- 345 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Haklıyken haksız duruma düşmek
Dolmuşa bindim. Şoförün arkasındaki koltuğa iliştim. Çengelköy istikametinden Rasathane tarafına gidiyoruz. Migros’a dönerken yayalar rahatça geçsinler diye yaya yolu yapmışlar. İşte tam o noktada trafik lambaları var ve yeşil ışık yanıyordu o anda. Birdenbire şoför sövüp saymaya ağzına geleni söylemeye başladı. Anladığım kadarıyla adamcağızın biri yayalara yeşil yandığını görünce karşıya geçmeye başlamış. Dolmuş ise yayaya fazla yaklaşarak durmuş galiba. Her neyse ne olduğunu kimse anlayamadı aslında.
Şoför ağza alınmayacak laflar sarf ediyor, affınıza sığınarak şunları söylüyordu:" pezevenk, ne el kol hareketi yapıyon, indirecen mi beni dayak mı attıracan, evde fırça yiyen el kol hareketi yapıyor, karısından azar işiten, kocasından dayak yiyen el kol sallıyor" ve bunun gibi daha pek çok suçlayıcı aşağılayıcı hakarete varan sözler...kimse sesini çıkaramadı, herkes sus pus, ben de dahil, bir kişi çıkıp da şoför bey görmedin mi yayaya yeşil ışık yanıyordu ve doğal olarak da yaya karşıya geçmek için yoldaydı, üstelik sen yayanın geçtiği geçide kadar sürdün minibüsünü, bu yüzden korkmuş olabilir bir anlık refleksle "hey dur yol benim !"anlamında elini sallamıştır.Bu kadar ağır sözler sıralamadan evvel bir düşün ve karşındakinin halinden anla diyemedik. Kimse sabah sabah huzuru kaçsın istemiyordu anlaşılan.
Aslında ben şoförün yargısız infazının düpedüz haksızlık olduğunun farkındaydım.Eminim diğer yolcular da, fakat şoföre haksızlık yaptığını söylemek bir kobra yılanına niçin tısladığını ve boynunu kaldırarak avına saldırmaya hazırlandığını sormaya benzerdi. Kobra bile durup dururken bir başka canlıyı bu kadar incitici küçük düşürücü şekilde davranmazdı herhalde. O yaradılışı gereği tıslardı ve karnı aç olduğu için saldırırdı. Şoför hırsını alamayıp çirkin konuşmasını bir süre sürdürdükten sonra çok şaşırtıcı şeyler oldu. Mesela bir hanım yolcu parasını uzatırken lütfen alabilir misiniz, inerken de şurada inebilir miyim canım derken bir başkası yine çekine çekine ineceği yeri şoföre bildiriyordu. Birkaç dakika önce kızan köpüren o şoför gitmiş yerine Paris’ten yeni gelmiş bir beyefendi oturmuştu herhalde. Aman bir kibar bir nezaketliydi ki sormayın, inebilir miyim diyenlere tabii tabii iyi günler diliyor kırılıp dökülüyordu...
Şoför içindeki bütün çöpünü zavallı bir adamcağızın gıyabında ve bütün yolculara boşaltıp rahatlamış, fabrika ayarlarına geri dönmüştü sonunda. Her gün bu ve bunun gibi onlarca vakıa oluyor. Peşin yargılarla empati yapamayan bir çok kişi birbirini kırıyor rencide ediyor aşağılıyor tehdit ediyor yumrukluyor mahkemelik oluyor, bazen de bu anlattığım olayda olduğu gibi muhatabın duymayacağı lakin daha yücelerdeki bir kulağın duyarak bunu kayda geçireceği bir olaylar silsilesi yaşanıyor. Ben çocukken halk arasında bu tip ön yargılı anlayışsız kaba insanlara Ali kıran baş kesen denilirdi. Sanki egoları devleşmiş karşısındakini minicik bir cüce gibi gören kas gücünden başka bir vasfı olmayan insanlardır bunlar. Her yerde rastlayabilirsiniz. Kavgadan gürültüden beslenirler. Hayat onlar için adeta surviver olsa gerek kavgasız gürültüsüz yaşayamazlar. Bir yanda barışçıl insanlar bir yanda ise balıkçıl gibi avurdunu şişire şişire küfür savuranlar...benzetme için güzelim balıkçıl kuşlarından özür dilerim bu arada.
Hepinize böyle insanlardan uzak huzurlu sakin bir hayat dilerim. İnşallah öyle davrananlar da günün birinde vazgeçerler bu huylarından biraz daha sakin kalabilirler ve ağızlarından çıkanı kulakları duyabilir inşallah...
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Malesef hesabına gelene son derece ince hesabına gelmeyene son derece kaba bu tip insanlara o kadar çok rastlıyoruz ki ne desek olmuyor.
İnsanın kendini yetiştirmesi çok önemli ama bir okadar da farkındalığının olması önemli, çünkü bu insanlar kendinin farkında değil ya da işine öyle geliyor.
Ve hayatın boyunca haklıyken haksız duruma düşürülüyorsun...
Bu tip insanların asgariye düşmesi temennim ile..
Lirik bir yazıydı ve ne kadar da bizdendi
Tebrik ederim Gülhan hanım
Selam ve sevgiler...