- 713 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
Lulu'ya Mektuplar
Merhaba Lulu.
Sana iki nehir arasından yazıyorum Lulu. Zerdüşt peygamberin toprağından yazıyorum. Halim ne iyidir ne kötüdür. İşte ikisinin ortasındayım. Sen umarım iyisin. Yeryüzünün telaşında seni unutmuyor değilim açıkçası. Kalbimin kalabalığı da cabası. Bilirsin beni. Hâlâ şiir yazıyor ve hâlâ insana inanıyorum.
İnsan demiş iken Lulu;
Geçtiğimiz günlerde kitaplıkta kapaksız ve yaprakları solmuş bir kitap gördüm. Yazılanlara göre Lulu ben balık imişim. Hani evren bir patlamayla meydana geldikten milyonlarca yıl sonra oluşan denizde hayata uyanmış, solungaçlarımdan nefes almışım. Bir milyon yıl sonra karada yüzü koyun sürünmeye başladım. Başladım diyorum çünkü başladığımı söylüyor kitap. Milyon yıl sonra dört ayak üstüne yürümeye başladım. Sesim yokmuş Lulu. Beynim desem bir et parçası. Koşullar içgüdüsel olarak ilerleme kaydetmiş günlüklerime. Dört ayak üzerine yürürken kasık baskılamam sesimi homurtulu yapmış. Bir milyon yıl sonra iki ayağımın üzerine durmuşum, hırıltılı sesim az biraz düzene girmiş ve hâlâ akordu bozuk. Sesime gelene kadar türlü türlü şeyler cereyan etmiş ve onlar başka bir bahis konusu iken sesimi keşfetmişim. Lulu sesim ses tellerime çarptığında, manaya meal olduğumda ve eşyaya isimler vermeye başladığımda acaba gökyüzü çatlamış mıdır? Kitaba göre Homo Sapiens’in sicili çok bozuk. Tam bir barbar, bir katliam makinesi. Gazabı arşın ve öfkeli bir tür. Ama iyi bir yaşam kuramcısı, medeniyet banisi, her zorlukla baş etmesini bilen mücadeleci varlık.
Lulu. Okuduklarımdan kafamda bir Devran Saati çizdim. Bildiğin saat gibi. 1’den başlayıp 12’de son bulan saat. Ama içeriği bilinenin aksine işliyor. Arkeolojik ve antropolojik ilerlemeler saati saat 6’da noktalıyor. Teoloji ile saat 11:30 sularından 12’ye doğru devam ediyor. Kayıp saatler var Lulu. Bu beni düşündürüyor ve açıkçası anlatılagelen şeylere başka türlü bakmaya başlıyorum.
İnsandan geldiğimiz hâle bak Lulu. Tüm her şey bir masal mı? Karışan kafanın her zaman umutkar olduğunu söylerim hep. Fakat bu umut havası anlamlandırma coşkusu içinde umutsuzluğa gebe kalmaz mı? Karışan kafamdan pekâlâ memnunum, lakin filmin sonu düşündüğüm gibi olmayabilir. Şüphe mi? Neden olmasın. Arap bir atasözüne göre tek hakikat şüphe. Şüphe ile başlar her şey. İnanç şüphenin çıkardığı bir tonlama değil midir?
Lulu,
Hâlâ monoteizm üzereyim. Uyuyayım ben. Bilahare yazarım.
Kendince kal kimseye benzeme.
YORUMLAR
"Hakikat" olayark sunulana "şüphe" ile bakmak bir bakıma gereklidir; hatta kimi durumlarda hayati önem taşır.
Toplumun bir parçası olan bireylerin açık bir zihinle; baskıya uğramadan yani doktrine edilmeden düşünebilmeleriyle bağlantılıdır o toplumun gelişmesi. Ve sorunlara çözümler arayışında, engelsiz yol almasıyla ilintilidir. Çünkü düşünce özgürlüğünün sınırlandırlması bilim ve yaşamın her alanında insanların kısıtlı kalması demektir ki bu da dikte edilenle yetinmesini öngörür. Buna bağlı olarak ne bireyler "şüphe" duyma yetisini geliştirebilir, ne de toplum insanlığa ve doğaya faydalı ve geliştirici bir yol katedebilir. Merak edebilme özgürlüğünün sonucu olarak, ekip yetiştirdiği ağacın meyvesini ne yiyebilir; ne de yedirebilir birilerine.
Hocam, siz Lulu'ya yazmaya devam edin bence. Son derece zengin içerikli ve felsefiydi mektubunuz. Bizimle de paylaştığınız için teşekkür ederim.
Çok saygım ve selamlarımla.
Orhan KANZA
Saygılar, esen kalın.