- 524 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Eski Bir Çok Bilmişlik Yazısı
Sevgili arkadaşlar;
Sizlerin şiirlerime gösterdiğiniz ilgiye karşılık vermediğim konusunda bana iletilen ya da kulağıma çalınan söylentiler nedeniyle bir açıklama gereği duydum . Konuyla ilgili düşüncelerimi açıklayacağım sadece...
1_ Siteye yüklenen şiirlerinizi vaktimin elverdiğince – ki oldukça bol – okumaya çalışıyorum. Neden hiç yorum yapmıyorum peki ? Açıklayayım: Öncelikle bu konuda kendimi söz söyleyecek kadar donanımlı bulmuyorum. Ayrıca Şiir, bana göre göreceli bir kavram olduğundan iyi ya da kötü şiir olarak değerlendirmek de pek doğru olmayabilir. Öyle ya; ölçümüz ne olacak? İyi şiir kaç metredir? Kötü şiir kaç kilodur? Bana göre iyi olan bir şiir size göre kötü olamaz mı? Şiir sizi bir yerlerinden yakalamışsa alır gidersiniz .. yok aksi olmuşsa bırakır gidersiniz.. ölçü budur..
(Alıp gittiğinizi yazarına ileteceğiniz bir yorum, yazarın cesaretlendirilmesi, onore edilmesi açısından elbette yararlıdır; buna karşı değilim. Karşı olduğum sıklıkla görülen “ tıklarsan tıklarım, yazarsan yazarım “ modudur. )
2_ Bir şiiri birkaç ayrı kişiye okutun ve ne anladıklarını ya da ne anlatılmaya çalışıldığını sorun .Muhtemelen farklı cevaplar gelecektir. Şiir, - bana göre -Türkçe’den Türkçe’ ye bile çevrilemeyecek bir olgu olduğu için olabilir mi?. Şairin beyninin ve yüreğinin içinde değilseniz doğruyu bulmak zordur.. Şiire “ şudur “ “budur “ gibi peşin hükümlerle , matematik yollarla yaklaşamazsınız.. Algılamak daha ön planda kalır . Şunu da deneyin : aynı şiiri birkaç gün arayla okuyun , farklı algılar yakalayacaksınız çünkü bahse konu iki ayrı günde siz de aynı insan değilsiniz..
3_ Baska dillerden çevrilmiş şiirlerde anlam kaybının daha çok yittiğine inananlardanım.
Örnekleyelim: “ blues seen in the sky “
Çözüm için “ blues “ un anlamlarına bakalım : 1_ maviler, 2_ hüzün, 3_ bunalım, 4_ caz.. vs..
Tercüme “ gökyüzünde görünen maviler “ olarak yapılmışsa , aslında yazarın gökyüzündeki hüznü ya da bunalımı anlatmaya çalıştığını nasıl anlayacağız, nasıl doğrulayacağız?
4_ Ayrıca; şiirler sadece yaşanmışlıklara, eski sevdalara, acılara dönük yazılmaz .. yaşamayı düşlediğiniz, istediğiniz seylere ve en önemlisi duygulara yönelık de yazılabilir. Örneğin bir hapishane şiiri yazmak için illa hapise girmek – gerçi ben giripte yazdım - gerekmez, girmeden de yazabilirsiniz . Düşlediğiniz, aslında olmayan birisine kör kütük aşık havasında bol isotlu, böğür böğür şiirlerde yazabilirsiniz.. Ardından “ ne çok şey yaşadım bu hayatta yahu “ da diyebilirsiniz. :=)
5_ Kısacası şair ; sözlükteki basit anlamı “ şiir yazan “ olan şair, öncelikle çok iyi bir gözlemci, duyduklarını, gördüklerini anlayabilen ,hıssedebilen, yaşayabilen biri olmalıdır. Bıraz da yaratıcı, tarzı olan, kültürlü ve zekiyse ıtıraz etmeyiz, doğal olarak.. :))
6_ Ve unutmayın ki şiirin ayrı bir dili vardır .. günlük dilde kullanılan ifadelerle şiir yazmamalıyız .. Çünkü şiir “ BİLİNEN KELİMELERLE BİLİNMEYEN CÜMLELER “*** kurmaktır ..
Sevgimde kalın ..
(konuyu biraz dagıttım ve uzattım.. Özür ..)
*** Schopenhauer
YORUMLAR
Ders niteliğinde bu yazıyı,gözden kaçıran ya da yeni gelenler için bir kez daha yayınlasanız keşke,şiir okulu olsaydı ne değerli bir hoca olurdunuz ki benim ve benim gibi farkınızı anlayanlar için öylesiniz.Var olun
fihaha(OrhunBasat)
ben böyle düşünüyorum.. hiç bir konuda iddialı olmadığım gibi bu konuda da iddialı değilim.. düşüncemi yazdım sadece.. yanılıyor bile olabilirim..
övgünüzle farklı bir yere çıkarmışsınız beni ..sağ olun .. öyle bir iddiam da yok.. teveccühünüz.. teşekkür ederim..
sevgiyle..
Deniz Yaman
Herkesin hayatı bir tür şiir ama şiir yazmak bir yetenek diyorum ve yetenek parlatılabilinir.Boya yetseydi,cila diye bir şey olmazdı.Kendimizce bir şeyler yazabiliriz ama bunu sunuyorsak,okuyan da etkilenmeli.Öğretin hocam öğretin :)
Sevgilerimle
fihaha(OrhunBasat)
bunların kendi içlerindeki çatışmalar , bu çatışmalar sonucu yıpranan taraflarınız ; çektiğiniz her türlü acı, yokluk, mutluluk - mutlu insanlar pek şiir yazamaz - kırılmalar, kaybetme alışkanlıkları - kalemi sivriltmeye başlamak üzeresinizdir - yalnızlığa sığınma çabaları ... vs, vs.. aslında biriktirdiğiniz tek şey algıdır, gözlemdir , önemli olan bu algıları, gözlemleri ne kadar gerçekçi yorumlayabildiğinizdir.. sizi doğru ve iyi yazmaya iten bu konudaki yeteneğinizdir.. bunu beceremezseniz yazdıklarınız içtenliği olmayan uyduruk, ruhsuz satırlar olarak kalır.. işte içinizi dökmenin zamanı gelmiştir .. yazmanın zamanı .. aslında yazmak kendiniz içindir , içinizde yer açmak içindir .. rahatlarsınız .. tamamen kurtulmak içinde işte bu ve benzeri sitelere atarsınız yazdıklarınızı ..başkaları da dertlensin diye :))) :)))
tekrar okudum yazdıklarımı , güzel saçmalamışım :)) :)) olur gecenin bu saatlerinde ..
iyi geceler ..
Deniz Yaman
Ah be canım abim duygulara tercüman bir yazı. Var olun hep...
Şiir: Şiir yazmış olmak için yazanlara, şiiri kendi algı ve bakış açıları çerçevesine sıkıştırıp herkesin de öyle şiir yazmasını bekleyenlere, isteyenlere, uçsuz bucaksız bir alem olan şiir dünyasına kendi kapasiteleri kadar duvarlar örenlere, şiir yazarken şiire bir katkı sağlamak gibi bir derdi olmayanlara, şiir üzerinden egosunu tatmin etmeye çalışanlara, pohpohlanmak isteyenlere ve daha nicelerine çok güzel, açıklayıcı ve tane tane anlatmışsınız şiirin ne oldup, ne olmadığını... Harikasınız...
Yok uzunmuş, yok kısaymış, yok bu söz oraya oturmamış.
Oldu olacak siz nasıl bir şey arzu edersiniz, kaç santim, kaç okka onu belirtin biz de kendi özlem, acı ve hayallerimiz yerine siparişe uygun şiir yazalım... Değil mi? Bu mudur şiir?
Bakıyorum şiire yorum yapanın şiirine gidilip yorum yapanlar, beğenirse beğenenler...
Bir de şu durum var; yapılan bir çok yorum o şiire dair olmuyor. Bence yorum yapıldığında şiiri irdeleyen yorum yazılması o şiiri yazan kişiyi daha da teşvik edecektir. Çünkü her şair anlaşılmış olmak ister...
Şunu da belirtmek isterim; şiir konusunda kimse otorite o la maz. Bunu yaşayan ya da yaşamayan isim yapmış bütün şairlerin yüzüne de söyleyebilrim. Çünkü; şiir önce kişisel, sonra evrenseldir. Yani kişi yazar. Kişi nasıl ki istediği şekilde düşünür, konuşursa, istediği gibi de yazar. Tabi bunu yaparken de şiir yazdığını unutmaması lazım. Hakkını da vermek lazım. Ama şiire müdahale, kişiye müdahaledir. Kişinin kendini ifade etme özgürlüğüne müdahaledir.
..
Yaptığımız telefon görüşmemizde size demiştim; siz isteseniz benim şiirlerimi okuyun, isterseniz okumayın, ister yorum yapın, ister sizin şiirinize yaptığım yorumuma cevap vermeyin. Ben sizin şiirlerinizi hep okuyacağım...
Bu kalemini beğendiğim her şair için geçerlidir.
Ve biliyorum ki siz de okuyorsunuz bir çok şairi ve şiirini...
Biz buraya şiir asıyorsak birileri okusun beğensin diye değil. Zaten biz kendimiz beğenmesek asmayız ki. Bu durumda beğeni olsa ne olur olmasa ne? Ben şiirlerimin altına puanlama bile açmıyorum ki kimse kendini mecbur hissetmesin. Rahat olsun.
Ama şaire de şiirine de saygı olsun.
Yok uzun yok kısa...
Çok tuhaf...
Şiire gönül verenlerin bunu yapmaması lazım.
Kaldı ki şiir insanı pişirir, hayata bakışını, ufkunu genişletir. Kendini tanımasını, hayata felsefe katmasını sağlar. Ama ne yazık ki bir çok platformda şiirin bu faydalarından nasibini almayanlarla da karşılaşmak mümkün olabiliyor.
O zaman 17 bin mısradan oluşan Memleketimden İnsan Manzaraları'nı yazdı diye Nazım'ı topa tutun. Buyrun. Değil mi ama?
Amma yazmışım. Sanki biraz da kontrolden çıkmış, çok veryansın yapmışım. Ama bu konuda çok doluyum. Yazınızın altında haddimi aştıysam affedin lütfen.
O koca yüreğinizi selamlıyor, bu destansı çalışmayı yazan ellerinizi baş tacı yapıyorum.
Her zaman sevgi ve saygım sizinledir.
Sağlıcakla kalın...