- 443 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Tekerrür- Tekrarlanma
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
‘Tarihi’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Mehmet Akif Ersoy
İstiklâl Marşı şairimiz, adamların geçmiş olaylardan ders almalarının masal olduğunu! Söylüyor. Beş bin sene olarak saptadığı insanlık tarihini bir kıssa olarak nitelenirse bu kıssadan bir kazanç elde edilemediğini ve tarihin tekrarlanma olduğunun tarif edildiği belirtiyor. Ve yaşanan olaylardan ibret alınsaydı bir kez tarihi olaylar tekrarlanmazdı diyerek insanlığın yaşadığı dramı anlatıyor büyük şairimiz.
Evet, insanlık tarihi uzun savaşlarla doludur maalesef. Savaşlarından insanlık gerçekten ders alıyor mu? Tarihin fazla derinlerine dalmadan özellikle son beş yüz yılda yaşanan büyük savaşları irdeleyelim. Kolomb’la başlayan Amerikan’ın keşfiyle yeni kıtanın yerlileri; silah üstünlüğü avantajıyla kıtayı keşfedenlerce büyük kıyımlara uğradığı bilinir.
Günümüzde, süper güç olarak ortaya çıkan ABD kendi içinde iç savaş yaşadı. 1865 yılında iç savaş sona erdi. Savaşın sona ermesinden sonra ABD iç barışını sağlayarak hızlı kalkınma hamleleriyle güçlü devlet olma yolunda büyük başarılar sağladı.
Avrupa, Yüz Yıl Savaşı ile derebeyliklerin etkisizleştirerek krallıkların ve imparatorlukların kurulma dönemlerini yaşadı. Avrupa öncelikli nedeni mezhep farklılıklarının neden olduğu Otuz Yıl Savaşları’na sahne oldu. Bu arada Alman Martin Luther’in, “Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım!” sözüyle başlattığı dinde reform hareketleriyle Avrupa’da papazların cennetten yer satma uygulamaları yıl yıl sonlandırıldı.
Ve Avrupa halkları matbaanın bulunması, keşifler derken Rönesans yaşadı. Fransız İhtilâli sonucu yaşanan savaşlar sonunda imparatorlukların yerini ulusal devletler aldı. Avrupa sanayi devrimine sahne oldu. Bilim ve teknik alanında büyük gelişmeler sağlandı.
Papazların Endülanj makbuzlarıyla halktan para toplama uygulaması tarihe karıştı. Laiklik batının dinle olan ilişkilerinde vaz geçilmez ilke oldu. İnanç olgusu bireyin vicdanı ile Allah arasında bir akit olduğu, bireyle Allah arasında aracı kişilerin olmaması gereği gerçeği batı insanının inanç dünyasının merkezine yerleşti. Böylece özellikle Avrupa’da mezhep savaşları tarihe karıştı.
Mezhep savaşları, toprak savaşları, bu kez sanayi devrimi sonucu elde edilen mallara pazar bulma savaşlarına evrildi. Sanayi hammaddesi elde etme çabaları sanayi devrimini tamamlamış ülkeler askeri güçlerinin sayesinde dünyanın gelişmemiş ülkelerinin zenginlik kaynaklarına son ayların moda terimi çökmelerinin yolunu açtı.
Pazar kapma, zenginlik kaynaklarına el koyma yüzünden bilindiği gibi yer karasında iki kez Birinci ve İkinci Dünya Savaşları yapıldı. Bu iki savaşta büyük yıkımlar yaşandı. Sadece İkinci Dünya Savaşı kırk milyon insanın ölümüne neden oldu…
Yaşanan bunca savaştan, kıyımdan ibret alınıyor mu? Bu soruyu şöyle yanıtlamak olası: Avrupa devletleri kendi aralarında birleştiler. AB adlı topluluğu oluşturdular. Her ne kadar birbirlerini sevmeseler bile barış içinde yaşamanın değeri ve önemi birlik içinde yaşamalarının zorluklarını yenmede başlıca amil olmaktadır. NATO adlı askeri örgüt içinde olmaları da ayrıca kendilerini güvende olmalarını sağlıyor.
İkinci Dünya Savaşı sonunda kurulan NATO ve Varşova Paktı iki paktın güçlü lider ülkeleri ABD ve Sovyetler Birliği arasında denge unsuru görevini yerine getirdi. Her ne kadar iki pakt arasında soğuk savaş yaşansa bile büyük çatışma yaşanmadı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla denge bozuldu. Bu kez Dünya’da ABD süper güç olarak yalnız kaldı. Emperyalist amaçları doğrultusunda tabir caizse özellikle İslâm dünyasını kana buladı. Avrupa’daki Varşova Paktı ülkelerini bünyesine NATO’ya kattı. Rusya’yı iyice kuşattı. Gürcistan’ı ve de Ukrayna’yı NATO’ya almak istiyor.
Bu arada Rusya toparlandı. Şimdi George ile Boris bilek güreşine tutuştu. Dilerim ve umarım fazla kırıcı olmadan eski denge yeniden sağlanır. ABD’nin Rusya’yı kolay kolay alt edemeyeceği bilincine varır. Yaşlı dünya yeni bir yıkım yaşamaz.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak bizler batının laikliği benimseyerek mezhep savaşlarını nasıl sulandırdığından dersler çıkarıp öncelikle laikliği yaşamımıza katmalıyız. Kimlik siyasetinin insanlığa ne büyük acılar yaşattığı gerçeğini görmeli ülkemizde iç barışı sağlamalıyız.
Her ne kadar NATO içinde olsak da; maalesef müttefik ülkeler ülkemize musallat olan ayrılıkçı güçlere alenen destek vermekteler. Bu bilinçle günümüzde yaşanan Ukrayna krizinde tıpkı İkinci Dünya Savaş’ında uygulanan politikanın aynısı uygulanmalı. Ve giderek ülkemize somut olarak katkı vermeyen NATO ile ilişkilerimiz tartışılmalıdır. Tüm bu olguları başardığımız zaman tarih ulusumuz ve ülkemiz adına savaşlardan yana değil barıştan yana tekerrür eder diye ümit edebiliriz.
YORUMLAR
Müthiş bir yazı branşım Tarih ben de arada böyle yazılar kaleme almak istiyorum yürekten tebrikler. TAKİPTE KALACAĞIM.
İBRAHİM YILMAZ
Güzel ülkemin birikimli bir değeriden beğeni almak sevindirici benim için. ben de sizi takip edeceğim.
İnsanlar ve devletler hırslarını dizginleyemedikten sonra dünyada savaşlar bitmez değerli Hocam. İnsanların önce ahlaki bir eğitimden ve sevgi eğitiminden geçmesi lazım. Her şeye ben sahip olayım, ben daha iyi yaşayayım duygusundan kurtulup, biz diyebilmeyi ve bir de birbirimizi sevebilmeyi hem de çıkarsız olarak becerebilirsek, bir çok sorun kendiliğinden halledilecek... İkinci Dünya Savaş sonrası iki kutuplu bir dünyadan Varşova Paktının çökmesiyle tek başlı bir dünyaya evrilsek de aslında o tek süper güce denk başka başka güçlerde var mutlaka ki eskisi gibi dünya halklarını da kolay kolay kendi safına çekemiyor. Emperyalizmin çöküşü çoktan başladı aslında, ama çok da çabuk olmayacak. Ne güzel demiş Yunus Emre ''Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.'' İnanın kalmayacak da... Kutlarım güzel yazınızı değerli Hocam...
İBRAHİM YILMAZ
fakat ufukta öyle bir anlayış henüz görülmüyor.
Dilerim hümanist görüşleriniz yakın bir gelecekte hayatımıza yön verir.
Emeğe ve sanata saygı ve selamlarımla esen kalın.
İyi Geceler İbrahim Yılmaz Öğretmenim!
Bizim köyde öğretmen en çok saygıyı hak eden kariyerdi.
Babalarımız
Amcalarımız
Köyün bütün halkı öğretmeni görünce başından şapkasını
çıkartır oturuyorsa ayağa kalkardı.
Onun içindir ki ben öğretmenim ifadesin hem seviyor hem
kullanıyorum.
Yazınız 100 üzerinden 100 puanlık tam da bir eğitici kaleminden
dökülen ders alınacak analizler.
Keşke kendilerini devlet adamı yerine koyan imamlar okusa,
birazcık devlette liyakat denen mefhumun ne anlama geldiğini
fark edebilseler.
Yazdıklarınızı, ne yazık ki Cumhuriyetin çivilerini sökenler ne oku
ne de görev olarak verilse yazabilir.
"Savaşlarından insanlık gerçekten ders alıyor mu? demişsiniz ya...
Bu sorunun cevabı Cafer İskenderoğlu Allah ile tanışma kitabında
Allah'a İsim olmak ifadesini anlatırken altını çiziyor.
Gerçi bizim atasözlerimizde de altı çilmiş, lakin İskenderoğlu'na göre
Her insan kılığındaki varlık insan değil.
Gerçek insan ne savaş çıkartır, ne kan döker, ne de insana, hayvana
vs zarar veremez vermez.
Biliyorum belki siz bunları okudunuz. Bittiğinde konuşacağımız
çok şey olacak...
Yazı harika.
Bana yazdıkları düşündürdü, düşüncemi sansürsüz yazdım.
Renkli rüyalı sağlıklı bir gece diliyorum.
Sevgilerimle.
İBRAHİM YILMAZ
Öncelikle ilginize ve öğretmenlik kurumuna olan ilgi ve saygınıza emekli bir öğretmen olarak teşekkür ederim.
Sayın üstadım, belirttiğiniz gibi öğretmene geçen yıllarda büyük saygı vardı. Yıllarca aydınlanmadan uzuak sağ duyulu halkımız Cumhuriyetin kendisine uzanan aydın ellere büyük saygı duyuyordu maalesef. Niçin maalesef!? Bilindiği gibi halkımız büyük savrulma yaşadı. Günümüzde son duyduğum halkın sadece %9'u köylerde yaşıyor. ve köylerde tüm okullar kapandı.
Hızla kent insanı olduk! Üretim bitti. kentler köyleşti. Kültürümüz büyük erozlan hatta heyelen yaşadı. Ne öğretmene, ne doktora... saygı kaldı. Malum eğitim-öğretime yön verenler Cumhuriyet değerlerine hayli mesafeli.
Üstüne üstlük bşr de Ukrayna krizi patlak verdi.
Umar ve dilerim insanlık İskenderoğlu'nun açıkladığı Yüce Allah'a (c.c.) halife olma olgunluğuna tez elden evrilir.
Emeğe ve sanata saygı ve selamlarımla esen kalın.