- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVİR RACON KESENLER DEVRİ
DEVİR RACON KESENLER DEVRİ
Herkes bir şeyler söylüyor, anlatıyor. Anlatanlardan geçilmiyor etrafta…
Herkes her şeyi biliyor. O yüzden olsa gerek akıl veriyor insanlara, bizim gibi. Biz de şahit olduğunuz gibi akıl verip duruyoruz köşemizden. Kendimizce düşüncelerimizi ifade ediyoruz. Görüşümüzü dile getiriyoruz. Okuyucular kendince yorumlar yapıyordur. Zatı alimizi tanıyanlar, tanımayanlar kendince eleştirilerde bulunuyordur. Yine atıp tutuyor, racon kesiyor, ahkâm kesmiş, bir şeyler yumurtlamış, diyordur. Haklıdırlar da…
Haklıdırlar haklı olmalarına amma, etrafımıza baktığımızda kimler racon kesmiyor, atıp tutmuyor ki…
Yediden yetmiş yediye, herkes racon kesiyor bu devirde. Hiç olmazsa biz yerel de olsa bir gazete köşesinden, kendimizi de bağlayacak ifadelerle ulaşmaya çalışıyoruz okuyucuya. Biz okuyanlara yazıyoruz. Okuyanlar da nasıl olsa bunu bir racon kesme gibi görmez. Okuyan, yazarın düşünceleri olarak algılar, değerlendirir, kabul ya da reddeder. Yanlışlık görüyorsa eleştirir, doğruları anlatır, yazarı uyarır.
Asıl racon kesenler, meydanlarda, olur olmaz lafları, düşünmeden, ölçüp biçmeden, neye mal olur endişesi taşımadan sarf edenlerdir. Bunlar, kahvehanelerde, çay sohbetlerinde, misafirliklerde, seçim meydanlarında cereyan ededururken bir başka alanda da racon kesenler var ki, gelecekte vay bu milletin başına geleceklere…
Çocuklar…
Beyler, biz belki farkında değiliz ama en büyük raconu çocuklar kesiyor. Hizaya diziyorlar insanı. Anne baba, öğretmen hizaya girmiş durumda… Daha bebekken başlıyorlar racon kesmeye. Sonra adım adım ilerliyor ve ergenlik çağında artık kontrol edilemez hale geliyorlar. Alarm sinyallerini görmeye başlıyoruz son tahlilde…
Saygı, bizim toplumsal bir değerimizken artık neredeyse ortadan kalkma durumunda. Saygı, sadece küçüklerin büyüklere olan saygısı değildir. Saygı, aynı yaşıttakilerin birbirine, büyüklerin de küçüklerine, fikrini ifade edenlere karşı hoşgörüsüdür saygı. Yani bunlar karşılıklıdır. Günümüzde saygıdan ne kadar bahsedebiliriz? Koca koca adamların birbirine saygısı yokken küçüklerden diğer insanlara saygı beklemek de biraz abesle iştigal olmuyor mu? Karşımızdakinden saygı beklerken kendimiz diğer insanlara karşı ahkâm kesmiyor muyuz? Her şeyi ben biliyorum havasında değil miyiz? Hep üstün gelme derdinde değil miyiz? Hiç oturup da bir özeleştiri yapıyor muyuz? Yapıyorsak bu öz eleştiri sonunda kendimize çeki düzen veriyor muyuz? Veriyorsak bu neden toplumsal bir düzelmeye dönüşmüyor ya da yansımıyor?
Her zaman tekrar ediyorum, yine tekrar olacak: Çocuklarımız bizlerden ne görüyorsa onu yapıyor. Onlar bu davranışları anne karnında öğrenmiyor. Sonradan öğrenilen davranışlardır bunlar. O halde toplumun düzelmesini istiyorsak kendimizden başlayacağız ve bu toplumsal birliktelikle sağlanabilir ancak. Bu konuda bir seferberlik içinde olmalıyız.
Başta siyasetçiler, televizyonlar, sosyal medya, toplumsal gruplar ve sivil toplum örgütleri bu anlamda projeler üretmeli ve herkesin racon kestiği bu kaotik ortamdan, insanların birbirini dinlediği, değer verdiği, saygı duyduğu, demokratik bir sosyal hayata yeniden kavuşmada gönüllü kuruluşlar olmalıdır.
‘Ben yaptım oldu’cular, ‘ben her yere layığım’, ‘her yerde ben baş olmalıyım’, ‘benim sözüm dinlenmeli’, ‘benim dışımdakilerin hiç önemi yoktur’ yaklaşımcıları toplumun felaketini hazırlayanlardır. Bunlar racon da keserler, atıp tutarlar, azarlarlar, hakaret de edebilirler. Böylelerle ilişki kurmaktansa dağ başında kendi başıma ilkel bir hayatı tercih ederim. Ama günümüzde bunu yapmak bile o kadar zor ki…
O halde hepimiz kendimizi sorgulamalı ve kendimize çeki düzen vermeliyiz. Ben düzelirsem toplum düzelir anlayışında olmalıyız. 17.03.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.