikte 1955 li yıllarda Gazipaşa merkezde bakırcı dükkanı işlet meye başlar. “Dağlı” diye tabir edilen Ermenek kökenli bakır ustaları işin de gösterdikleri ustalık ve dürüstlük beğenilip takdir edilir. Gazipaşa’da bakırcı olarak hizmet üreten usta adedi Ali Zeydan ustayla birlikte on esnafın üzerine erişir. Gazipaşa’lı Türkmenler yaylak-kışlak yaşamın sürdürmeye devam ederken, Nevruz gününden geç güze kadar Ermenek, Sarıveliler ve Başyayla’nın en az 1500 rakımlı yaylalarında eğleşir. Bu esnada Ermenek’li bakır ustalarına kolayca eri şip ulaşabildikleri için tercih sebebi olur. Böylece Ali ve Süleyman usta ortaklığının işleri çok iyi gidip gelişir. İşe yetişemez olur. Aradan üç yıl geçtikten sonra Ali Dağdelen usta, ortağından ayrılıp köyüne döner. Süleyman Tufan Usta işe kardeşi ve kalfası Ali Tufan’la devam ettirir.
*-Lemos’lu Hafız Hoca Mustafa, en küçük oğlu Mustafa’yı da ( Lemos/ 1930- 1976) büyük oğlu Mehmet’in yanına katarak bakırcı olmasın sağlar. Mustafa (Dağdelen) işe abisinin Karaman’da bakırcı olarak çalıştığı işyerinde çırak ola rak çalışmaya başlar. Geçen süre esnasında aynı yerde ustalaşırken buradan evlenip yurtluk edinir. Askerden geldikten sonra Karaman şehir merkezinde açtığı bakırcı dükkanında Ermenek’li Ziya Baysal’ı kalfa olarak çalıştırır. İşlerinde yoğunluk artınca kalfa Ziya’yı ortak yapar. Bir müddet sonra abisi Ali usta, Lemos’tan Karaman’a ailecek gelince ortağı Ziya Baysal’dan ayrılır. Bakırcılıkta maharetli olan abisi karaman’da işsiz kalınca bu sefer o’nunla ortaklık tesis eder.
*-Taşeli Bölgesinin milli halk ozanı Ahmet Tufan Şentürk’ün amcası Dede’nin oğlu Süleyman Tufan (1932-….), Le mos köyünde bakır ustalığı yapan ilk şahsiyetlerden. Köyünden akrabası Ali Dağdelen’le Ermenek’te aynı ustanın yanında çırak ve kalfa olarak çalışır. Askerlik hizmetin tamamladıktan sonra yine Ermenek’li “KocaBakırcı” Abdullah Üstün’ün iş yerinde iki yıla yakın süre meccanen kalfalık yapar. Bakır ustası olduğuna kani olunca Ermenek’ten ay rılıp Gazipaşa’ya giderek burada ortağı Ali Dağdelen’le bakırcı ustalığını sergilemeye başlar. Yetiştirdiği en büyük çırak, kardeşi Ali Tufan usta. Süleyman usta yıllar sonra ortağı Ali usta ile ortaklığını sonlandırır. Hemen kardeşi ve kalfasıyla ortaklık tesis eder. Bir müddet sonra iş değişikliği yapar. Ancak bakır ustası olarak bırak tığı nam ve şan devam eder. Gazipaşa’da esnaflıktan emekli oluncaya kadar eğleşir. Nihayetinde doğum yeri Lemos köyüne taşınır.
*-Dede oğlu Ali Tufan (08-06-1939/14-12-2013), Lemos köyünde doğar. İlk okulu köyünde okuduktan sonra küçük yaşta abisi Süleyman’ın yanında çırak olarak bakırcılık işine adım atar. Bir müddet kalaycı olan köylüleriyle kalaycı olarak çalışır. Askerlik hizmetinden sonra Gazipaşa’da bakırcılık yapan ve işyeri olan abisinin yanında kalfalık ya par. Abisinin bakırcılığı bırakarak iş değiştirmesi üzerine çalıştığı bakırcı dükkanın devralıp kendi işinin patronu o lur. Çırak olarak köyünden Hasan Ersan’ı yanına alır Ali Usta Gazipaşa’da uzun yıllar bakırcı ustası olarak çalıştık tan sonra mekan değiştirerek eşinin memleketi Karaman merkeze taşınır. Sanatını burada devam ettirir. Bakırcı dükkanında kalfası Hasan Ersan’a devreder.
*- Hasan Ersan (1953-2018) bakırcılığa Lemos köyü ilkokulun bitirdikten sonra küçük yaşta (1965 yılı) bakır ustası yanında çırak olarak çalışmaya başlar. Bilahare muhtelif bakır ve kalay ustaları yanında da çırak olarak çalıştıktan sonra Gazipa şa’da Ali Tufan ustanın yanında kalfa olur. Ali usta ve Hasan senelerce beraber çalışır. Ali Tufan usta’nın Gazipaşa ’dan Karaman’a taşınmasından sonra çalıştığı 1973 y. da bakırcı dükkanın devralır. Hasan usta artık Gazipaşa merkez çarşıda bulunan dükkanın tek sahibi. Yanına yeni çıraklar alıp yetiştirir. Senelerce çırak ve dört kalfası ve iki çırağıyla huzur işinde bakır ev eşyası üretir. Ürettiği bakır eşyayı kendi köyünden olan seyyar bakırcılar köy köy dolaştırıp satar. İşi memnu niyet verici düzeyde gittiği ve rızkın temin ettiği için hep şükreder. Ancak zaman için de teknolojik gelişmeler sonucu işlerinde azalma olur. Atalardan yadiğar kalan bakır ev eşyaları şark odaları süsleyen birer biblo haline gelir İşyerinde çalıştırdığı elemanların nafakasın karşılamamaya başlar. Bir müddet sonra istemeyerek kalfalarıyla helalleşip birer birer işten çıkarır.
Bakırcılık emek yoğun ve kolay olmayan bir meslek olduğu için gençler tarafın dan tercih edilmez. Tabir caizse, ŞanlıUrfa’nın Birecik kazasında yaşayan “Kel Aynek Kuşu”nun nesli tükenme tehlikesi geçirdiği gibi mutfağımıza bakır eşya üreten Bakır ustalığı yapanlar da azalır. Nihayetinde 2000’li yıllarla birlikte Ha san Ersan usta işyerinde tek başına çalışır. Hasan Ersan Usta Lemos/ Esentepe köylü bakırcıların sonuncusu. Hasan Ustayla bakırcı ustası defteri kapanır. Genç yaşta rahmeti rahman olduğu için el vereceği çırak, kalfa da kalmaz.
Bu bağlamda bakırcı mesleği tüm güçlük, zorluğu sineye çekerek sürdüren bakır ustaları, iş değişikliği yapar. İşin özü bakır olmak üzere ev eşyası yerine bakır dan süs ve sanat eseri üretir. Esasında Lemos köyü sakinleri günlük ihtiyacın karşılamak için eğitimin dışında bakırcı ve kalaycının yanı sıra demirci, semerci, marangoz, saatçi, berber ve değirmenci gibi her meslekte alın teri akıtmıştır
Lemos Köyünde bakırcılık ve kalaycılık zanaatının gelişmesinde duayen/ öncü o lan Dağdelen kardeşler Mehmet, Ali, Mustafa ustalar, Karaman merkezde ve Tufan kardeşler Süleyman, Ali usta ve onlardan bayrağı teslim alan Hasan Ersan us ta, Gazipaşa merkezde markalaşır. Böylece bakırcı kardeşler zenaatında birbirine el verirken çevresindek kişilerin rızık temin etmesine yardımcı olurlar.
Bakırcılığa emek verip alın terini akıtan bakır emekçilerin cümlesinin berzahta ruhu şad, ahrette yeri Cennet-ül Ala olsun dileklerimle rahmet, minnetle anıyorum.
Süleyma Lemos YILDIZ
(Lemos5303)
YORUMLAR
Tebrik ederim dost yazarım.
Ne duyarlı bir yürektir ki güzellik katmış içinde bulunduğumuz teknoloji çağına.
Özgün ve değerli ne çok değerimiz var tarihin derinlerinden güne ulaşmış.
Yüreklere kazıdık efendim.
Selam ve saygılarımla değerli yazarım
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
Tarih öğretmeni olarak belirtmeliyim ki ne çok değerimiz ve de kültürel mirasımız var ki böyle değeri bilinmeyip unutulan siz ki bu yazınızla farkındalık yaratmışsınız. Duygulanmadım dersem yalan olur ama biliyor musunuz Dünya bizden örnek almaya çalışırken tarihimizi araştırırken bizler tüm bunların farkında bile değiliz. Öz körlüğü diyorum buna. Bu yazı mutlu etti beni hem de çok. Ne mutlu değerlerine sahip çıkanlara.
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
Emeğin, göz nurunun harmanlandığı değişen dünyaya teknolojiye inat özbeöz değerlerimizi, köklerimizi anlatan, yazınızı gönülden tebrik ederim.
Bir tebrikte seçki kurula,
En kıymetli hazine, ellerin hünerinin zenginliğini okumaktır.
Saygılarımla.
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
Müdürüm çok güzel anlatmışsınız her yüzyıl külfeti ile nimet ile geliyor tebrikler