- 216 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur'an Tefsiri (KÂF)
KUDDUSİ, Tarik-ul Kur’an Tefsiri
KAF SÛRESİ
5-بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَّرِيجٍ
"Hayır, onlar, kendilerine hak gelince, onu yalanladılar. Şimdi onlar şaşkın bir haldedirler”
"kendilerine hak gelince, onu yalanladılar."
Bu kelâmda da; bundan önce anlatılan şenaetlerine ilâve olarak şenî ve çirkin bir hareketleri daha beyân edilmektedir ki, bu da, parlak mucizelerle sabit olan peygamberliği yalan saymalarıdır.
Diğer bir görüşe göre ise bu hak, "Kur’ân"dır, yahut "haşr" yani âhiret hayatını haber vermektir ki bunların hepsini tekzip etmişlerdir.
Kısaca hak kendilerine gelince, hiç tetkîk ve tefekkür etmeden atalarının izinden giderek şirkin bataklığında kaybolup gitmişlerdir.
قَتَادَةَ فِي قَوْلِهِ: {فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَرِيجٍ} قَالَ: " مَنْ تَرَكَ الْحَقَّ مَرَجَ عَلَيْهِ رَأْيُهُ وَالْتَبَسَ عَلَيْهِ دِينُهُ. "
"Kim hakkı terk ederse, onun görüşü (fikri) tutarsız ve dini ise karışıktır."
Bu sebeple onlar bazan “şair” bazen “sihirbaz” bazen de “kâhindir” derler. Tek bir şey üzerinde kalmazlar.
6-أَفَلَمْ يَنظُرُوا إِلَى السَّمَاء فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٍ
"Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız onda hiçbir çatlak da yok."
"Üstlerindeki göğe bakmazlar mı?
Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenler, her an görüp durdukları şeye, yani Allah’ın âlemi yaratmadaki ve yokluktan varlığa çıkarmadaki kudretinin eserine bakmayıp da gafil mi oldular?
Onu (gökyüzünü) nasıl bina ettik, direksiz nasıl yükselttik. Onu yıldızlarla nasıl süsledik.
“Onda hiçbir çatlak da yok” onda hiçbir yarık da yok.
Yani o ayıplardan selimdir. Onda hiçbir yarık hiçbir çatlak ve hiçbir gedik yoktur.
تفسير القشيري
أَوَلَمْ يعتبروا؟ أو لَمْ يَسْتَدِلُّوا بما رفعنا فوقهم من السماء ، رفعنا سَمْكها فَسَوَّيْناها ، وأثبتنا فيها الكواكبَ وبها زَيَّناها ، وأَدَرْنا فيها شَمْسَها وقمرَها؟ أو لم يروا كيف جَنَّسْناعَيْنَها ونَّوعْنا أَثَرَها؟
İbret almadılar mı?
Üzerlerinde semayı (gökyüzünü) yükseltmemizi delil kabul etmediler. (semayı) üstlerinde bir tavan şeklinde düzenledik. Onu yıldızlarla donatıp süsledik. devri daim yapan güneşi ve ayı yerleştirdik. Bütün cinsleri ve türlü eserlerini nasıl yaratığımızı görmediler.
7-وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ
"Yeri de uzattık ve ona sâbit dağlar, attık. Onda her göz alıcı çiftten bitirdik."
"Zevc": Sınıf ve cins,
"behîc” de güzel ve çekici, demektir.
"Yeri de uzattık” döşedik "ve ona sâbit dağlar attık” yüce dağlar koyduk.
"Onda her çiftten bitirdik” yani her türden (cinsten) "göz alıcı” güzel ve çekici sınıflardan.
8-تَبْصِرَةً وَذِكْرَى لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ
"(Bütün bunları), taatımıza dönen (içtenlikle Allah’a yönelen) her bir kulun kalb gözünü açmak ve ona ibret vermek için yaptık"
Mücâhid: "Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir’" âyetini açıklarken: "Yani, onu basîret sahibi yapmaktır" demiştir.
Fahrettin Razi, (Tabsıre ve Tezkire)
Ayetteki "(Bütün bunları), taatımıza dönen her bir kulun kalb gözünü açmak ve ona ibret vermek için yaptık" buradaki "tabsire" ve "zikra"nın, daha önce geçen iki şeyle, yani gök ve yer ile ilgili olmaları muhtemeldir. Buna göre, Hak teâlâ, göğü bir tabsira (kalb gözünü açan ), yeri de bir zikrâ (ibret verici şey) olarak yaratmıştır. Bunun böyle oluşunun delili :Göklerin süsü, hep sürüp gitmektedir. Her yıl yeniden süslenmemektedir. O halde gök, zamanın geçmesine rağmen, hep aynı görünen bir şey gibidir. Yere gelince, o, her sene süsünü yeniden takınmaktadır. O halde göklerden bahsetme bir tebsira, yerden bahsetme de bir tezkira (zikrâ) (ibret-hatırlatma) olmuştur.
Zeccâc şöyle demiştir: Bunu yaptık ki, kuvvet ve kudretimizi gösterelim.
Münib de: Allah’a dönen ve kudretini tefekkür eden kimsedir.
تفسير الماوردي
قوله عز وجل : { تَبْصِرَةً } فيها ثلاثة أوجه :
أحدها : يعني بصيرة للإنسان ، قاله مجاهد .
الثاني : نعماً بصر اللّه بها عباده ، قاله قتادة .
الثالث : يعني دلالة وبرهاناً .
{ وَذِكْرَى لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ } فيه ثلاثة أوجه
أحدها : أن المنيب المخلص ، قاله السدي .
الثاني : أنه التائب إلى ربه ، قاله قتادة .
الثالث : أنه الراجع المتذكر ، قاله ابن بحر .
وقد عم اللّه بهذه التبصرة والذكرى وإن خص بالخطاب كل عبد منيب لانتفاعه بها واهتدائه إليها .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.