- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İlâhi Kelimetûllâh -Arz-ı Hâl
Yaşam eğer insanca yaşanıyorsa yaşamdır..
Biz insan olalım ki yaşamımız da insancıl olsun..
Allah’ın bize verdiği en büyük ceza mutluluk olsun..
Şimdi belki geçirdiğimiz güzel günleri arıyoruzdur..
Dikkat edelim!
Gün gelir, bir önceki geçirdiğimiz günü bile arar oluruz..
Bunalıma girdim diyen yalan söyler..
O kişi bir kerecik kendini tam vererek,
Allah’ın huzurunda namaz kılmamış,
El açıp ona yalvarmamış demektir..
Bunu yapan insan bunalıma girmez!
Hiç yapmayan insanda,
Bir dünya olayı karşısında bunalıma girdim zanneder,
İnkarcı-isyancı olur..
Aslında girdiği bunalım değil,
(Neûzûbillah) şeytan girdabıdır..
Allah bunaltmasın..İnsan ırmaklar kadar suyu bir anda içemez..
Ama ırmaklar kadar su içse yine de doymaz..
Ne mutlu ki hiçbir dünya nimeti karşısında,
Aç gözlü olmayan,
Azada çokada şükreden insana..
Ve ne mutlu ki,
Bulunca rızık niyetine dağıtıp,
Bulamayınca şükreden Allah dostlarına..
Sayfalara sığmaz onun tek bir ayetinin manası..
Düşün ki biz Müslümanız diyoruz (Elhamdûlillah) ..
Okumamız gerek!
Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ilk emir,
’’oku.. Allah’ın adıyla oku’’ olmuş..
Bizimde ilk sünnetimiz okumak olsun..’’Her şeyi kazandım, çok kazandım’’ diyoruz..
Sorarım sizlere? ?
Allah’ın rahmetini kazanabildik mi?
Onun sevgisiyle nurlanan yüzlere bakamayız,
Gözlerimiz kamaşır..
Sevdiği kullarını fazla göremeyiz,
Hemen yanına alır..
İşte o yüce Rahman-ı Celil, sevdiği zaman böyle sever..
Bizde onu öyle bir sevelim ki,
Sadace dilimiz değil, yüreğimiz de zikretsin ismini..
Düşün ki, ufak bir kum zerresinden tut,
Yaratılmış herşey onu zikrediyor..
Yoktan var edilemez..
Var olan bir şeyde yok edilemez..
O ilahi kudretin dışında,
Hiç kimsenin buna gücü yetmez..
Biz ise neyin var oluşunda,
Kendimizi İlâhlaştırırcasına büyük olduğumuzu zannediyoruz?
Ve neyi yok etme uğraşına girişiyoruz?
İğneyle kuyu kazmak misali!
Ölümü bedene tattırırız, ruh kalıcıdır..
Hem beden de günün birinde dirilecektir..
Zulmü de bedene tattırmış oluruz..
Ama o bedenler biri bin olup karşımıza çıkarsa bir gün,
Korkma! birşey yapmazlar..
O kadar zulme karşı bizi yine hoş görürler..
O zaman acizliğimizi ve küçüklüğümüzü anlamış oluruz..
Pişmanlığın en büyük ızdırabı içerisinde,
’’Vaybe.. ne büyük insanlarmış’’ deriz..
Halbuse ki daha ne büyük insanlar vardı..
Hz. Muhammed (s.a.v.)
Ebubekir (sıddık) , Ömer, Osman ve Ali (r.a.ecmain) ..
Şimdi ki insanlar onların takipçisi..
Ve büyük ALLAH (c.c.) var kİ,
Ona inanıp, tapıp,
Hz. Muhammedin de (s.a.v.) ,
Onun resûlü ve elçisi olduğuna,
Kalpten inanırsak, birde Kelime-i Şahâdet,
Gerisi İslâmın güzelleştirdiği bir yaşam tarzı..
Allah yolunda! !
Bütün bunlara varım diyorsak,
Kurtuluş için ilk adımı ve ilk kıvılcımı,
Atmış ve yakmış bulunuyoruz..
Çölün ortasında açan bir gonca gül,
Eşsiz ve kimsesizdi,
Sonraları tohum verdi..
Çoğaldıkça çoğaldı, çölü aştı,
Ve daha sonra Anadolu’ya ulaştı..
Şeyh Ahmet Yesevi,
Ve Seyyid Burhaneddin (k.s. ecmain) gibiler,
Kapı kapı dolaşıp dağıttılar,
Gonca gülün her bir tohumunun tanesini..
Taneleri alanlar ektiler büyüttüler,
Nesilden nesile güzelleştirip ulaştırdılar..
Evet, nesilden nesile!
Gelelim bizim nesile!
Bir goncagül kadar güzel dinimizi,
İslâmı muhafaza edebilmiş miyiz?
Onu ilk önce kendimizde bulup,
Daha sonra dışarıya aksettirebilmiş miyiz?
Cevap vereyim, Maalesef! ! Uyanalım artık ölüm uykusundan..
Gonca gülümüzü soldurma uğraşı içerisindekilere,
Başarıyı tattırmayalım..!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.