- 308 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÜNİVERSİTE YILLARIMDAN 3 ANNEMİN SÜPRİZİ
ÜNİVERSİTE YILLARIMDAN 3
ANNEMİN SÜPRİZİ
Bu nasıl kar borandır eser savurur durur
Soğuk puşt kaldırımlar buz tutmuş dalga geçer
Düşe kalka yürürüm felek vurdukça vurur
Yetimlik şaha kalkmış özüm ağuyu içer
Adıyaman’dan gelen ziyaretçim Salih F. isminde Ankara Tıp Fakültesinin 3. Sınıfında okuyan birisi imiş. Teyzemle Adıyaman ’da yaz tatilinde staj yaparken görüşmüşler. Teyzem benim de Ankara’da olduğumu, gidip görüşmesini istemiş. Yani teyzemle iki ay önce görüşmüş. Teyzem ona, "giderken bana uğra"demiş ancak fırsat bulamamış ,bir daha görüşememişler.
Yurdun bahçesinde ayakta söyleşiyorduk. Heyecanlanmıştım. Teyzem, demek benim kazandığımı duymuş imdadıma bu abiyi göndermişti.
Bana
" Bazı hafta sonları gelirim . Ihtiyacın olursa konuşuruz" dedi.
"Olur" dedim. Teyzemin referansı ile gelmişti ya! Çekinmeme gerek yok. Güvenilir olmasa teyzem zaten göndermezdi.
Ama ,bu kadar ! Ben ellerim bomboş odama geri döndüm.
Bundan sonraki haftalarda Salih abi ziyaretime geldiğinde bana" Benim okulumda derslerim çok ağır . Evlenmeyi düşünüyorum. Burada kirada kalıyorum.Ailem çok zengin." dedi.
Ben ne evlenmeyi ne de bu konuların ne olduğunu bilmediğim için " okulunuzda mutlaka sevdiğiniz,denginiz vardır " dedim.
O da bana " Ben okulumdan istemiyorum .
Şöyle hem becerikli hem de bizim kültürümüze uygun olsun istiyorum " dedi.
"Abi o zaman en güzeli memleketinizden biriyle evlenin "dedim.
Bir daha da o konuyu konuşmadık. Sonraki gelişlerinde Adıyaman ’dan çok güzel bir ev kızı ile nişanlandığını söylemiş ve resimini getirip göstermişti. Hakikaten çok güzeldi. Ben üniversiteyi okurken onların bir kız çocukları bile olmuştu. Dürdane ile birlikte bebek görmeye evlerine gitmiştik. Şu an hâlen Adıyaman milletvekili olduğunu uzaktan izliyor haberlerini alıyorum.
Gelelim benim bot meselesine...
Bir gün sabah servisten iner inmez okulun kapısının önünde karşılaştığım bir süpriz ile âdeta bayram sevinci yaşadım.
Necati dayım (abi/dayım) elinde bir koli ile kapıdaki bekçimizin kulübesine girmiş beni bekliyordu.
Çok şaşırdım. Inanamıyordum. Dayımın burada ne işi olurdu ki?
Kimse bana haber vermemişti.
Koşarak yanına gittim. Ellerini öptüm. Soru dolu gözlerimi görünce dayım
"Dayı kurban,askerliğimi Etimesgut’ta yapacağım. Bizim Ökkeş ’te burada üniversitede okor taman! Sabah beni karşıladı.Valizimi onun evine bıraktım . Akşam onlarda kalıcım. Yarında birliğe gider teslim olurum’’ dedi." Bacım señe bu koliyi hazırladı süpriz yaptı "dedi.
Anam bana bir koli hazırlamış. En üste bir kilo Kilis ekmeği koymuş. Alt tarafta bir sürü yiyecek var. En altta da bir kahverengi bot ile pembe örgü ipi ve mürdüm rengi kalın bir hırka koymuş. Bunları görür görmez hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Oysa ben annem üzülmesin diye ağzımı açıp ona hiç bir şey söylememiştim ki...
Dayıma demiş ki’’ bunları Tülay ’a yetiştir yavrum. Mahsim pek ince getti oralara. Benim vahtım yok bunu da örsün sırtına geysin’’.
Pempeyi moru mürdüm rengini o kadar çok severdim ki. Gitmiş benim için onları alıp göndermiş!
Bundan daha iyi mutluluk olur mu? Hemen botlarımı koliden çıkarıp giyindim. Nasıl da güzellerdi. Sıcacık, yumuşacık...
Bekçi amca duygulanmış gözlerindeki yaşı göstermemek için başını çeviriyordu ki gözgöze geldik. Gülümsedim...
Koliyi ,bekçi amcaya akşam yurda giderken götürmek üzere emanet bıraktım. Dayım,yine Ökkeş abiyi bulacak onunla görüşecekti. "Ama öğleyin yine okulun önünde buluşuruz "dedi. Derslerim olduğu için ben de derse geçtim.
Öğleyin Kezban ve Sabriye ile birlikte çıktığımızda dayım bizi bekliyordu. "Sabriye’gile gidelim de Zeyno deyzamı görelim. Kırk yıllık komşumuz. Tuz ekmek hakkı var birbirimizde. Elini öpüp gönlünü alalım "dedi. Bahçelievler yakındı zaten. Kezban Sabriye ben Necati dayım hep birlikte Zeyno deyzamın yanına gittik. Bizi görünce ne kadar sevindi. Öğlen için kölük aşı pişirmiş illâ birlikte yiyeceğiz diye sofra kurdu. Turşu çıkardı. Sabriyelerin evde bir iki öğrenci daha kalıyordu. Hep birlikte yer sofrasına oturup yemeğimizi yedik. Hoş sohbet edildi. Dayım Zeyno deyza ile vedalaşıp bizi okula bıraktı.
Ayrılırken bana" dur dayım dur! Bacım birez para koydu cebime sana vermem için "deyip elini cebine attı.
"Ahh benim gönlü pırlanta anam!
Yemeyip yediren giymeyip giydiren anam!
Bu güne yemin olsun ki, seni tıpkı senin beni desteklediğin gibi ölüncedeyedek desteklemezsem dünya âlem yüzüme tükürsün benim." İçten içe böyle yemin ederek dayımdan parayı aldım.
Dayım, Ökkeş abilere geçti.
Ökkeş Bahri Kulakoğlu abim Iktisadi veTicari Bilimler Akademisi üçüncü sınıfta okuyordu.Daha önce duymuştum orada okuduğunu. Ama birbirimizden haberimiz yoktu.
Babası Rahîm amca yaz tatillerinde bizi düşünür,Meryem nenem annem ve beni kendi bağ ve bahçesinde istihdam ederdi. Askeri jeepine birkaç kişi doluşur çalışmaya giderdik. Çalışmak bizim kaderimizdi. Hazır paraya hiç konmadık.
Ertesi günü cumartesi olduğu için dayımı birliğine teslim etmeye ben de gidecek ve Etimesgut yolunu öğrenecektim. Madem dayım beni yalnız bırakmadı aradı buldu. Ben de onu yalnız bırakmayacaktım acemi birliğinde.
Akşam yurda geldiğimde arkadaşlarla toplandık annem ne gönderdiyse hep birlikte afiyetle yedik. O kadar mutluydum ki. Her gün karbonhidrat ağırlıklı beslenmekten epey kilo almaya başlamıştım. Yurtta kalırken bir tek şey gücüme giderdi.Hamama indiğimizde vücudumdaki amele yanıklarımı gören arkadaşlar "Aaaa Tülay sen göründüğün gibi esmer değilmişsin ya!"dediklerinde utanır, feleğe kahrederdim.
Ökkeş abim, benden bir iki yaş büyük ,Ümit abimden bir yaş küçüktü.Necati dayım,Ümit abim onlar hep birlikte takılırlardı. Evleri de Kurdağa kasteline bizim evlerimize yakındı zaten. Ankara’ da Bahçelievler ’de oturuyormuş. Yurdun telefon numarasını dayıma vermiştim. Akşam beni aradılar.Adresi verdiler. Sınıfımızda Filiz Şılak isminde Istanbul’lu bir arkadaşım vardı. Yalnız başıma bulamam diye ona söyledim. Birlikte gittik. Öğle saatleriydi. Dayım, Ökkeş abi, Filiz ve ben Etimesgut otobüsüne binip dayımı birliğine teslim ettik. Bundan sonra her onbeş günde bir gidip dayımı orada ziyaret edecektim. Dayım, hiç çarşı izni kullanmıyordu. Bir an önce askerliğini bitirip yeni evli olduğu için eşine ve işine kavuşmak istiyordu. Döne yengeme olan sevdası bir başkaydı onun. Ne yapıp etmiş ailemize kabul ettirmişti. Bir an önce askerliğini yapıp dönmek derdindeydi.
Haklıydı.
KARDELEN(Ayrıkotu)
23.12.2021
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar