- 452 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MİLLET VE DÜŞMANLARI
MİLLET VE DÜŞMANLARI
İsmet İnönü’’nün meşhur sözüdür bu. "Kimseye söylemeyin: Millet sizin düşmanınızdır.’’ Bunu söyleyen kişinin millet düşmanı olduğunu anlamaktan daha kolay ne vardır. İşte milleti düşman ilan eden bu zihniyet yıllarca milletin yönetimini elinde tutmuş bir zihniyettir.
Dahası bu milletin ne kadar düşmanı var bir bilsek. Osmanlı Sadrazamının meşhur sözünü hatırlayalım. Osmanlı sadrazamı yabancı devlet adamlarıyla yaptığı tartışmada ‘En büyük devlet hangi devlettir dünyada’’. "Osmanlıdır: Çünkü siz dışardan biz içerden yıkamadık bu devleti.’’ Evet, yıllardır bu ülkede yöneticilerin çoğu bu millete düşmandır ve içten içe bu milletin aleyhinde faaliyet göstermekte, hem de bu milletin ekmeğini yemektedir.
Dahası satın alınmış basın bu milletin baş düşmanıdır. Yabancı güçlerin satın aldığı, kendi menfaatini milletin menfaati üstünde tutan, milli menfaatleri az bir paraya satan zavallılar güruhu milletin en önemli düşmanlarıdır. Bu düşmanlar öyle bir büyük birlik içindedirler ki kimse bunun farkında olamaz. Her şeyi kendilerine göre yeniden tanzim eder, birbirlerini kollar, gerçek vatanseverleri hedef tahtasına koyarak millet düşmanı ilan ederler.
Öyle bir hava yaratırlar ki millet için çalışan gerçek vatanseverler bir anda kendilerini milletin karşısında bulurlar, ne yapacaklarını şaşırırlar, yılarlar ve çaresizlik içinde kendilerini şerit dışında bulurlar. Bazen bu kadar da şanslı olmazlar, olamazlar, bertaraf edilirler. Bazen bu imkan da onlara tanınmaz olur, millet için yaptıkları yüzünden canlarını kaybederler.
Adnan Menderes’’in idam edilmesi, Turgut Özal’’ın zehirlenmesi, hayalarında dış güdümlü basın tarafından linç edilmesi unutulabilir mi? Bu gün bu iki büyük insanın neler yaptıkları daha iyi anlaşılmakta, hayatlarında kendilerine hain muamelesi yapıldığı hafızalarda canlılığını korumaktadır.
Bu gün basın milletin düşmanlarıyla işbirliği yapmaktadır. Dahası basın tröstleşmiş, belli bir holdingin menfaatleri doğrultusunda yayın yapar olmuştur. Gizli örgütlerin maşası ve paralı ajanı olarak görev yapmaktadır satılmış basın.
Bu basın millet menfaatini gördüğü her şeye saldırmayı vazife olarak görür. Aslında yabancı menfaatleri için çalışır ve ondan kendine menfaat devşirir. Gezi olaylarında taleplerin ne adına yapıldığı görülmüş, isteklerin kimin menfaatine olduğu bir türlü sorgulanamamıştır.
Molotof kokteyl atanlar kahraman ilan edilmiş, bir hiç yere başı taşla ezilen, üzerinden araba geçirilenler aynı basın tarafından yok sayılmış, unutulmaya terk edilmiştir.
Bu satılmış basın ve milleti düşman bilen unsurlar her şeyi işlerine geldiği gibi yorumlamakta, millet menfaati yerine beynelmilel güçlerin menfaati doğrultusunda çalışmaktadır. Bir gün bu gerçek anlaşılacak, ama iş işten geçmiş olacaktır.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Sayın hocam... Sadcce yazınızın yol açtığı çağrışımları yazacağım...
Yoksa başka bir amacım yok...
Tv'de bir tarihçiden öğrendim... Sivas Kongresi sırasında Vahdettin'in gönderdiği bir haber üzerine sonraki gün Sivaslılar Mustafa Kemal'i aramışlar, yakalamak için...
Bu arada onca isyanı, asker kaçağını, eşkiyalığa başlayanı da da unutmayalım...
Yani, bugüne ulaşmamızda o sözün paradigmadaki yerinin gerçekçiliği anlaşılmalıdır...
Ayrıca '80 öncesinin, Gezi'nin ve 15 Temmuz'un dayandığı/güvendiği kitleleri de unutmayalım...
Bugün bile... Bu dövizin, altının, stokçuluğun faili de bu halk değil mi?...
Bu fırsatçılığın, bencilliğin, vicdansızlığın...
Medya konusunda... Aynen katılıyorum...
Şu panikletmeyi az buldular galiba bir tv bugün de "dövizin seyri ne olacak?" diye program yapacak...
Amaç?... Stabilizasyona/istikrara darbe vurmak...
Dediğiniz gibidir:"...milletin en önemli düşmanlarıdır..."
Grip-19 meselesinde çok iyi iş çıkardılar ama...:))
Saygılarımla.